Bayramın adı var tadı yok
Cumartesi, Ağustos 10, 2013
CHP Genel Başkan Yardımcısı Oran: "Geniş halk kitleleri, bu bayramı da buruk geçiriyor."
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, “Üç kuruş gelirle yaşam mücadelesi veren işçi, memur, köylü, esnaf ve emekliler ile hiç geliri olmayan işsiz ve umutsuzlar; yani geniş halk kitleleri, bu bayramı da buruk geçiriyor. Milyonlar için bayramın adı var tadı yok” dedi.
CHP’li Oran yaptığı yazılı açıklamada, bayramların, dargınlıkların unutulduğu, insanların barıştığı, kardeşçe kucaklaşmaların olduğu, milli ve dini duyguların, inançların, örf ve adetlerin uygulandığı, toplumda millet olma bilincinin güçlendiği günler olduğuna dikkat çekti. Ancak maneviyatın oluşabilmesi, gerçek anlamıyla bir bayram kutlamasının yapılabilmesi için öncelikle toplumda ekonomik ve sosyal adaletin sağlanmasının temel şart olduğunun altını çizen Oran, “AK Parti camii avlularında ve iftar sofralarında ramazan ayı boyunca din istismarı yaparken, hem ekonomik hem de sosyal olarak halkımızı bölerken, karın tokluğuna çalışan işçi, memur, köylü, esnaf ve emekliler, hiç geliri olmayan işsiz ve umutsuzlar; yani ‘halk’, bu bayramı da buruk geçiriyor” dedi.
İnsanca yaşamak için gereken asgari gelir düzeyine dahi sahip olamayan geniş halk kitlelerinin, bu bayrama da yoksul ve buruk girdiğini ifade eden Oran, “Milyonlar için bayramın adı var tadı yok” dedi.
-ÇALIŞANLARIN BÜYÜK BÖLÜMÜNÜN ELİNE GEÇEN AYLIK GELİR BİN TL’Yİ BULMUYOR-
Türk-İş’in yaptığı hesaplamaya göre dört kişilik bir ailenin “adam gibi” karnını doyurabilmesi için yapması gereken aylık asgari gıda harcamasının tutarının, yani açlık sınırının Temmuz ayı itibariyle bin 12 TL olduğunu söyleyen Oran, şunları kaydetti:
“Buna giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamalar eklendiğinde aylık geçim bedeli yani yoksulluk sınırı 3 bin 296 TL’yi buluyor.
Resmi veriye göre ortalama memur maaşını Temmuz 2013 için 2 bin 36 lira, en düşük memur maaşı ise bin 725 TL. En düşük ile ortalama arasında 300 TL dolayında bir fark olduğu dikkate alınırsa, 2.6 milyon memurun çoğu asgari maaştan çalışıyor ve yoksulluk çekiyor.
Kamu işçisinin de şişirilmiş rakamlarla 2 bin 700 TL olarak açıklanan ortalama aylığı baz alındığında bile aylık asgari geçim sınırını yakalayamadığı görülüyor. SGK kayıtlarına göre 750 bine yakın kamu işçisi bulunuyor. Sendikaların giderek zayıflatılması nedeniyle giderek güç yitiren kamu işçileri içinde görece iyi ücret alanların oranı da giderek azalıyor. Kamu işçileri içinde Karayolları, DSİ gibi kuruluşlarda çalışanlar dışındakilerin ücret düzeyi son derece düşük...
Türkiye’de toplamda 16 milyon dolayındaki çalışanın büyük bölümü ise asgari ücret ya da bunun biraz üstünde bir ücretle çalışıyor. Çalışanların büyük bölümünün eline geçen aylık gelir bin TL’yi bulmuyor.
Net asgari ücret ise Temmuz ayında 803.7 TL oldu. Buna göre dört kişilik ailenin tamamı çalışıyor olsa bile asgari ücretle çalıştığı sürece toplam geliri aylık geçim sınırına ulaşamıyor.”
