- Acaba başımıza bir iş gelir mi?
Cemil Çiçek önceki gün de KESK’i ziyaretinde aynı soruyla karşılaştı...
KESK yöneticileri Çiçek’e şöyle dediler:
- Söylediğimiz sözlerden dolayı yarın gözaltına alınmayacağımızın garantisinin olmadığı yerde fikrimizi özgürce söylemek mümkün değil...
Sonra da eklediler:
- 8 milletvekili cezaevindeyken, 25 sendikacı 6 yıl ceza almışken nasıl anayasa tartışması yapılacak...
Ortada bir anayasa komedisi var kuşkusuz...
İnsanlar yeni anayasa ile ilgili fikir açıklamaya korkuyor...
Ve iktidar bu ortamda daha özgürlükçü anayasa yapacağını iddia ediyor.
Anayasa komisyonu kurulurken CHP, ortamı demokratikleştirici adımlar atmayı önermişti. 8 milletvekili ile 99 gazeteci hapisteyken, göndereni meçhul (veya belli) virüslü maillerle gazeteciler hapse atılırken, kim düşüncesini söylemeye cesaret edebilir?
Türkiye’yi bu ortama getirenlerin daha özgürlükçü anayasa yapacağına hangi saf inanır?
Geçen yıl yargıyı vesayetten kurtarıyoruz diye anayasa değişiklikleri yaptılar.
Tam tersine yargıyı tamamen iktidara bağladılar...
Şimdi de daha özgürlükçü anayasa sloganıyla yola çıkıyorlar...
Tam tersine tek parti ve tek lider egemenliğini pekiştiren değişiklikler yapmasınlar?
Basını zincire vurmuş, telefonları dinlemeye almış, bir pankarta tahammülü olmayanların daha özgürlükçü anayasa yapacağına kim inanır?
Mevcut anayasayı uygulamayanlar mı
daha özgürlükçüsünü yapacak?
Güldürmesinler adamı...
Deniz Feneri davasının iddianamesi bahara doğru hazır olabilirmiş.
Ne güzel şarkıdır o: “Bu kaçıncı bahaaaar ne zaman geleceksin”...
Haldun Ertem
Kemal Kılıçdaroğlu, “Atatürk’ün kurumlarına
Atatürk karşıtlarını atıyorlar” demiş.
Sadece o kadar mı? Atatürk’ün partisine de
Atatürk karşıtlarını milletvekili yapıyorlar!
Fahrettin Fidan
Ödül Burkay’a!
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun çok tartışılan üyesi Mümtazer Türköne’ye Habertürk’te soruluyor:
- Kurumunuzun seçeceği ‘Atatürk Uluslararası Barış Ödülü’ne siz kimi layık görürdünüz?
Türköne’nin yanıtı: “Türkiye için Kemal Burkay, uluslararası alanda ise Tunus’tan Gannuşi olabilir.”
Mümtazer beyin adayları da mümtaz kişiler... Türkiye’den İsveç’e kaçan Kemal Burkay ile Tunus’tan İngiltere’ye kaçan İslamcı lider Raşid el Gannuşi... Kemal Burkay yurda döndüğünden beri her konuşmasında “Federasyon” diyor başka bir şey demiyor... Ulus devlete karşı olan birinin Atatürk ödülüne layık bulunması ilginç mi ilginç...
Özerklik yetmez...
Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana baklayı ağzından çıkarmış:
“Başta özerklik istedik ama bugün Kürtler özerkliğin yetersiz olduğunu düşünüyor...”
Peki PKK ne istiyor?
Onu da Taraf’ta Ahmet Altan’ın 3 Kasım 2011 tarihli yazısında görmek mümkün:
“Murat Karayılan son açıklamasında PKK’nın silah bırakmasını ‘kendilerine yönetecek bir toprak verilmesine’ bağladığına göre, o toprak verilmedikçe PKK da silah bırakmayacak, silahlar susmayacak...”
PKK açılımın da verdiği cesaretle açıldıkça açılıyor... On beş yıl önce “Kültürel haklarımızı istiyoruz başka talelebimiz yok” diyenler, “Bağımsızlık mı, katiyen öyle bir şey istemiyoruz” diyenler şimdi ‘ayrı toprak ayrı devlet’ noktasına gelmiş bulunuyor...
Yakında sıra sınırların nereden geçeceği tartışmasına gelecektir...
* * *
Birkaç aydır silahlı kuvvetler PKK’ya ağır darbeler vuruyor.
Hava kuvvetlerinin eliyle koymuş gibi bulduğu ve yok ettiği mevziler genellikle sınırlarınmız içindedir.
Bu noktalar biliniyor ama müzakerelerin yürümesi hatırına göz yumuluyordu, izlenimi ağır basıyor...
Ya arada şehit olan gencecik insanlarımız... Onların hesabını kim verecek?
Asgari ücret “açlık sınırının” altında kalmış.
Ha gayret!
Biraz daha düşürülürse “susuzluk sınırının” altında kalacak...
Gülhan Elmas
Sözün bittiği yer!
“Sözün bittiği yer” lafına cuk oturan olayı dün Sabah gazetesinde okuduk:
“İstanbul Özel Yetkili Savcısı Muammer Akkaş, eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ile dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit hakkında Ergenekon ve Balyoz davasından tutuklu ziyareti ile ilgili soruşturma başlattı. Gerekçe: Terör örgütüne yardım ve yataklık ile görevi kötüye kullanma...”
Melih Aşık
Milliyet