GAZETECİ Ercan Sarıkaya dün dört dörtlük bir habere imzasını attı. Gazeteciliğin böylesine yozlaşmış olduğu bir ortamda genç isimler böyle iyi gazetecilik yaptığı zaman gurur duyuyorum, onları kutluyorum. Dün arayıp hiç tanımadığım Ercan’ı da kutladım.
Olay şöyle:
İstanbul’da bir vakıf arazisi var. Kentin en değerli yerlerinden birinde yer alıyor. Bahçelievler de 5.400 metrekarelik bir arazi. Vakıf oraya iş merkezi yapmak istiyor.
Ancak ortaya çıkacak anormal büyük rantı kaptırmak istemeyen AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bu alanı vakfa vermiyor. Ya ne yapıyor?
Burasını imar planında yeşil alan olarak ayırıyor.
Bunun üzerine yine AKP’li Başbakanlık İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü, arazinin büyük bir bölümünün ticaret ve hizmet alanı olarak belirlenmesini Belediye den istiyor. Buraya alışveriş merkezi yapılacak, satılacak, trilyonlar havada uçuşacak.
İki AKP’li kuruluş bu durumda mahkemelik oluyor!
Bu istemi görüşen İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi, arazinin yarısının yeşil alan, yarısının ise vakfa ait ticaret ve hizmet alanı olmasına karar veriyor
Başbakanlık Vakıflar Bölge Müdürlüğü bu karara çok bozuluyor!.. Çünkü bu araziyi satıma çıkarmış durumda. Karşılığında hem 7 milyon dolar para alacak, hem de yap-işlet-devret modeli ile yapılacak binaların beleş tarafından sahibi olacak!..
Ve komedi (ya da rezalet) işte bu aşamada başlıyor.
***
Amacına ulaşamayan AKP’li Başbakanlık (Vakıflar Bölge Müdürlüğü, yine AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığın “Sert (!)” bir uyarı mektubu yazıyor. 19 Eylül 2011 tarihli yazının altında Başbakanlık Vakıflar 1. Bölge Müdürü İbrahim Özekinci’nin kapı gibi imzası var.
Dikkatinizi çekerim, bu müdürlük Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü ne bağlı bir kamu kuruluşu. Yani özel sektör falan değil. İşte o mektuptan bölümler:
“Vakfımızın, gelirini artırana bir duası, gelirini düşürene ise bedduası bulunmaktadır. Karar verirken duayı ve bedduayı dikkate alın.
Parselimizin yarısı yeşil alan olarak ayrılmış, mağdur olmamıza neden olmuştur. Bu nedenle plana itiraz ediyor, parselimizin tamamının ticaret ve hizmet alanına alınmasını istiyoruz.”
İki sayfadan oluşan bu resmi yazıda bir dua bir de beddua var:
“Her kimse ki vakfımızın devamına özen ve gelirlerinin artırılmasına itina gösterirse, bağışlayıcı olan Allah-ı Teâlâ’nın huzurunda ameli (işi) güzel ve makbul olup ödülü sayılamayacak kadar çok olsun. Dünya üzüntülerinden korunsun ve muhafaza edilsin.”
Resmi yazıda dua sonrasında bir de beddua bölümü var. Onu daha ayrıntılı yazmışlar. Beddua, duadan daha uzun! İşte o bölüm:
“Allah’a ve ahiret gününe inanan, güzel ve temiz olan Hazreti Peygamber’i tasdik eden herhangi bir kimseye bu vakfı değiştirmek, bozmak, nakletmek, eksiltmek, başka bir hale getirmek, iptal etmek, işlemez hale getirmek, ihmal etmek ve değiştirmek helal olmaz.
Kim onun şartlarından herhangi bir şeyi veya kurallarından herhangi bir kuralı bozuk bir yorum ve geçersiz bir yöntemle değiştirir, iptal eder ve değiştirilmesi için uğraşır, feshedilmesine veya başka bir hale dönüştürülmesine kastederse, haramı üstlenmiş, günaha girmiş, isyan ve günahı omuzlamış olur.
Böylece günahkârlar alınlarından tutularak cezalandırıldıkları gün, Allah onların hesabını görsün.
Malik (cehennemde zebanileri yöneten kötü melek) onların isteklisi, zebaniler denetçisi ve cehennem nasipleri olsun. Zira Allah’ın hesabı hızlıdır.
Kim bunu işittikten sonra onu değiştirirse, günahı değiştirenler üzerindedir. Allah iyilik edenlerin sevabını zayi etmez.”
Bir kamu kuruluşu olan Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü nün. Müdür İbrahim Özekinci imzalı yazısı şöyle bitiyor:
“Parselimizin tamamının ticaret ve hizmet alanına alınmasını, duasını ve bedduasını da dikkate alarak belirlenmesini arz ederim.”
***
Sevgili okuyucularım, şimdi bu durumda karar verecek kişi veya makam siz olsanız ne yaparsınız!
Bir yanda araziler, o araziler üzerine kondurulacak alışveriş merkezleri, havada uçuşan milyon dolarlar ve buradan elde edilecek büyük rant…
Olumsuz bir karar verdiğiniz takdirde. Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından bedduaya uğrayacak, cehennem meleklerine havale edileceksiniz!
Uygun bir karar verirseniz onların duasını alacak, cennete gideceksiniz!
Biri Başbakanlığa bağlı genel müdürlük, öteki AKP’li belediye!
Bir yanda alışveriş merkezleri, elde edilecek rant ve cennet, öbür yanda zebaniler ve cehennem! Hem de resmi yazışmada!
Türkiye bunların elinde İran mı oluyor, Suudi Arabistan mı?
Bu belge Türkiye’nin kimlerin elinde kaldığını ve hangi kafalar tarafından yönetildiğini bir kez daha gösteren somut bir örnek.
Bu yazıyı yazan şahıs hakkında soruşturma açılır mı?
Hiçbir şey yapılmaz!
Emin Çölaşan
Sözcü