Öcalan’a villa hazırlanıyor!



Önce Başbakan Erdoğan’ın art arda verdiği iki demeci hatırlatalım:
Birinci demeç:
“Gerekirse Oslo görüşmeleri yeniden başlar”
Akabinde önceki gün ikinci demeç:
“İmralı’ya bile gidilebilir.”
Hayır bunlar niyet beyanı falan değil, alıştırma yani kamuoyunu hazırlamak!
Gerçekte müzakerelere karar verildi ve kısmen de başlandı.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Almanya’da Talabani ile buluşmasının hemen sonrasında Kandil bu talebe şartlı olarak yeşil ışık yaktı ki Murat Karayılan’ın La Temps’e verdiği röportajdaki sözleri ortada.
Buna göre birinci talep müzakereci olarak masada Öcalan olacak ve mutlaka ev hapsine alınacak!
Dinlediklerime göre Tayyip Erdoğan ev hapsi istemine, seçim sürecindeyiz yapamam falan demiş ama ısrarı ve kararlılığı görünce şöyle bir teklife mecbur kalmış:
“Öcalan’ı ancak İmralı’daki bir mekanda ev hapsine alabiliriz. Aksini millete izah edemem!”
Ve bu teklif bağlamında Öcalan’a kaldığı cezaevine yakın olacak şekilde özel bir villa’nın inşa  hazırlığına başlanmış.
Hedeflenen hem Öcalan ile PKK’yı memnun etmek hem de kamuoyuna ev ya da villa tahsisi yok diyebilmek.
Görüldüğü gibi AKP devleti, PKK ile yine bizzat Öcalan aracılığı ile masadadır ve müzakere etmektedir.
Buna paralel olarak Cumhurbaşkanı Gül de Çankaya’da BDP’lilerle kapanıp yol haritası arayışındadır.
Diyeceksiniz ki Tayyip Erdoğan’daki bu savrulma nasıl okunmalı?
Öyle ya adam bir gün şarktan esiyor diğer gün garptan!
Bir gün Kürt sorunu yok deyip PKK’ya güya küfürler savuruyor ama ertesi gün müzakare masasına oturuyor.
Kuşkusuz bu savrulmada eşikteki üç büyük seçimin payı büyük.
Erdoğan PKK katliamları gölgesiyle seçime girmek istemiyor.
İlaveten  küresel hegemonların yeni Anayasa dayatmaları ortada!
ABD Ankara Büyükelçisinin biraz da şantaj kokan son beyanları aslında önemli bir ipucu.
Keza Suriye Kürtleri olgusu  ile Büyük Kürdistan’ın kapıyı tıklatması bir başka realite!
Hülasa Erdoğan mengeneye sıkıştığını ve yolun sonuna gelindiğini görerek son bir hamle ile Öcalan’a sarılıyor!
Büyükşehir Yasası ile erken yerel seçim takası
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, TBMM’de İçişleri Komisyonu’nda Büyükşehir Yasası için aynen şu ifadeyi kullanıyor:
“Bu teklif siyasi birliğimizi  parçalayıcı açık bir ihanet yasasıdır.”
Burada durup soralım, Büyükşehir Yasası’na ihanet diyen MHP neden bu yasanın uygulanacağı seçimi erkene almak için AKP ile kol kola giriyor?
Evet soruyorum MHP ihanete neden acelecilik yapıyor?
Devam edelim:
MHP’nin erken yerel seçim için AKP’nin kuyruğuna takılması niçin?
Bahçeli’nin bu kararında kongre ile ilgili bir hesabı yani Tayyip Erdoğan’dan özel destek alma amacı var mı?
Ve bir başka soru:
Madem Büyükşehir Yasası federasyonun alt yapı inşası yani ihanettir o zaman MHP bu yasanın geri çekilmesini, mahalli seçimlerin erkene alınması teklifine verecekleri destek  karşılığı ile neden takas yapmaz?
Bunların yaptığı bana biat edin kavgasıdır
Evet araları limoni!
Gıyapta birbirine atıp tutuyorlar.
Ama sahip ya da efendileri aynı!
Siyasi kıbleleri ortak!
Dolayısı ile daha önce de yazdığımız gibi bunlarınki olsa olsa kayıkçı kavgası olabilir.
Nitekim öyle olduğu önceki gün yine kanıtlandı.
Doğrudur Tayyip Erdoğan’la F Tipi ilişkilerini kastediyorum.
Malum Fethullah Gülen’in kardeşi vefat etti.
Erdoğan’dan bu vefat bahanesi ile telefonda Gülen’e destansı sözler!
Ertesi gün Gülen’den Zaman Gazetesi ilanı aracılığı ile  benzer bir mukabele!
Ve dün  sözcü Hüseyin Gülerce’den barış ilanı.
Olacağı buydu zira dediğimiz gibi bunların sürtüşmesi amaç için değil, önderlik için!
Tayyip Erdoğan kendine, Fethullah Gülen hayır bana biat diyor. Hadise budur.
Milliyet ile Vatan Tayyip’i böyle selamladı!
Hatırlayın Tayyip Erdoğan, Yıldırım Demirören’e ne demişti:
“Yıldırım Bey Milliyet ile Vatan’ı aldığınız pek belli olmuyor.”
Kastı bu iki gazetenin sahibinin değişmesine rağmen yayın politikasını aynen sürdürdüğü yani AKP’ye yalakalık etmemeleriydi.
Aslında Milliyet ile Vatan’ın  Demirörenler tarafından alınması kamuoyuna göre Başbakan’ın talebi ile olmuştu zira bu iki gazete Babıali’nin en çok zarar eden iki kurumuydu. Dolayısı ile akıllı bir işadamının bunları satın alması normal bir ticari teşebbüs diye açıklanamazdı.
Ve Başbakan’ın hem o sözü hem de bu tuhaf satın alma olayının ne anlama geldiği ortaya çıkmaya başladı:
TRT’de  büyük paralarla Fehmi Koru ile beraber AKP’yi gazlayan eski solcu yeni liberal Derya Sazak gazeteye genel yönetmen yapıldı.
Derya Bey’den de anında teşekkür.
Dünkü Milliyet’de açık bir AKP selamlaması vardı.
Ne imiş efendim Türkiye’nin kredi notu yükselecekmiş de, ekonomimizde Kasım baharı yaşanacakmış!
Benzer şeyler Vatan’ın manşetlerine de yansıyor.
En önemlisi Vatan Gazetesi, Can Ataklı gibi ülkenin en çok okunan ismine bir ay sütunlarını kapatarak örtülü olarak tehdit etti ve muhalefet dozajını düşür mesajını verdi.
Ey Milliyet okuru siz bu gazeteleri hâlâ Abdi İpekçi’nin gazetesi mi sanıyorsunuz?

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)