Lütfen önce bu yazıyı okuyun
Perşembe, Mart 08, 2012
AKP 15 yıl aradan sonra iktidarının dokuzuncu yılında birden bire 28 Şubat’ın hesabını sormaya soyundu.
Özel Yetkili Savcılar harekete geçirildi ve 28 Şubat süreci didik didik edilmeye başlandı. Her gün gazetelerde savcılıklardan sızdırılan tutuklanacakların listeleri yayınlanıyor.
Sanki 2012 yılında Hitler’in yahudileri toplama harekatı ile McCarthy döneminin insan avını yaşıyoruz.
Yandaş gazete ve televizyonlarda akıl almaz tartışmalar yapılıyor. Başta Tayyip Bey olmak üzere AKP’nin konuşmacıları intikam nutukları atıyor.
Geçmişteki olaylara kin ile yaklaşmanının zararları yakın tarihimizde çok yaşanmıştır.
İktidar partisinin kendi taban kitlesinin hoşuna gideceğini hesaplayarak yaptığı bu ataklar ne yazık ki sağduyuyla bağdaşmıyor.
Geçmişte yaşananlar önce anımsanmalı, sonra da iyi bir süzgeçten geçirildikten sonra değerlendirilmeli. (İstanbul’u fethedeceğiz. Taksim’e ve Çankaya’ya cami dikeceğiz, Yeni dönem kanlı mı olacak, kansız mı? İslam Dınar’ı çıkaracağız. açıklamaları. Başbakanlık Konutu’ndaki şalvarlı, sarıklı ulemalar’a ! verilen davet vs…)
Hesaplaşma ondan sonra yapılmalı.
Ben bir bellek tazelemesi yapmayı bu konuyu tartışanların yararlanması amacıyla gerekli görüyorum.
Aşağıdaki yazıyı 1998 yılının Mart ayında yazmışım. Yani 28 Şubat’tan yaklaşık bir yıl sonra.
Bizi 28 Şubat’a götüren sürecin özünü anlatan bu yazıyı herkesin dikkatle okuması gerekir. Yazı şöyle:
***
” Güven Paşa’lar unutulmaz
Tarih 27 Ocak 1997… Ünlü 28 Şubat Kararları’nın alındığı Milli Güvenlik Kurulu’ndan bir önceki MGK.
Cumhurbaşkanı Demirel, toplantıyı açarken Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya’nın çok önemli bir konuşma yapacağından habersiz.
Oysa Oramiral Güven Erkaya, Refahyol hükümetinin uygulamalarının toplumda yarattığı tedirginliği ve endişeyi dile getirmek ve gerekli önlemlerin alınması için Milli Güvenlik Kurulu’nu uyarmak amacıyla çok ağır bir konuşma yapmaya günler önce karar vermiş.
5-6 dakika sürecek bu konuşma için bir savcı titizliğiyle hazırlanmış, Refahyol hükümetinin mensuplarının söylemleri ve davranışlarıyla Anayasa’yı ve yasaları nasıl çiğnediklerini madde madde belgelendirmiş.
Oramiral Erkaya, bu konuşmasının büyük etki yapacağını tahmin ettiği için bundan Genelkurmay Başkanı ve komutanları bilgilendirmiş. Ancak içerik hakkında bilgi vermemiş.
Yani komutanlar, o toplantıda Oramiral’in irtica konusunda bir uyarı yapacağını ancak bunun dozunun ne olacağını bilmiyor.
Bütün bu ilginç gelişmelerden habersiz olan Demirel, her zaman olduğu gibi MGK’da kısa bir açış konuşması yapıyor ve gündeme geçiliyor.
O günkü toplantının ağırlıklı konusu Güneydoğu. İlgili bakanlar ve bürokratlar son gelişmelerle ilgili bilgi verirken hiç kimse biraz sonra Oramiral Erkaya’nın zehir zemberek bir konuşma yapacağını tahmin etmiyor.
Bu sırada ilginç bir gelişme oluyor ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, Güven Paşa’ya yapacağı konuşmanın çok sert olmaması için uyarı notu yolluyor.
Ancak 10 dakika sonra Orgeneral Karadayı ikinci bir not daha göndererek Paşa’ya dilediği gibi konuşabileceğini bildiriyor.
Bu not Güven Paşa’yı çok rahatlatıyor.
* * *
Biraz sonra Güneydoğu konusunun görüşülmesi tamamlanıyor. Erkaya, “Sayın Cumhurbaşkanım. Benim arz edeceğim bazı hususlar var. Konuşmak için izninizi rica ediyorum” diyor.
Cumhurbaşkanı, Erkaya’ya söz veriyor. Erkaya konuşmaya başlıyor:
“Sayın Cumhurbaşkanım,
Hukuk devleti, ancak anayasa ve yasalarla varlığını sürdürebilir. Eğer bir ülkede anayasa ve yasalar uygulanmıyorsa, hukuk devletinin varlığından söz edilemez.
