Abdestli Siyonistler!


Peşinen belirteyim, bu satırların yazarı Anti-Semitist yani peşin hükümlü fanatik bir Yahudi düşmanı değildir, dolayısı ile yazacaklarım ona göre değerlendirilmelidir!
Kafanızı kaldırın ve şöyle bir etrafınıza bakın, bütün gençliğini Siyonizm’e küfür ile geçiren o sözde İslamcılar şimdi nereye park ettiler ve kimlere hizmet ediyorlar insaf ile sorgulayın!
Daha düne kadar, Yahudilere, Masonlara ya da Bilderbergcilere karşıtlığı imanın şartı gibi görüp sunanların bugün geldikleri yere bakın!
Hayır, bu savrulma yani abdestleri ile Siyonizm’e hizmet etme olayları sadece siyasal kurum ve fert bazında değil, ahalinin İslamcı diye değerlendirdiği ticari işletmelere de mal ediliyor!
Örnek mi istiyorsunuz?
İşte Ülker Gurubu!
Geçtiğimiz hafta kargodan büyük bir zarf aldım. Kitap gönderildi diye umarken karşıma Ülker Gurubu ile alakalı olarak bazı iddiaları içeren bir dosya çıktı! Gönderene göre kendisi de halen Ülker Gurubu yöneticilerinden biri imiş!
Peki, neler mi vardı o dosyada?
İspatlanmadan bu iddiaların hiç birine itibar etmediğimiz ve geçerli saymadığımız için ayrıntılara girmeyeceğim lakin söylenenlere Ülker Gurubu cevap versin ve yalansa çürütsün yani cevap hakkını kullansın diye bunlardan bazılarını sunmak istiyorum:
1) Ülker Gurubunun üstelik ekonomik kriz günlerinde Musevi sermayesinin sembolü kabul edilen Godiva’yı satın alması Yahudilerle global işbirliği adına alınan stratejik bir karar mıdır?
2) Ülker Gurubunun icra ya da operasyon birimi yani pazarlamanın tepesine Jim Zaza isimli bir Musevi’nin tek yetkili olarak atandığı doğru mudur?
3) Jim Zaza’nın Ülker’in Türkiye’deki pazarlama ve reklam planlarını Musevi idealleri yani Yahudilere hizmet edenler doğrultusunda yaptığı ve uyguladığı doğru mudur?
4) Ülker ailesinin Hazar ya da Karay Yahudiliği kökeninden geldiği doğru mudur?
5) Holdingdeki son yapılanma ile beraber Ülker Gurubunda çok sayıda Musevi, Mason, Rotaryen ve Lions’un üst düzey yönetici yapıldığı doğru mudur? (Bana gönderilen dosyada tek tek isimler var )
6) New York’ta yapılan Dünya Musevi Konseyi toplantısına Ülker’den herhangi bir isim katılmış mıdır?
7) Ülker Gurubu, ürünlerine mısır şurubu katıyor mu, bu bağlamda bugüne kadar herhangi bir soruşturma geçirmiş ve ceza almış mıdır?
8) Ülker’e ait olan Pendik Nişasta ile ABD şirketi Cargill arasında bir ilişki var mı?
9) Sabri Ülker ile oğlu Murat Ülker, Family Finans soruşturması bağlamında çete kurmak ve dolandırıcılık yapmak iddiası ile yargılanmış mıdır?
10) Ülker Gurubunun Üniversitesine, İstanbul’un en kıymetli arsalarından Tekel’e ait olan Pendik’teki devasa arazi yakın geçmişte hangi rekabet şartlarında ve fiyatla verilmiş ya da kiralanmıştır?
11) Ülkerlerin ilk soyadı Berksan iken ve yeğenleri hala o soyadı kullanırken Sabri bey neden aileden ayrılarak Ülker soyadını almıştır?
Görüyorsunuz iddialar öyle suya tirit şeyler değildir. Ülker gibi camilerde bile, “Ürünlerinde domuz yağı yok, helaldir, yenilebilir” fetvaları ile selamlanıp propagandası yapılan muhafazakar bir ticari kurumun bu söylenenlere ikna edici bir şekilde cevap vermesi gerekiyor. Biz tarafsız gazetecilik gereği iddialara soru şeklinde yer verdiğimiz gibi, gönderilirse açıklamalarına da elbette yer vereceğiz! Ancak Ülker Gurubu soruların bazılarını geçiştirir ise işte o zaman gönderilen belgeleri doğru kabul eder ve sadece bu sütunda değil aynı zamanda her hafta yorum yaptığımız Meltem TV, Kanal 99, Kanal 34 ve Ulusal Kanal gibi platformlarda da bıkmadan usanmadan bu konunun üstüne gideriz!
Açıklama gelsin devamda bazı belgeler sunacağım!

Milli baramlar için son tebliğ ve Genelkurmay?
İşe 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunu iptal ile başladılar!
23 Nisan ve 19 Mayıs törenlerine ambargolarla devam ettiler!
Ve 30 Ağustos kutlamalarına ipotek koydular.
Resmi gazetede yayınlanan son tebliğ ile Milli Bayramlar artık tarih oluyor!
Görüyorsunuz basamakları bir bir çıkıyorlar!
Bu seyir ya da süreç Milli Devlet anlayışının tasfiyesidir zira Milli Bayramlar Ulus Devlet bilincinin amentüsü gibidir!
Anlamakta zorlandığım şey mizah ile eleştiri yapan gazeteciye muhtıra çakan Genelkurmay’ın bu duruma suskun kalmasıdır!
Demek ki Milli Bayramların ve dolayısı ile Milli Devletin tasfiyesi onlar için pek bir şey ifade etmiyor!
Bu tablodan sonra TSK’nın zirvesi artık ehlileştirilmiştir dersek haksızlık etmiş olur muyuz?

Dini bütünlüğümüze kasteden Yeşil PKK’lılar!
PKK ne?
Milli bütünlüğümüze kast eden terör örgütü!
Peki, ama milli bütünlüğümüze kast edeni haklı olarak terörist diye hedefe oturturken aynı şeyi Dini bütünlüğümüze kast edenler için neden yapmıyoruz?
Hem dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzün yegane sigortası değil mi?
Diyeceksiniz ki dini bütünlüğe kast etmek nasıl oluyor?
Şöyle oluyor:
Müslümanları Sünni - Şia, Caferi ve Alevi diye ayrıştırarak!
Böyle bir tasnif, etnik bölücülükten bin kere daha tehlikeli ve İslam coğrafyasında tarihten bugüne bu ayrıştırmanın sebep olduğu çok sayıda dramatik olay var!
Yaşananlar ve sebep olacağı olayları dikkate alarak buradan ilan ediyorum kim Müslümanların arasına nifak sokar yani mezhepçilik yaparsa o PKK eşkıyasından bile tehlikelidir!
Emperyalizmi görüyor musunuz, Kızıl PKK ile yetinmiyor şimdi de başımıza Yeşil PKK’lıları musallat etti! Müslüman kılıklı bu sinsi yeni terörist güruha aman dikkat!



Sabahattin Önkibar
Yeni Mesaj

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)