Hasan Pulur yazdı: "Tepkisiz zam!"

Bırakın Ecevit’i, bunları rahmetli Özal yapsaydı, ne olurdu? Yer yerinden oynardı!
Elektriğe zam yapacaksın, doğalgaza zam yapacaksın, telefona zam yapacaksın, daha işin farkına varmadan ÖTV (Özel Tüketim Vergisi)ni artıracaksın, araç vergilerini de…
* * *
MİLLİYET’in unutulmaz manşetlerinden biridir.
Başbakan Süleyman Demirel’e nasip olmuştur.
“Oto’dan, Toto’ya zam!”
Dediğimiz gibi kıyamet kopmuştu. Hele bir ana muhalefet partisi CHP vardı ki, gerisine hacet yok…
Gazeteler zam haberleriyle dolup taşardı, birinci sayfalar yetmezdi, haberlere…
* * *
Şimdi, çoğu sus pus, konuşanlar da sanki utanır gibi…
Yahya Kemal’in ölümü anlatması gibi:
“Herkes memnun ki yerinden,
Dönen yok, seferinden.”
Bu zamlar da öyle!
* * *
Televizyonlar, yine de gazetelerden, hatta CHP’den çok iyi…
Hiç olmazsa, genç arkadaşlar ellerinde mikrofon, çarşı pazar dolaşıp soruyorlar:
“Ne diyorsunuz?”
Ne diyecekler:
“Yandık Allah!” diyorlar…
* * *
“Yandık Allah!” diyenlerin yandıklarına biz inanmıyoruz.
Televizyon mikrofonuna “Yandık Allah!” diyenlerin, pazardan çıkışta, önlerine sandığı koyun bakalım, kime oy verecekler…
Görürsünüz!
Bir türkü vardır “Çarşamba’yı sel aldı. Bir yar sevdim el aldı” diyen türkü…
Bu sefer Çarşamba’yı değil, Antalya’yı sel aldı.
Antalya’yı basan sel, asıl İstanbul pazarını bastı…
Akşam haberlerinde tarlaların, seraların halini görenler, sabah kalkınca, asıl baskının çarşılarda, pazarlarda olduğunu gördüler.
Domatesin, biberin, patlıcanın, hıyarın fiyatının düne göre yüzde yüz yükseldiğini gördüler.
Oysa ellerindeki domates, patlıcan, biber dünden kalmaydı, sele kapılmamışlardı.
Olsun, nasıl olsa zam gelecekti ya!
Antalya’yı sel almış, İstanbul’u zam almış…
Böyledir bu işler!
İki gün sonra da alışıp giderler.
Sonra?
Sonrası hava!
* * *
Rahmetli Özal, bir kere “seçimden önce zam yapacak kadar saf değilim” demişti de…
Şimdi bırakın seçimden önceyi, seçim günü zam yapın, kimsenin kılı kıpırdamaz, yüzde 50 oy nereden çıkıyor?
Bektaşi’nin önüne sakat, perişan, dilsiz, çolak, topal biri çıkmış, birtakım garip sesler çıkararak…
“Halimi gör, halime acı!” diyormuş…
Bektaşi eliyle iterek geçmiş:
“Bana ne ulan senin halinden, ben mi yaptım, yapana git!..”

Hasan Pulur
Milliyet
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)