Milliyet, Türk basınına evrensel gazetecilik ilkelerinin taşınmasına öncülük etmiş bir gazetedir. Bu işlevini 61 yıl boyunca ödünsüz bir biçimde görmüş ve okuyucudan hak ettiği karşılığı da almıştır.
Milliyet’i sert rekabet koşullarında hep başarıya götüren bu değerleri, bu değerlerle yetişen kadroları ve desteğini hiçbir zaman eksik etmeyen bilinçli okurları olmuştur.
Milliyet’in bugün bilim adamları, araştırmacılar, tarihçiler ve diplomatlar tarafından doğru bilgi kaynağı olarak görülmesi ve referans olarak kullanılması bu özelliklerinin gurur verici bir sonucudur.
Abdi İpekçi çizgisinde kökleşen değerleriyle Milliyet bir gazetecilik ekolüdür.
Milliyet’in “basında güven” sloganıyla anılmasının nedeni de budur.
Sıkıntılı günler
Milliyet gazetecilik faaliyetleri açısından hiçbir zaman sıkıntı yaşamamış, her zaman başarılarıyla önalmış bir gazetedir.
Basında güveni simgeleyen Milliyet, basın sektörüne girmek isteyenler açısından hep en cazip gazete olmuştur.
Milliyet’i 32 yıl önce satın alan ve Ercüment Karacan-Abdi İpekçi çizgisini daha da sağlamlaştıran Aydın Doğan, ilk satış girişiminde ortaya çıkan sıkıntılar nedeniyle bu kararından vazgeçmişti. Milliyet’in yanlış ellere gideceği anlaşıldığında başta Aydın Doğan, Milliyet çalışanları, yazarları, muhabirleri olmak üzere, okurları ve Türk kamuoyu da bu satışı el ele vererek durdurmuşlardır.
Rahatlatan karar
Doğan grubunun küçülme kararı alması, ilk satışta yaşanan sıkıntılı günlerin tecrübesiyle hem Aydın Doğan’a hem Milliyet mensuplarına özel bir sorumluluk yükledi.
Bu sorumlulukla hareket eden Aydın Doğan, ticari kaygılardan çok Milliyet’in emin ellerde olmasını esas alarak satış kararı verdi.
Doğan’ın bu süreçte Demirören-Karacan ortaklığını tercih etmesi bu titizliğinin bir sonucudur. Bir taraftan Demirören grubu gibi iş dünyasının en saygın ve en güçlü gruplarından birinin, diğer taraftan Milliyet’in kurucusu bir ailenin mensuplarının bulunması, Aydın Bey’e, Milliyet çalışanlarına, okurlarına ve kamuoyuna güven verdi.
Anlaşmazlık
Milliyet meşalesinin emin ellere teslim edilmiş olmasının rahatlığı içinde yeni atılımlara hazırlanırken, ortaklık taahhütleri açısıdan ortaya çıkan anlaşmazlık önemli sorunlar doğurdu. Bu süreç maalesef Milliyet’i mahkeme kapılarına götürdü ve sonuçta yönetimi kayyuma devredildi.
Demirören’in çabası
Satışın gerçekleştiği günden bugüne kadar, Milliyet’in adına yaraşır bir biçimde günlük işleyişini sürdürmesi, gazetecilik faaliyetlerinde mali bir engelle karşılaşmaması, çalışanlarının özlük hakları açısından bir sıkıntı yaşanmaması için Demirören grubunun gösterdiği gayrete tanık olduk.
1950 yılından bu yana Türkiye’yi aydınlatan Milliyet meşalesinin aynı canlılıkta yanmaya devam etmesi için kaynak ayırmaya devam eden Demirören’in bu çabası gibi, Karacan ailesinden de kurucu aile sorumluluğuna uygun bir hareket tarzı beklemek, Milliyet’in ve okurlarının hakkıdır.
Demirören’in bugüne kadar harcadığı kaynağın 65 milyon lirayı bulduğu bilgisi Milliyet’in yaşatılması için bu grubun gösterdiği iyi niyeti yansıtıyor. Demirören grubunun, Milliyet’in öncülüğünde televizyon dahil olmak üzere yeni projeler hazırlamış olması da bir başka gösterge.
Karacan ailesinin ise aynı süreçte ortaklığa aktarabildiği kaynağın şirketin kuruluşu için gerekli asgari tutar olan 2,5 milyon lira olduğu biliniyor.
Bu tablo karşısında Karacan’ların, kurucu aile olmanın yüklediği sorumluluk anlayışı içinde çözümü, makul bir uzlaşmada araması ve Milliyet’in önünü açması en doğru yol olarak görülüyor.
Fikret Bila
Milliyet