Allah diyorlar yalan söylüyorlar


SEVGİLİ okuyucularım, iktidarın yandaş medyasında atılan yalanların, iftiraların haddi hesabı yok. Öyle yalanlar söylüyorlar ki, hangisine yanıt vereceksiniz. Bunlardan bazılarından ben de payımı alıyorum!
Bundan bir süre önce Fethullah'ın Zaman gazetesinde çıkan koskoca bir yalan vardı. Güya ben Türk lirasından altı sıfır atılmadan önce şöyle yazmışım:
"Paradan altı sıfırı atsınlar, eşek gibi anırırım."
Bu sözleri de Tayyip'e dayandırıyorlardı. Gazetenin 8 Mayıs 2011 tarihli nüshasındaki haber şöyleydi:
"Bir köşe yazarı altı sıfırı atsınlar Taksim meydanına çıkıp anırırım dedi. Herhalde evinde anırıyor.
Başbakan isim vermedi ama Emin Çölasan'ı kastettiği şeklinde yorumlandı.''
Tamamen yalandı. Böyle saçma sapan, akla mantığa aykırı bir şeyi ne yazmıştım, ne de herhangi bir yerde söylemiştim.
Bu haberi gazetenin birinci sayfasından vermişlerdi.
Avukatım Serhan Özdemir, bu haber nedeniyle Zaman gazetesini mahkemeye verdi. Dava henüz sonuçlanmadı. Sanırım nisan ayında bitecek
Böyle bir şey yazdığımı, ya da böyle bir şey söylediğimi mahkemede kanıtlayamadılar. Üstelik davayı uzatmak için ellerinden geleni yaptılar.
***
Şimdi ikinci olaya bakalım. Tayyip geçtiğimiz Salı günü partisinin TBMM Grup toplantısında konuşuyordu. Sözlerini yine dünkü Zaman gazetesindeki haberden aynen aktarıyorum. Beyaz harfli parantezler bana aittir:
"Anırırım demişti, herhalde köşesinden icra ediyordur... Türk lirasından altı sıfır attğımız zaman da birileri 'Enflasyon çatlar, patlar'! diyorlardı. Hatta bunu diyenlerden bir tanesi (Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölasan'ı kastediyor) 'Taksim'e çıkarım, şöyle yaparım, böyle yaparım, dört ayaklı bilmem ne (eşek) gibi anırırım' diyordu. Herhalde onu (anırma işlemini) şimdi köşesinden icra ediyordur."
İlkinde evimde anırıyordum, şimdi ise köşemde!..
Bir başbakan böyle düzeysiz konuşmaz. Kimi kast ediyor olursa olsun böyle düzeysiz, anlamsız sözler söylemez. Hele Meclis kürsüsünde söylemesi çok ayıptır, yakışıksızdır.
Ancak konuşmasında bir cinlik (!) yapıyor ve asla isim vermiyor. Şimdi ben bu sözleri nedeniyle kendisini mahkemeye versem diyecektir ki "Ben onu kastetmedim ki, öylesine konuştum! Niçin üstüne alnııyor!"
Dolayısıyla, aynı konuda benim ismimi vererek yalan yazan Zaman ı mahkemeye verdik ama Tayyip i vermek mümkün değil.
Bir başbakan nasıl olur da böyle yalanlar üzerine konuşma kurar, bununla da yetinmez ve o gazetenin yalanlarını Meclis kürsüsünden okuma cüretini bulabilir!
Ama açık söylemek gerekirse, kabahat onun değil... Çünkü o konuşmaları Tayyip hazırlamıyor.
Ya kim hazırlıyor?
Onun danışmanları!
Başkaları yazıyor, yazılanlar kürsüdeki cam levhalara kaydediliyor ve Tayyip'e de, o sözleri önündeki teknoloji harikası cam levhalardan el kol işaretleri ve mimiklerle süsleyerek okumak kalıyor.
O yüzden kendisini suçlamıyorum!
Sadece, bilmeden konuştuğunu, başkalarının yazdıklarım okuduğunu söylüyorum.

