
Son günlerde “tek merkezden” organize edildikleri belli olan bazı tepki mesajları alıyoruz. Bu mesajlar “ortaya koyduğumuz” görüşlerin sağlam ve tutarlı oluşundan bazı çevrelerin ne denli rahatsız olduğunu ispatlıyor.
Diyorlar ki, “Siz neden Suriye konusunda hükümete destek vermiyorsunuz? Diktatör Esad’ı mı destekliyorsunuz?”
Oysa bizim yazdıklarımız ve söylediklerimiz ortada. Ne dediğimiz gayet açık.
Biz diyoruz ki, “Biz Türkiye’nin Suriye politikalarına karşıyız. Bu politikalar bizi sadece Suriye ile değil Rusya, İran, Irak, Çin ve Lübnan ile de karşı karşıya getirecek.” Zaten bu ülkelerden gelen sert mesajlar bizi haklı çıkartıyor.
Biz diyoruz ki; Suriye’deki kardeş kavgasında bizim devlet olarak eli silahlı “Özgür Suriye” isimli çeteyi desteklememiz son derece yanlıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devletine komşu ülkeyi ateş çemberine çeviren bir çeteyi desteklemek hiç yakışmıyor.
Biz diyoruz ki, bu ülkenin başbakanı daha dün Esad’ın sarayına çoluk - çocuğunu gönderecek kadar ona güveniyorken ve “bu dostluğu kimse bozamaz” diyorken, Esad’ın diktatör olduğunu bilmiyor muydu? Biliyor idiyse niye gönderdi? Bilmiyor idiyse bu ne cehalet? Hem biliyor hem bilmiyor idiyse “bu dostluğu” kim bozdu?
Biz diyoruz ki, Suriye İsrail’in can düşmanıdır. Suriye bertaraf edilirse bu durum en çok İsrail’i sevindirecektir. O halde Türkiye Suriye’ye karşı “gizli operasyonlarla” aslında İsrail’in güvenliğine hizmet ettiğini bilmiyor mu?
Biz diyoruz ki; Ortadoğu’da diktatör olan sadece Esad değil. Bu köşede daha önce yazdık:
Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdulaziz, Amerika kontrolündeki ülkesinde her türlü baskıyı uyguluyor. Cezaevleri muhalif doludur. İşkencenin envai çeşidi var. Tam bir diktatörlüktür. Bahreyn Kralı Hamad Bin İsa El Halife de zalim bir diktatör. Ehl-i Beyt taraftarlarını sinek gibi öldürtüyor, camileri dozerlerle yıktırıyor. Katar Kralı El Thani de Arap diktatörlerden. Ülkeyi demir yumrukla yönetiyor. 2013’de seçimlerin yapılacağını ‘lütfen!’ açıkladı. Birleşik Arap Emirlikleri Kralı Halife Bin Zayed El Nahyen dünyanın en zengin şeyhi. Halkın parasıyla saltanat sürüyor. Amerika’nın emir eri bir diktatör. Umman Kralı Kabus Bin Said de modern diktatörlerden. Krala bağlı kukla bir hükümet var. Reform isteyen göstericilerin üzerine direkt ateş açılıyor. Ölenlerin sayısı belli değil. Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih sözde Cumhurbaşkanı ama o da diktatör. Arkasında bir başka diktatör olan Abdullah Bin Abdulaziz var. Ürdü Kralı Abdullah da tam bir diktatördür.
Yaralanmasına rağmen ülkesine döndü halkı ezmeye kaldığı yerden devam ediyor. Kuveyt Kralı Essabah her şeyiyle ABD’ye teslim olmuş bir diktatör. Ülkesinde siyonist İsrail’i protesto edenleri bile hapse tıkmakla mahir.
Ama bu diktatörlerin hepsi ile Başbakanın arası gayet iyi. Bu diktatörlerin Müslüman haklığına yaptığı zulüm Erdoğan’ı hiç “ırgalamıyor!”
Çünkü bu diktatörlerin hepsi ABD dostudur. Türkiye de ABD dostu. O halde sorun yok. Amerikan yanlısı diktatörlerin halkına zulüm yapmasında hiçbir sorun yoktur.
Bizim dediğimiz budur. Esad’a zaten kimse “diktatör değildir” demiyor. Suriye Anayasasının 8. maddesi ile zaten diktatörlüğü tescillenmiş durumda.
Bütün diktatörlüklerle mücadele edeceksek gelin edelim. Sadece Amerikan karşıtı olanlarla mücadele edeceksek kusura bakmayın biz uşak değiliz.
Onu uşaklar yapıyor zaten.