Erdoğan - Putin Buluşmasının Anlamı?


- 32 milyar dolarlık ticaret hacmini yıllık 100 milyara çıkartmak istiyoruz,

- Nükleer enerjide Rusya ile işbirliğimiz 20 milyar doları buluyor; bunun arkası da gelecek,

- Enerjide, Rus doğalgazına bağımlılığımız yüzde 50’yi geçiyor,

- Türkiye’ye her yıl 3.5 milyon Rus turist geliyor; amacımız bunu artırmak,

- Savunma sanayisi alanında işbirliğini geliştirmek istiyoruz. Uydu sistemleri konusunda bazı adımlar atıyoruz.

Bunlar Erdoğan’ın (ve Ankara’nın) 18 Temmuz 2012 Moskova ziyareti sonrasında ifade ettikleri. Suriye konusu kapalı geçildi. Sadece Cenevre kararı konusunda ortak görüş ortaya çıktı. Putin, Erdoğan’ın basın toplantısındaki açıklaması sonrasında yaptığı ekleme ile Erdoğan’ın Cenevre deklarasyonuna destek vermesini, “Biz de destekliyoruz” diyerek gerçekleri ortaya koydu; adeta “Suriye sorununda sadece bu konuda ortak görüş içindeyiz; bunun dışındakilerde farklı görüşleri paylaşıyoruz” demiş oldu.

Rusya ve ABD ile ilişkiler çelişiyor mu?

Cumhuriyet döneminin son 70 yılında Rusya ile ilişkilerde en kapsamlı anlaşmalar AKP döneminde yapılmış. Son 6 yıl içinde Ankara-Moskova ile 37 anlaşma ve protokol imzalamış, Erdoğan’ın 18 Temmuz ziyareti sonuçları bunun dışında.

Ve yine AKP döneminde Ankara, ABD ile Cumhuriyet dönemindeki en kapsamlı (ve derin) ilişkiler içine girmiş;

- ABD’nin Ortadoğu politikasına angaje olmuşuz,

- Arap dünyasında İslamın siyasallaştırılması ve kurumsallaştırılması girişimlerinde başrolü üstlenmişiz,

- Suriye konusunda Çin, Rusya ve İran ile karşı karşıya gelme pahasına; kendi iktisadi çıkarlarına ters düşen angajmanlara girmişiz.

Tam da bu çelişkili ortamda Tayyip Erdoğan 18 Temmuz’da Moskova’ya Putin’le buluşmaya gitmiş. Ve ne rastlantıdır ki; aynı gün Şam’da kan gövdeyi götürmüş; Esad’a karşı, dış kaynaklı olduğu söylenen eylemler yapılmış.

Bu ortama karşın Erdoğan ile Putin’in kamuoyuna yaptıkları ortak açıklamada gayet sakin; adeta her şey normalmiş gibi bir görüntü sergileniyor.

- Rusya BM’nin Güvenlik Konseyi üyesi; aynı zamanda Asya’nın ve bölgenin dev nükleer gücü,

- Türkiye, Batı’nın bölgede kaybetmek (ya da elinden kaçırmak) istemediği bölgesel bir güç,

- Rusya Asyalı olduğu kadar Avrupalıdır da; başta Almanya olmak üzere, Rusya ile işbirliğine mecburlar, doğalgaz bağımlılıkları var; ABD’yi dengelemek için de kullanıyorlar.

Ankara’nın etkinliği

Ankara’nın İslami derinlikteki etkinlikleri Batı ve Asya büyükleri tarafından farklı algılanıyor.

- ABD, İngiltere ve İsrail Arap (ve İslam) Ortadoğusu’ndaki denetimleri açısından Müslüman Kardeşler’e (ve Sünnilere) şimdilik de olsa bel bağlamış durumdalar.

- Rusya, Çin ve İran bundan hiç hoşlanmıyor.

Suriye sorunu (ve çıkmazı) bütün bunların bir turnusol kâğıdı gibi ortaya çıkarılmasına yardım etti.

18 Temmuz’daki Erdoğan-Putin zirvesinde Suriye konusunun sessiz geçiştirilmesinin arkasında yatan neden budur. Moskova ve Ankara, Suriye konusundaki karşıt görüşlere sahip oldukları halde bunu açığa vurmaktan çekindiler.

Çünkü bu, iki tarafın da işine gelmezdi.

Erdoğan’ın açıklamalarından sonra Putin’in adeta araya girerek Cenevre kararı konusunda, “Ankara ile ortak görüşü paylaşıyoruz” demesi ayrılıkları örtmek içindi.

Washington-Moskova-Ankara dengesi

- Bir tarafta AKP hükümetinin ABD ile çok derin stratejik işbirliği ve angajmanları fiilen gitmektedir; Ankara-ABD ilişkileri, iç politikanın (ve dinamiklerin) ayrılmaz bir parçası olmuştur.

- Öte yandan yanı başımızdaki dev komşu Rusya ile nükleer enerjiden doğalgaza, olmazsa olmaz ilişkilerimiz yürümektedir.

AKP’nin bölgedeki (ve içerdeki) İslami derinlik politikaları var. Bu iki dev ile Türkiye arasında yürütülen hassas denge söz konusu.

Ancak Ortadoğu’nun yarını, böyle hassas dengeleri yürütme olanağını vermiyor. Arap dünyasının Müslüman Kardeşler’in yönetimine devri, “Kürdistan meselesi” ve İran’ın sisteme sokulması gibi açmazlar Türkiye’yi de fazlasıyla etkileyecektir.

Küresel güçlerin Ortadoğu çekişmeleri ile bölge ülkelerinin iç dinamikleri yavaş yavaş keskin bir biçimde karşı karşıya gelmeye başladı.

Çatırdama sesleri giderek yaygınlaşıyor.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)