TGB tsunamisi!


Bu sene 19 Mayıs kutlamaları ayrı bir önem kazanmıştı. Sebebi AKP ve ona bağlı basın yayın organlarında bir süredir yürütülen kampanya. Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi, Andımız, 23 Nisan, 19 Mayıs törenleri yasaklansın. Neden? Söylenene göre kutlamalar zorla, asker ve devlet baskısıyla yapılıyor. Öğrenciler zorla okullara götürülüyor. Gençliğe Hitabe, milli bayramların kutlama şekilleri, faşist dikta rejimlerini andırıyor... Özgürlüğün hakim olduğu ülkelerde bu baskılar olamaz..
Kamuoyu oluşturma görevi üstlenenlerin, TV programlarına çıkartılanların savunduğu tezler bunlar. Tören alanlarında "kule yapmak", "parende atmak" özgürlüğe aykırı, çağ dışı. Peki güzel... Bunların yerine daha değişik, daha güzel koreografilerin yapıldığı, daha coşkulu törenlerle mi kutlanacak, Hükümet buna yönelik çalışmalar mı hazırladı?.. Hayır! Hükümet 19 Mayıs kutlamalarını yasakladı. Okullarda gösteri, şenlik, tiyatro yok dedi. Çelenk koymak, Atatürk'e saygı duruşu yasak. Özgürlük diye bağırtılan, kendisini en son Ahmet Hakan'ın CNN'de yayınlanan programında gösteren, sersemlikleri ile seviyesizlikleri paralel giden zerzevat, özgürlük derken yasaklamanın nasıl geldiğine cevap vermiyor! Hükümetin yaptığı 19 Mayıs kutlamaları programında; karate, güreş, vücut geliştirme, bilek güreşi, jiujitsu müsabakaları olduğunu, bunun "kule yapmaktan" bile basit kaldığını es geçiyor. Şimdi, kamuoyunda bilerek sürdürülen bu seviyesiz/içeriksiz safsataları kısaca aydınlattıktan sonra konunun özünü tartışalım...

On yıl uğraştılar, aşamadılar...

Özellikle son 10 yıldır Batılı ve Amerikalı görevlilerin, Türkiye'nin Kemalizm'i aşması gerektiğini, ulusal bilincin zayıflatılmasının önemini vurguluyorlar. Akla gelen ilk örnekler; CIA Türkiye Masası Eski Şefi Graham Fuller ve AB Eski Türkiye Büyükelçisi Karenn Fogg. İkisinin de bu konudaki üstün gayretleri!? açıklamalarında, kitaplarında, e-posta yazışmalarında görünüyor. Nedir bunların sorunları, Mustafa Kemal Atatürk'le, Gençliğe Hitabeyle, 19 Mayısla?.. Atatürk ülkeyi ele geçirip sömürmek isteyen ve işgal eden bu emperyalist düşünceyi geldikleri gibi geri gönderdi. Batı tarafından bütün kaynaklarına ve topraklarına el konacakken, hevesler kursakta kaldı! Ama esas işi bundan sonra yaptı; Türkiye Cumhuriyeti ekonomisi ve dış siyasetini tam bağımsızlık ilkesi üzerine inşa etti. Dış dünya ile olan ilişkilerimizi; "Yurtta sulh, cihanda sulh" temeline oturttu. Bu temeller ve devrimlerin Türkiye'yi götürdüğü yer kalkınmış, çağdaş, bölünmez, modern bir ulus devlettir. İşte; "Mustafa Kemal Atatürk'ü aşın" diyenlerin sorunu bu. Onun devrimleri, tam bağımsızlık ilkesi aşındırılacak, unutturulacak. Çünkü Atatürk'ün ilke ve devrimleri aşındırılmadan, ülke yeterince sömürülemez, bölünemez. Ekonomik olarak geri kalmış, dışarıya muhtaç hale getirilemez. Atatürk aşılmadan komşu ülkelerimizde savaş kışkırtıcılığı yapılamaz. Bu yüzden Atatürk aşılmalıdır. Bu sebeple Atatürk devrimlerinin bekçileri hapislere atılmalıdır. Ulusalcı dalga bu sebeple aşılmak zorundadır, talimat böyle...

Tünel'deki dev buluşma: İşte siyasi zemin

Ancak bütün bu operasyonlara rağmen halk, 19 Mayıs 2012'de, "ben buradayım, görev başındayım" dedi. Türkiye Gençlik Birliği, "Ey Türk gençliği.." diye başlayan hitabeye yanıtı 300 bin kişiyle verdi... Gençlerin Atatürk'ten aldıkları görevi yerine getirmelerine hepimiz coşkuyla katıldık. Görev hepimizde... Sadece Tüneldeki dev buluşma değil, Türkiye'nin her yerinde halk sokağa indi. Sadece 19 Mayısı kutlamadı, Atatürk devrimleri ile şekillenen çağdaş ve tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti bitirilme operasyonlarına izin vermeyeceğiz mesajını ortaya koydu. Cumhuriyet Mitinglerine de halkın katılımı bu coşku ve bilinçle gerçekleşmişti. Aynen o mitinglerde olduğu gibi TGB ile başlayan ateşin gösterdiği başka bir tablo daha var; halk bu coşkusuna siyasi cevap arıyor. Mevcut muhalefet partileri halkın ihtiyacını karşılamıyor, ilgi çekmiyor, heyecan vermiyor, umut vermiyor. Halk Mustafa Kemal'in devrimlerini temel alan ama onu daha ileri götürecek bir siyasi parti istiyor. Lafta Atatürkçülük istemiyor. Devrimlere sahip çıkan, onları ileri götüren, çalışan, icraat yapan, heyecan yaratacak, umut olacak partiyi arıyor.

Cumhuriyet mitinglerindeki enerji, CHP veya MHP'ye oy vere indirgendi. Halk umduğunu bulamayınca ateş söndü. Eski CHP, Atatürk'ü sık sık anıyor, devrimlerinin bekçisiyiz diyor ama iş yapma konusunda halka ümit vermiyordu. Adeta iktidar istemeyiz, genel başkanlık bize yeter havasındaydı. Yeni CHP'de ise icraat umudu hiç olmadığı gibi üstüne Atatürk'ün devrimlerini hatırlamak bile istemeyen, İsmet İnönü'ye, geçmiş CHP'ye hakaret etmeyi marifet sanan bir kadro başa geçti. Ne umut, ne heyecan vermiyorlar. Zaten parti tepetaklak gidiyor. Geçiniz...Ortaya bir enerji çıkmıştır. Türk siyaseti ve seçmeni AKP'den yorulmuş ama çok haklı gerekçelerle oy verecek alternatif bulamamaktadır. 19 Mayıs ile başlayan ateş mutlaka doğru yönlenmelidir. Türk demokrasisi bunu tartışmalı, geliştirmelidir.


Bartu Soral
Aydınlık

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)