Hükümetler, anayasayı ve yasaları uygulamakla yükümlüdürler. Hükümetlerin varlık nedeni, anayasa ve yasaları eksiksiz uygulamaktan geçer. Eğer hükümetler anayasa ve yasaları uygulamazlarsa, hukuk devleti ilkelerini çiğnemiş olurlar ve illegal duruma düşerler.
Ancak burada açıklıkla belirtmek gerekir ki, anayasaya ve yasalara bağlı kalacaklarına dair ant içen Başbakan, Başbakan Yardımcısı ve Bakanlar, Türkiye’de bugün hukuk devletinin gereğini yapmamaktadırlar. Yani Anayasa’yı ve yasaları uygulamamaktadırlar. Bu tutum ülkede irticai faaliyetlerin artmasına neden olmaktadır. Demokratik, laik cumhuriyete yönelik tehditler tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır.”
Oramiral Erkaya burada, Başbakan Erbakan, Başbakan Yardımcısı Çiller ile isimler vererek bazı bakan ve milletvekillerinin söylemlerini ve davranışlarını örneklerle sıralayıp Anayasa’nın ve yasaların hangi maddelerini çiğnediklerini tek tek anlatıyor.
Erkaya daha sonra şöyle devam ediyor:
“Bu örneklerden de görüleceği gibi (Erkaya bu sırada parmağını Erbakan ve Çiller’e doğru uzatıyor) Başbakan, Başbakan Yardımcısı ve Bakanlar, Anayasa’yı ve yasaları çiğnemişlerdir. Böylece gayrimeşru davranışlar içine girmişlerdir.
Bu durumda bu kurul, laik demokratik cumhuriyete yönelik bu tehditleri en kısa zamanda gündemine almalı ve gerekli önlemleri belirleyerek uygulanması için hükümete tavsiye etmelidir. Eğer bu kurul bunu yapmazsa, üzerine düşen tarihi görevini yerine getirmemiş olur.
Sayın Cumhurbaşkanım, sizin bir sözünüz vardır. Siz dersiniz ki, devlet adamları sadece yaptıklarından değil, yapmadıklarından da sorumludur. Bu sözünüze katılıyorum ve bunun gereğinin yapılmasına inanıyorum. Arz ederim.”
Erkaya’nın konuşması bitince, aşağı yukarı 1-1.5 dakika boyunca salonda çıt çıkmıyor. Erbakan, Çiller ve Bakanlar önlerine bakıyorlar. Sonra Demirel konuşmaya başlıyor:
“Buradaki üyelerin iki kimlikleri vardır. Örneğin bu konuşmayı yapan Oramiral Güven Erkaya’nın birinci kimliği Deniz Kuvvetleri Komutanı, ikinci kimliği de Milli Güvenlik Kurulu üyesidir. Buraya üye olanlar, bu salona girerken birinci kimliklerinin şapkasını dışarda bırakırlar ve ikinci kimliklerinin şapkasını giyerler. Erkaya da bu salona girerken Deniz Kuvvetleri Komutanlığı şapkasını dışarda bırakmış, Milli Güvenlik Kurulu üyeliği şapkasını giymiştir. Bu konuşmayı da o kimlik altında yapmıştır. Onun için bu konuşmayı bu çerçeve içinde değerlendirmek lazımdır. Erkaya’nın bu uyarısını Kurul bir dahaki toplantısında dikkate almalıdır.”
* * *
Bu konuşmadan bir ay sonra yapılan 28 Şubat toplantısında bilindiği gibi irticai faaliyetlere karşı alınması gereken önlemler belirlendi ve hükümetin bunları uygulamasına karar verildi.
Bu tarihi toplantıdan sonra demokratik, laik cumhuriyete, Atatürk ilke ve devrimlerine, toplumun değerlerine bu kadar yüreklice sahip çıkan Oramiral Güven Erkaya’ya rejim düşmanlarının neden saldırdığını, iftiralar yağdırdığını anlamamaya olanak var mı?
Ancak boşuna çaba harcıyorlar, çünkü Güven Paşa’lar unutulmaz.”
***
Burada şunu belirtmek gerekir. Türkiye 28 Şubat’a gelmeseydi, ya da 28 Şubat’ta biraz daha sabırlı olunabilseydi belki bugün yaşadığımız noktaya gelmeyebilirdik.
Çünkü 28 Şubat müdahalesi’nden sonraki gelişmeler Erbakan’dan kopan Erdoğan ve arkadaşlarının AKP’yi kurmasına ve ilk seçimde de iktidara gelmesinde belirleyici bir rol oynadı.
28 Şubat yaşanmasaydı büyük olasılıkla AKP diye bir parti olmayacaktı.
Tufan Türenç
Tags