Ata’ya hakkını helal ediyor


AİLEDEN denizci eşim Tümamiral Cem Gürdeniz YAŞ kararları ile birlikte 2012 yılında emekli edilmiştir. Annesinin onun için Deniz Lisesi’ne girerken yazdığı şiir şöyle demektedir:

BARBAROS’UN TORUNU
“Geniş omuzlarının üstündeki başını/Daima dik tut oğlum/Sana emanet olan bu güzel hür vatanın/Etrafını çeviren, bu parlak coşkun deniz/Senindir oğlum senin.../Ataların bıraktı bu kutsal armağanı,/Kanın canın gitmeden sakın verme yarını/Bu mavi su senindir, bu sonsuz umman senin /Bayrağını koşturmak şimdi senin görevin,/Barbaros’u düşün de göğsün gururla dolsun /Ne mutlu sana oğlum, sen onun torunusun”.
Bu şiirin kaleme alındığı meslek hayatının 40. yılında Amiral yaşamış olduğu tüm haksızlıklara rağmen şöyle demektedir:

ATATÜRK BAHRİYESİNE HELAL OLSUN
“Atatürk’e ve kurucu atalarımıza ihanetin ve neredeyse hakaretin liyakat olduğu bir dönemde, bedeni tutsak ama ruhu Mustafa Kemal’in Amirali olarak sonsuza dek hür kalacak olan ben Amiral Cem Gürdeniz, Cumhuriyet tarihimizin en karanlık günlerinin yaşandığı dönemde tutuklu kalıp, bir tasfiye sonucu emekliye sevk edilerek tertemiz üniformamın dışarıdaki çamur ve ihanet ile kirlenmesini önlediği için
talihime şükrediyorum. Dünyaya tekrar gelirsem gene Cumhuriyet Donanması’nda denizci, gene Mustafa Kemal’in Amirali olurdum.

Beni son 40 yılda yetiştiren, denizi ve denizciliği öğreten, devlet ve millet adına bana savaş gemilerimizin komutanlık, komodorluk ve filo komutanlıklarını emanet eden Mustafa Kemal’in gururu Cumhuriyet Donanması’ndan, tüm şehit ve gazilerimizden, 40 yılın sonunda helallik isterken, ben tüm varlığımla bu kutsal dönem içinde sarf ettiğim tüm emeklerimi ve yarattığım tüm katma değerleri Atatürk’ün Bahriyesi’ne helal ediyorum.”
Çok genç yaşta annesini kaybeden eşim Cem Gürdeniz annesinin bu vasiyetinden asla sapmamış, üniformasını lekesiz tertemiz çıkararak ona layık bir evlat olduğunu kanıtlamıştır.”
Bu metni kamuoyu ile paylaşırsanız çok teşekkür ederim. Çünkü sizlerden başka hiçbir kimsemiz kalmadı.
Rengin GÜRDENİZ

GÜNÜN SÖZÜ

“Cumhuriyet’i kuran, korumasını da bilmeli!..”
(M. Ali ARIK)

Bulgaristan’dan izlenimler

‘Koruma’ ve ‘kullanma’

