Riya almış başını gitmiş. Hayâ desen hak getire…
İnsanların duygularını fütursuzca sömüren, bundan da zerre haya
etmeyen insanların geçmişten günümüze söylemleri ve eylemlerinden kronolojik
bir biçimde bahsedelim isterseniz:
2002 yılında İzmit mitinginde başbakan: “Şu sisteme bakın hele ülkede 72.000 öğretmen açığı var. Sen sınavla
öğretmen seçiyorsun, hangi akla hizmet ediyorsunuz! Bırak da öğretmenlerimiz
okul seçsin göreve başlasın, önüne neden engel koyuyorsunuz! İnşallah biz
hükümetimizi kurduğumuzda bütün öğretmenleri göreve başlatacağız ve öncelikli
olarak eğitim sorununu çözeceğiz.”
Bütün öğretmenler 10 yıl önceki bu temennilerinizden ötürü
minnettar ve hepsi şu an kulaklarınızı çınlatıyor emin olun…
2002 yılında Gaziantep mitinginde aynı başbakan: “Yahu bir sürü
bölüm öğretmenimiz boşta geziyor. Resim öğretmeni matematiğe, Müzik öğretmeni
Beden Eğitimi dersine giriyor niye? Öğretmen ihtiyacı var. Ama bakın ki işe
bunlar bir de sınavla öğretmen alıyor. O zaman niye okutuyorsun bu öğrencileri
yazık değil mi? Öğretmen almıyorum de… Bu evlatlarım okumasın boşuna. Ama biz
iktidar olunca inşallah boşta öğretmen adayı olmayacak.”
Allah razı olsun tabi… Şu sizin ve Milli Eğitim
Bakanımızın hesap ve bakış açısına göre boşta öğretmenimiz yok… Kimi emlak
bürosunda, kimi inşaatlarda, kimi üç-beş kuruşa dershanelerde çalışmakta, kimi
kapıcılık, kimi ücretli öğretmenlik yapmakta bazıları ise canına kıydığından
boşta öğretmen adayı olarak nitelendirilmemekte…
Gelelim 2002 Samsun
mitingine: “Buradan sözüm tüm genç
öğretmen adaylarına; siz merak etmeyin biz geldiğimizde üniversiteyi
bitirdiğinizde ‘Ne yapacağım, sınavı ya kazanamazsam.’ korkun olmayacak çünkü
sınav olmayacak.”
Bu bize değildi,
yandaş ‘badem’ciklereydi sanırım… Ne de olsa üniversiteyi bitirince “ne yapacağım, sınavı ya kazanamazsam”
korkusu bir tek onlarda yok…
2002 İstanbul mitingi: “Birçok gencimiz özellikle öğretmen adaylarımız işsiz kaldı. Ülkede
eğitim çökmüş, köy okulları kapanmış, merkezdeki okullar bile öğretmen diye can
çekişiyorken sen sınavla öğretmen seçmeye kalkıyorsun. Bıraksana genç
öğretmenlerimiz gitsin çalışsın. O kadar sene beklet sonra al, o damda artık
heves kalır mı, öğretmenlik yapabilir mi? Ama inşallah biz iktidar olunca
öğretmenler okulun bittiği gün hazırlıklarını yapacak, ertesi gün görev aşkıyla
okuluna gidecek hiç merak etmeyin.”
Dilin kemiği, sallamanın sınırı yok. Örnekleri
çoğaltmak mümkün…
Kayıtları ile sabit olan bu söylemleri hatırlatmakta
fayda var. “İspatlamayan şerefsiz ve namerttir”
suçlamalarına karşı gerekli önlemleri de almış bulunmaktayım. Zaten ne
faşistliğimiz ne de dinsizliğimiz kaldı, bir de şerefsiz ve namert durumuna
düşmeyelim…
Gelinen son noktada; 2012 yılı itibariyle 350 binden
fazla atanamayan öğretmen mevcut… Tabii ki Sayın Bakana göre mevcut ihtiyaç 100
bin civarında… Ama atama sayısı 40 bin…
Tıpkı; Kayserilinin kendisinden 500 lira isteyen
oğluna cevabı misali:
“Neee!
400 lira mı? Ne yapacaksın 300 lirayı? 200 lira neyine yetmiyor? Al sana 100
lira…”
Tabi biz şimdi sorsak cevap alamayacağız yine de
seslenelim: “Ey aval aval ‘BAKAN’… Madem
öğretmen ihtiyacın yok okullarda ki ücretli öğretmenlik denen saçmalık ne demek
oluyor? Alanıyla alakasız derslere girmek zorunda bıraktığınız bu modern
kölelere dair bir açıklamanız var mı? Hangi hastanede ücretli doktorluk, hangi
emniyet dairesinde ücretli polislik ya da hangi mahkemede ücretli avukatlık
mevcut? Öğretmenliği günü kurtarmak zorunda olanların mesleği haline
getirdiniz, insanları nelere muhtaç ettiniz ve utanmadan ihtiyacımız yok
diyorsunuz…”
Ve tabi başbakan… Bu sözleri sarf ederken içinde
bulunduğunuz psikolojiyi az çok tahmin edebiliyoruz. Hakta veriyoruz. Sonuçta
siyasette her yol mubah size göre… Kaldı ki son seçimlerde çıtayı bayağı bir
yükseltmiş, tarımda dünya 4.sü olduğumuzu, birkaç yıl içinde uzay mekiğimizin
semalarda olacağını dahi söyledikten sonra öğretmenlerle ilgili bu vaatleriniz
çok masum kalıyor.
Bakalım yürekli bir yiğit, cesaret edipte size
bunları hatırlattığında ve “ne oldu bu
vaatler” dediğinde ne cevap vereceksiniz ya da cevap verebilecek misiniz?
Her seçim öncesi vaatler, ardından unutulan sözler,
ayaklar altına alınan onur ve gurur...
Evet, sevgili dostlar, muhatap bulamayacağız madem,
en iyisi mi cümlenin devamını siz getirin:
“Söz
Kişinin Namusuysa Eğer………………….”
Ömer
YILDIZ
Yazıları Facebook’tan takip etmek için : http://www.facebook.com/mryldz46
Sayfa: http://www.facebook.com/omeryildizyazilari
Yazıları Facebook’tan takip etmek için : http://www.facebook.com/mryldz46
Sayfa: http://www.facebook.com/omeryildizyazilari