Medya baronu Tayyip, in yanında

DÜNYANIN çeşitli ülkelerinde medya baronları vardır. Bizdekileri az veya çok tanıyorsunuz! Ama bir de ABD, İngiltere gibi ülkelerde olanlar var. Onlardan birinin, belki de en büyüğünün ismi Rubert Murdoch.
Bu adam önceki gün Ankara'ya geldi, Tayyip le bir saati aşkın bir süre konuştu. Konu belli:
Bundan bir süre önce, 2008 yılında Ahmet Çalık isimli yandaş işadamı, Sabah grubu gazeteleri ile atv televizyonunu satın almıştı. İki yayın kumlusu da derhal kimlik değiştirip yandaş yapıldı. . Ancak Ahmet Çalık bu olaya girişirken parası yetmiyordu...
Ve yukarıdan gelen emir doğrultusunda, iki kamu bankası tarafından çok büyük miktarda ve en uygun koşullarla kredi açıldı. Hangi bankalardı onlar?
Halkbank ve Vakıfbank'tan 750 milyon dolar.
Çalık,ın kredileri Ödeyip ödemediğini, borç takıp takmadığını doğrusu bilemiyorum.
Ancak işadamı Çalık, bu kuruluşlardan zarar ettiğini ve satmaya karar verdiğini son günlerde açıkladı... Ve az sayıda yabana talip çıktı. Bunlardan biri de, önceki gün Tayyiple uzun uzun konuşan Murdoch.
Şimdi yabana bir işadamı düşünün. Dünyanın en öndegelen medya baronları arasında yer alıyor, ismi bir sürü skandala karışıyor...
Ve bu adam günün birinde Türkiye'ye gelip Sabah ve atv'yi almak istediğini bildiriyor. Sabah grubu zarar eden kuruluşlardan oluşuyor. Borçları çok büyük. Yerli patron bıkmış, müşteri arıyor.
* * *
İster yerli olsun ister yabancı, böyle talipler neyi amaçlıyor olabilir? Ortada zarar eden yayın kuruluşları var. Bu patronlar cingöz, kaçın kurası, uyanık ve deneyimli adamlar. Paranın ucunu, çok büyük kazançları görmeden adım atmazlar.
Geliyorlar Türkiye'ye, çıkıyorlar birilerinin veya danışmanlarının karşısına ve aynen evlendirme programlarında olduğu, gibi "Zarar etse bile biz buna talibiz" diyorlar!
İş hayatında bu işin mantığı, nedeni olabilir mi?

Burada üç olasılık var:

1- Bu heriflerde para bol ve yürekleri Türküye aşkıyla yanıp tutuşuyor! Diyorlar ki 'Zarar etsek bile Türkiye'ye bir kıyağımız olsun.
Paracıklarımız feda olsun!


2- Yürekleri Tayyip aşkıyla yanıp tutuşuyor ve ynı gerekçeyle, Tayyip'e kıyak olsun diye e geliyorlar!
Şimdi gelelim üçüncü olasılığa ve en önemlisi bu.


3- Birileri bunları çağırıyor ve gönüllerini Önceden ferahlatıyor. Onlara şöyle deniliyor: 'Arkadaş, sen yeter ki gel, parayı basur. Bu yayın kuruluşlarından belki zarar edersin ama biz senin iyiliğinin altında kalmayız. Devlet etimizde. Nasıl olsa sen de yandaş olmak zorundasın. Sana her türlü kolaylığı gösteririz. Kamu mallarını sana ucuza satarız, m Özelleştirme dümenlerinden pay veririz, ne İstersen yaparız. İstersen sana da bizim devlet bankalarından beş yık ödemesiz, en düşük faizli milyarlarca dolar kredi açarız, parayı ta yurtdışına götürüp işletirsin. Devlet malı deniz. Yağma Hasan'ın böreğinden sana da pay veririz sayın patron. Sonuçta bir koyup beş alırsın."

Valla bu filmin nasıl biteceğini, Murdochun bizim ; buralara babasının hayrına, ya da Kızılay menfaatine gelip gelmediğini çok merak ediyorum!

Emin Çölaşan
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)