YSK suç işliyor


Türkiye'de seçim işlerini düzenleyen yasal kurumun adı Yüksek Seçim Kurulu (YSK).
Bu kurul; gerektiğinde Türkiye'nin kaderini değiştirecek çok önemli kararlar alabiliyor.
Hatırlayınız: 3 Kasım 2002'de genel seçim yapılmış, AKP birinci parti olmuştu.
Lakin; partinin genel başkanı olan Tayyip Erdoğan; mahkumiyeti olduğu için seçimlere katılamamış parlamento dışında kalmıştı.
CHP'nin desteği ile anayasada değişiklik yapılmış; AKP Lideri'nin seçilmesini engelleyen yasa değiştirilmişti.
İşte bundan sonra YSK devreye girdi.
Bir yolunu bulup Sayın Erdoğan'ı TBMM'ye sokmaları gerekiyordu.
Formülü hatırlayayalım:
YSK; Siirt'in Pervari ilçesi Doğanköyü'nde sandıklarda sandık kurulları usulünce oluşturulmadığı gerekçesini gündeme getirdi. Ve buna dayanarak Siirt'te 3 Kasım'da yapılan Milletvekili Genel Seçimi'nin yenilenmesine karar verdi. 9 Mart 2003'te bu ilde yapılan seçimde AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan milletvekili seçildi; Meclis'e girdi; peşinden de başbakan oldu.
Bence doğru da yapıldı...
Amma bir köydeki 700 seçmenin o ildeki seçim sonuçlarını değiştiremeyeceği ortada iken; seçim kazanmış insanların (CHP milletvekili Ekrem Bilek, AK Parti Milletvekili Mervan Gül ve bağımsız Fadıl Akgündüz) haklarını yerle bir eden yeni seçim kararını işte bu YSK verdi.

SUSUŞ SİYASAL
Aylardır Türkiye cumhurbaşkanlığının seçim sürecini tartışıyor. Bu konuda kesin kararı verecek kurum YSK. Hukukçular, YSK'ye, 'Cumhurbaşkanı Gül'ün görev süresini ve yeni cumhurbaşkanının seçim tarihini' soruyor. Ana muhalefet sürekli aynı soruyu soruyor amma YSK susuyor.
Belli ki bu YSK; AKP'nin vereceği işarete göre karar alacak. İktidar tarafından daha kesin bir işaret gelmediği için YSK; bekliyor.
Demekki bu YSK; artık yüksek bir resmi kurum olmaktan çıkmış, yüksek bir siyasal kurum haline gelmiş.
Ey YSK üyeleri! Ayıptır ayıp!
Cumhurbaşkanı bile konuşuyor, süre 5 yıl mı 7 yıl mı belli olsun, diyor; siz susuyorsunuz.

PİRE REİS NE OLDU
Rumlar; iki küçük devlet halinde; Ege'yi ve Akdeniz'i Türkiye'ye karşı kapatıyor. Oranın zenginliklerine el koyuyor.
Türkiye bu haksızlık karşısında ara sıra yüksek perdeden bağırıyor. Böylece sinirlenen halkın gazını alıyor.
Yetmezse; taaa 40 yıl öncesinin Pire Reis; pardon Piri Reis isimli teknesini salıyor denize...
Büyük Türkiye; güçlü Türkiye, dünyanın ilk 16 ekonomisinde yer alan Türkiye nutukları atanlara bakmayın siz. 700 bin kişilik Rum devletçiği, 75 milyonluk Türkiye'ye posta atıyor. Akdeniz'in doğusunu kapatıyor; buranın doğalgazını işletmeye hazırlanıyor.
Bizim hükümet; içerideki muhalefeti susturmakla uğraşmak dışında başka bir hedef koymamış kendisine.
AKP iktidarda kalsın da Akdeniz gidiyormuş varsın gitsin.
Bu hükümet başta kalsın da Yunanistan Ege Denizi'ni Yunan gölü yapıyormuş; varsın yapsın.
Böyle uyuyan bir milletin ağzındaki lokmayı bile alsan sesini çıkaramaz.
***
Suriye ile uğraşacağınıza Doğu Akdeniz'i ele geçiren üç buçuk Rum ile uğraşsaydınız ya...
Suriye'ye karşı savaş tatbikatı yapacağınıza; Ege Denizi'ni burnumuzun dibine kadar kapatan Yunanistan'a posta atsaydınız ya...
Amma onlardan korkarsınız.
Çünkü Amerika üzülebilir.

CEVAP VER BAY ARINÇ
*Bu ülkede cumhuriyet rejimi Kürtler; Türkler; Arnavutlar, Araplar, Çerkezler gibi etnik yapıları ayrı ayrı mı yönetiyor yoksa bunların tümü aynı yasalara mı tabidirler?
*Türkiye'de Türklere verilmiş hangi hak Kürtlere verilmemiştir?
*Benim faydalandığım hangi halkı Şırnak'taki bir Kürt kökenli yurttaş kullanamıyor?
Eğer, yeni demokratik açılım adı altında; son olarak Leyla Zana'nın yumurtladığı Kürdistancı bölücülerin istediği hakları (ayrı devlet/bağımsızlık) vermeyi düşünüyor iseniz bunun adı demokratik hak değil; ülkeye ihanettir.
Millet bir gün bunun farkına varır ise ne yaparsınız Sayın Arınç?

Rıza Zelyut
Güneş

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)