-MEMUR EMEKLİLERİ AÇLIK SINIRININ BİRAZ ÜZERİNDE-
Sayıları 2 milyona yaklaşan memur emeklilerinin ayda ortalama bin 394 TL aldığını anlatan Oran, “İşçi emeklilerinin sayısı ise 6 milyon dolayında ve ortalama aylıkları 971 TL... Memur emeklisi ile işçi emeklisinin ortalama maaşı arasında 500 TL’ye yakın fark bulunuyor. 2 milyon dolayındaki Bağ-Kur emeklilerinin aylıkları ise ortalama bin 10 TL. Buna göre memur emeklileri açlık sınırının biraz üzerinde aylık alırken, işçi ve Bağ-Kur emeklileri bu sınırın altında kalıyor.
Öte yandan; halen özürlü aylığı 373 TL, 65 yaş aylığı 124 TL, öğrenci kredisi de sadece 280 TL olarak uygulanıyor.
Bu ülkede çalışanlar ve emekliler karnını doyuramazken, umudu olmadığı için işsiz sayılmayanlarla birlikte 5 milyonu bulan işsizler, 11.5 milyon dolayında ev kadını ve 3 milyonu aşkın ücretsiz aile işçisi ile birlikte toplamda 20 milyona yakın nüfus ise işgücü dışında yer alıyor ve bir gelire sahip değil” dedi.
-“HÜKÜMET REFAH ARTIŞINDAN MEMURA PAY VERMEK İSTEMİYOR”-
“Yaklaşık 2.6 milyon memur ve 2 milyona yakın memur emeklisini ilgilendiren ‘sözde’ toplu sözleşme görüşmelerinde hükümet, bu kesimi de kandırdı” diyen Oran sözlerini şöyle sürdürdü:
“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı doğrultusunda görüşmeleri Bayramdan önce bitirmek için hükümet, normal prosedüre göre sürenin bitmesine 14 gün kala, Türkiye Kamu-Sen ve KESK’ten gizli olarak, Memur-Sen’le bir araya gelerek imzayı attı. Bu buluşma ve imzadan haberi olmayan iki konfederasyon tepki gösterse de hükümet, tek taraflı olarak süreci sonuçlandırdı ve memurlara taban aylığına 175 TL seyyanen ve yüzde 3+3 zam hükme bağlandı. Yani memurlarla yapılan toplu sözleşme görüşmelerinin “tiyatro” olduğu, hükümetin bu kesime layık gördüğü gelir artışını tek yanlı olarak uygulamaya koyduğu bir kez ortaya çıktı, milyonlarca memur ve emeklisi bir kez daha mağdur edildi.
Üstelik 2014 yılında verilecek brüt 174 TL’lik seyyanen artış da vergi kesintilerinden sonra Ocak ayında maaşlara net 119 lira olarak yansıyacak.
AKP iktidarında, trilyonlar değerinde kamu kaynağını eşe, dosta, yandaşa peşkeş çeken, geleceğini çaldığı çocuklara 20 TL bayram harçlığı dağıtan devlet adamlarının ülkesi olduk. Türkiye Cumhuriyeti’nin kaynaklarını har vurup harman savuran hükümet, memura yüzde 3’lük maaş zammını reva görüyor. Yıllık enflasyon çift haneye giderken, hükümet refah artışından memura pay vermek istemiyor.”
-“TAYYİP BEY’E SORMAK GEREKİYOR…”-
Oran, “On yıllık iktidarı döneminde sıfırdan dolar milyarderi olan, dünyanın en zengin başbakanları arasına giren Tayyip Bey’e sormak lazım” ifadesinin kullanırken, şu soruları yöneltti:
“Çocuklarınız, yakınlarınız gemi, holding, fabrika sahibi olup servetine servet katarken, milyonlara asgari geçim sınırının altında bir geliri reva görüyorsunuz, vicdanınız sızlamıyor mu? İddia ettiğiniz gibi iktidarınız döneminde Türkiye’yi hızla büyüttünüz, kalkındırdınızsa, düşmanlarınız ekonomik başarılarınızı çekemiyor kıskanıyorsa; bunun semeresini geniş halk kitleleri neden göremiyor? Size göre Türkiye büyüyor, kalkınıyorsa, halk neden yoksullaşıyor, neden milyonlar açlık sınırında yaşıyor ya da insanca yaşayacak bir gelir düzeyinden uzakta bulunuyor?”
ANKA