ÇALIŞMA alanını Istranca Dağları’nı ve Ergene Nehri’ni korumak olarak belirleyen yeni kurulan Demirköy (Kırklareli) merkezli Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (Başkanı Nusret Türkkan) üyesi Köksal Çidem, iki günlük gezi kapsamında Bulgaristan’ın Istranca ve Kıyı bölgelerini anlatıyor: “Edirne Hamzabeyli sınır kapısından girişte güneş tarlaları başlıyor. Her yerleşim birimi yanında yüzlerce dönüm alana güneş paneli artı rüzgâr santralları var. Bazı yerlerde hem rüzgâr hem de güneş panelleri var. Karadeniz kıyısında yüzlerce rüzgâr santralı. Karadeniz’de iki farklı zihniyet. Aynı coğrafyada Rezve Deresi’nin (Türkiye ve Bulgaristan sınırını oluşturuyor) iki yakasında iki farklı düşünce. Bir tarafta Naturel Park diğer tarafta taş ve mıcır ocakları... Karadeniz’in geneline bakarsak, Bartın’dan, Artvin’e kadar derelere HES... Vadiler, sular yok ediliyor. Rezve’nin öbür tarafında dereler özgürce akıp denize kavuşuyor. Rezve’nin iki yakasından birinde bir sorun var: Zihniyetler farklı.
Bir taraf koruma, diğer taraf kullanma derdinde... Her ikisi de kamu yararı diyor. Bir tarafta korumak kamu yararı, diğer taraf da yok etme kamu yararı.
Onlarda kamu yararı, toplumsal maliyet hesaplarına göre yapılıyor. Geleceğe ne kadar çok varlığı taşıyabilirlerse o kadar çok kamu yararı, ‘Üstün kamu yararı’ oluyor. Bizde ise ‘kamu zararı’ var. Birkaç şirketin yararı oluyor kamu yararı.
Yarınlara ne dere, ne orman, ne su kalacak!

‘Trafik Radyosu’ korumacı olmasın

İSTANBUL’da yayın yapan ‘Trafik Radyosu’ son bir yıldır çok önemli bir görev yapıyor: Yolda arabasında herkes bu radyoyu dinliyor. Çünkü, ‘gönüllü muhabirleri’ olan vatandaşlar, anında ne olursa trafik ile ilgili bilgileri radyo ile paylaşıyor. Daha sonra bu radyonun Sadettin Saran’a ait olduğunu öğrendim. Radyo gayet özgürce yayın yaparken, yayıncıların son zamanlarda İstanbul’un yöneticilerini korudukları gözden kaçmıyor. Dün bir örneğini dinledim: Avcılar’da bir metrobüs kazası olmuş, araçtakiler yayına girip haber vermişler ve kazaya metrobüs şoförünün neden olduğunu söylemişler.

Ancak kendisini ‘metrobüs yetkilisi’ olarak tanıtıp yayına bağlanan bir kişi ise kazaya bir otomobil sürücüsünün neden olduğunu, metrobüs şoförünün hiç suçunun bulunmadığını savundu, daha sonra yayına bağlanan iki görgü tanığı kadın otomobil sürücüsünün hiçbir kabahatinin bulunmadığını, kazanın metrobüs şoförünün hattı yoldan ayıran bariyere vurması sonucu meydana geldiğini nazik bir dille söylediler. Ardından canlı yayına bağlanan 3. kişi, “Arkadaşlar kibarlık yapıyorlar, ancak metrobüs yetkilisi yalan söylüyor, ben gözlerimle kazayı gördüm. Suç tamamen metrobüs şoförünündür” dedi. Program sunucusu herhalde boş bulundu, ‘sansür’ yapamadı. Büyük ihtimalle amirinden fırçayı yemiştir. Çünkü, normalde bu radyonun bazı sunucuları kentin yöneticilerine bir eleştiri yönelttiği zaman genellikle konuşan kişinin sözünü yarıda kesip programdan çıkarıyorlar. ‘Trafik Radyosu’nu binlerce kişi dinliyor ama ‘titrek ve ürkek’ davranırsa toplum için faydalı yayınları bu kez dinlenmez olur!

Biliyor musunuz

CHP Kırklareli Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlu’nun, Lüleburgaz merkezli teknoloji ve bilgi üreten ‘Trakya Tarım Geliştirme ve Organik Tarımı Yaygınlaştırma Enstitüsü’ kurulmasına yönelik bir kanun teklifinde bulunduğunu açıklayarak “Tarım alanında bilgi ve teknolojinin silah olduğu bir çağda böyle bir enstitünün devlet çatısı altında görev yapması kaçınılmazdır” dediğini...
ÇALIŞANLARIN kamera ile izlenmesi mahkeme kararı ile yasak olmasına rağmen İstanbul’un çok demokrat CHP’li belediye başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin’in İmar Müdürlüğü’ne kamera koydurduğunu, ancak bunun tepki
ile karşılandığını...

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)