UEFA; zalimlerin suçladığı Fenerbahçe’yi suçlu çıkartmayarak bizim medyaya ve bazı takımların yöneticilerine unutulmaz bir ders verdi.
Fenerbahçe Futbol Takımı; Avrupa yoluna çıktı; yürüyor...
Şimdi, Fenerbahçe karşıtı o güruha sesleniyorum. Hukukun H’sinden bile habersiz iken hem savcı, hem yargıç pozisyonuna geçip insanları en baştan mahkum etmeye kalkışanlar.
Futbolumuzun cellatları... İnsanlığın yüz karaları...
***
3 Temmuz 2011’den itibaren 4 Kol Çengi oynatır gibi; televizyonları işgal edip çengi oynattığnız.
Biriniz çaldınız; öbürünüz oynadınız.
Kıvırtıp kıvırtıp sözü Fenerbahçe’ye getirdiniz.
Sanki şikeyi kendiniz yapmışsınız da biliyormuşsunuz gibi; “Şike yaptılar!” diyerek yeri göğü inlettiniz.
***
Kampanya sloganlarınız size önceden ezberletilmişti:
-Fenerbahçe küme düşürülsün; Aziz Yıldırım cezalandırılsın; diye yırtındınız.
Bu iftiralarınızı hayata geçirmek için FİFA ile UEFA’yı gösterip korkutmaya çalıştınız:
-Fenerbahçe’ye ceza verilmezse, UEFA Türkiye’ye ceza verecek, dediniz.
-Milli Takımımız bile Avrupa’ya gidemez; diye ahlaksızca iddialarda bulundunuz.
Yetmedi... UEFA’ya binlerce faks, e-mail yollattınız.
-Fenerbahçe suçludur; cezalandırınız; dedirttiniz.
UEFA yöneticileri; “Suçlulukları ispat edilmeden kimseye ceza veremeyiz.” dediği halde; “Bırakmayın vurun; öldürün!” havalarında yaygaralarınıza devam ettiniz.
Fitnenin, ahlaksızlığın liderilğini yaptınız. Gazetelerden; televizyonlardan kin kustunuz.
Futbol yorumculuğu değil futbol şikesi yapan satılık ağızlar! İşte Fenerbahçe yoluna devam ediyor.
Konuşsanıza...
OYUN ÇOK AÇIK
Şike öncesini hatırlayın:
Fenerbahçe almış başını gitmiş; maddi değeri diğer üç büyük kulübün toplamına ulaşmış.
Bu başarıya ulaşırken de hükümetten üç kuruş para almamış.
Hiçbir bakan el altından para aktartmamış Fenerbahçe’ye...
Fenerbahçe stadını yaparken; başbakan bu işi TOKİ’ye yüklememiş.
Yani; milletin hazinesini tırtıklamamış.
***
Fenerbahçe’nin durdurulması şart. Bunun için de Aziz Yıldırım’ı tutuklatıp itibarsızlaştırarak çevresindeki değerli işadamlarını dağıtmak gerek.
Derin odak kararı veriyor:
-Derhal bir özel operasyon gerekli. Bu iş için eski Ergenekon savcısı Zekeriya Öz, biçilmiş kaftan. Verin önüne birkaç telefon konuşması; o keser biçer; bir çete çıkartır oradan. Atarız içeri; sonra çırpınsın, dursun. Bir iki bağırtı çağırtı olur; sonra unutulur gider. Ergenekon işinde öyle olmadı mı?
Yola çıkıldıktan sonra bir itiraz:
-Zekeriya Bey; Galatasaraylı; o bu işi yaparsa millet inanmaz; bu yüzden bir Fenerbahçeli özel yetkili savcı bulalım.
O da bulunur.
-Lakin bu da yetmez. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı’nı değiştirelim. Başına bir Fenerbahçeli getirelim ki hem halk; hem de Fenerbahçe taraftarı uyanmasın; yapılacak operasyona kimse itiraz etmesin.
Mehmet Ali Aydınlar bu iş için ayarlanır.
-Bu da yetmez. Mehmet Ali, futbolu bilmez. Bizim ince operasyonu tamamlaması için kendisinin yanına bu işleri iyi bilen Galatasaraylı Lütfi Arıboğan’ı ikinci başkan olarak yerleştirelim. Ayrıca TFF hukuk biriminin başına sıkı Galatasaraylı İlhan Helvacı’yı getirelim. O, davayı Fenerbahçe aleyhine iyi yönlendirir.
Derin odak, şike içindeki şikeyi yürütmek için devam eder:
-Bunlar da yetmez. Bu operasyonunun kamuoyu tarafından haklı görünmesi için gazeteleri ve televizyonları seferber etmeliyiz.
-Merak etmeyiniz; medyamız zaten iktidarın emrindedir; o taraftan esecek rüzgara göre haberler yapılır; yazılar yazılır; programlar düzenlenir.
-İyi ama bunun için operasyonlarla ilgili bilgilere; belgelere ihtiyacımız olacak. Onu nereden sağlayacağız.
-O iş kolay. Polis; iddianameye girecek ne varsa el altından medyaya verir. Hem de bire bin katarak... Onlar da gümbürdete gümbürdete bunları yayımlar; kimsede itiraz edecek hal kalmaz.
***
Şike içinde şike yapan derin odak, bir şeyi hesap etmemişti: Fenerbahçelilik ruhunu...
1919’lardan fışkıran direniş ruhunu...
Şimdi; Fenerbahçe’nin derin şikecileri yendi.
Avrupa’ya doğru yürüyor.
-Neredesiniz; konuşsanıza; derin şikecilerin utanmaz ağızları?