Saddam'a bile son sözü soruldu
Cumartesi, Ağustos 10, 2013
Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ, Silivri’den mektup yazdı. İsyanını haykırdı.
Terör örgütü yöneticiliği suçlamasıyla müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ tepkisini haykırdı!
26. Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, mahkemede “son sözleri” sorulmadan “ağırlaştırılmış müebbet cezasına” çarptırıldı, cezası mahkemedeki iyi halli tutumu nedeniyle müebbede indirildi. Silivri F Tipi Cezaevi’nde emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile aynı odayı paylaşan Başbuğ, Avukatı İlkay Sezer aracılığıyla SÖZCÜ’ye bir mektup yolladı. İşte Başbuğ’un o açıklamaları:
İSTANBUL 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 21 Haziran’da yapılan duruşmada aldığı ani bir kararla, savcıların hazırladığı Esas Hakkındaki Mütaalaya karşı yapılan savunmalara son vererek, sanıklardan son sözlerini söylemelerini istemiştir.
DURUŞMA salonunda bulunan sanıklar son sözlerini söylemiştir. Raporlu olduğum için o günkü duruşmada bulunamamıştım. Avukatım, Mahkeme Başkanı’ndan benim cezaevinden getirilerek, son sözlerimin alınmasını istemiş ise de, avukatımın isteği kabul edilmedi.
5 AĞUSTOS 2013 günü yapılan, karar duruşmasında kararın açıklanmasından önce duruşma salonunda bulunan ve son sözlerini söylememiş sanıklara mahkemenin son sözlerini sorması beklenmiş ise de, yasanın amir hükmüne karşı, mahkeme kendisini bu konuda yine zorunlu hissetmemiş ve doğrudan kararın açıklanmasına geçmiştir.
MİLATTAN önceki yıllarda bile, Sokrates’in idama mahkumiyet kararı açıklanmadan önce, kendisine son sözleri sorulmuştur. Günümüzde ise, ülkesini ve milletini felakete sürükleyen, diktatör Saddam hakkında da karar açıklanmadan önce, onun son sözleri dinlenilmiştir.
CEZA Muhakemesi Kanunu’nun 216. maddesinin üçüncü fıkrası şu amir hükmü, net olarak ortaya koymaktadır: “Hükümden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilir.”
AYRICA, son söz konusuna ilişkin Yargıtay Ceza Kurulu’nun 2008 yılında alınan bir içtihat kararı bulunmaktadır.
13. AĞIR Ceza Mahkemesi’ nin, mazeretim nedeniyle bulunamadığım 21 Haziran 2013 günü yapılan duruşmada, ani bir kararla, sanıkların son sözlerini alması, avukatımın her şeye rağmen duruşma salonuna getirilerek son sözlerimin alınması isteğini dikkate almaması, 5 Ağustos 2013 günü yapılan duruşmada ise duruşma salonunda bulunmama rağmen hükmün açıklanmasından önce, son söz söyleme hakkını şahsıma tanımaması, yasaya mutlak bir aykırılık oluşturmaktadır.
YARGITAY içtihadı da dikkate alınırsa, mahkemenin yapmış olduğu bu usûl hatası, şahsım hakkında verilen mahkeme kararının Yargıtay tarafından bozulması için tek başına bile yeterli bir nedendir. 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin aldığı 5 Ağustos 2013 günü açıklamış olduğu hükmünde elbette daha çok tartışılacak noktalar vardır.
CEZAEVİNDE 33 ay yattıktan sonra serbest bırakılan ve terörle mücadele için Güneydoğu’ya gönderilen helikopter pilotu Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin haksız bir şekilde tekrar tutuklanması kararı hepimizin yüreklerini dağladı. (Teğmen Çelebi’-ye 16 yıl 6 ay hapis verildi.)
BİZLERİ, azıcık da olsa mutlu kılan sadece tek bir nokta, kararda bulunmaktadır. 7 Haziran 2013 günü mahkemede yapmış olduğum konuşmamı “Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’nda benim komutam altında çalışan silah arkadaşlarımı bırakınız, gitsinler” diye tamamlamıştım. Değerli silah arkadaşlarımdan büyük bir bölümü o son gün mahkemenin aldığı kararla tahliye edilmişlerdir. Bırakılmışlardır. Bu sonuçtan, mutluluk duyduğumu özellikle ifade etmek isterim.
İŞTE O MADALYALAR
Yargıtay onarsa 30 yıl hapis yatacak olan Başbuğ, hayatını terörle mücadeleye adamış şerefli bir komutan. Bu yüzden, TSK Üstün Cesaret Madalyası, Üstün Hizmet Madalyası ve Şeref Madalyası var.
Sözcü
Tags