Barclays Capital Baş Ekonomisti Dr. Christian Keller,"Türkiye risklere dikkat etmeli"

Barclays Capital Baş Ekonomisti Dr. Christian Keller, Avrupa’da bankaların sermaye yeterlilik rasyolarının artırılması gereği ortaya çıktığını belirterek, “Avrupa bankalarının sermaye yeterlilik rasyoları düşük düzeyde. Avrupalı bankalardan bu oranı yüzde 9’a çıkarmaları istenebilir. Bu durumda bankalar ya sermayelerini artıracaklar ya da bilançolarını küçültmek durumunda kalacaklar. Eğer bilanço küçültme yoluna giderlerse Avrupa’dan kredi kullanan ve cari açık sorunu olan Türkiye için bir kredi sorunu ortaya çıkabilir. Türkiye Avrupa krizinden sadece ticaret yönüyle değil finansal bağlantı yönünden de etkilenebilir” dedi.

Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası’nın Antalya’da düzenlediği “Bölgesel Tehditler ve Fırsatlar” konulu toplantının ikinci gününde, mevcut küresel konjonktürde Türkiye’nin durumunu ele alan bir konuşma yapan Keller, Avrupa’nın borç krizi nedeniyle zor durumda olduğuna dikkat çekerek, “AB toplamında dördüncü çeyrekte yüzde 2’lik eksi bir ekonomik bekliyoruz. Gelecek yıl AB ekonomilerinin yüzde 0.5’in altında bir büyüme göstereceği öngörülüyor. Almanya daha iyi bir performans gösterse ihracatının yüzde 50’sinden fazlasını Avrupa’ya yapan bir ülke olarak Türkiye bu gelişmeleri endişeyle takip etmeli” diye konuştu. Keller, Türkiye’de Merkez Bankası’nın politikalarını başarılı bulduğunu ve piyasaları çok iyi takip edip gerekli önlemleri zamanında aldığını söyledi.

ORTADOĞU VE KUZEY AFRİKA ŞİMDİ TÜRKİYE İÇİN MÜTHİŞ BİR FIRSAT

Türkiye’nin bölgede ekonomik olarak en önemli oyuncu olduğunu ve Türkiye’yi bu bölgenin BRIC ülkesi olarak gördüklerini söyleyen Keller, “Türkiye’nin öz güveni çok yüksek. Büyüme dinamikleri açısından bu güçlü bir faktördür. Türkiye bu bölgede en ümit vaat eden ülke konumunda. Bence Türkiye şu anda Almanya’nın Doğu Almanya ile birleşmesi gündeme geldiğinde karşılaştığı fırsata benzer bir durumla karşı karşıya. MENA olarak adlandırdığımız Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi yeniden şekilleniyor. Türkiye MENA bölgesine daha fazla odaklanmalı ve bu bölgenin yaratacağı büyüme fırsatlarını çok iyi değerlendirmeli” dedi.

İÇ TASARRUFLAR ARTIRILMALI

Türkiye’nin mevcut durumda en önemli sorununun cari açık ve buna bağlı olarak da tasarrufların yetersizliği olduğuna dikkat çeken Keller şu değerlendirmede bulundu:

“Türkiye’nin rakibi durumundaki Asya ülkelerinde tasarrufların GSMH’ye oranı büyürken ve yüzde 30-40’lara kadar yükselirken Türkiye’de bu oran yüzde 12-13’ler düzeyinde. Sürdürülebilir büyüme için Türkiye özel tasarrufları arttırmak durumunda. Hükümetin cari açık sorunu nedeniyle iç tasarrufları arttıracak önlemleri alması gerekir. Gelir dağılımı bu konuda önemli. Geniş kitlelerin tasarruf etmesi gelir dağılımı ile de ilgili. Böylece daha geniş kitleler tasarruf yapabilir hale gelebilir. Ayrıca kadınların istihdama katılımı da iç tasarrufları artıracak başka bir faktör. Kadın nüfusu çalışma hayatına girdikçe daha çok gelir yaratarak tasarruf yapabilme fırsatına sahip olacaktır. Mali okur yazarlığın artışı da bir başka faktör. Çünkü tasarrufların belirli bölümü ya yastık altına gidiyor ya da altına yatırılıyor. Bu tasarruflar sistem içine çekilebilmeli.”

YÜZDE 10 BÜYÜME SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL

Türkiye’nin ilk altı ayda yüzde 10’luk büyüme ile Çin’in bile üzerinde büyüme gösterdiğini belirten Keller, “Türkiye bence bu yılı yüzde 5 civarında bir büyüme ile tamamlar. Enflasyon da yüzde 8-9 olabilir. Yüzde 10 büyüme, yüzde 10 enflasyon ve yüzde 10 cari açık sürdürülebilir değil. Bu oranların yüzde 5’lere çekilmesi lazım. Bu hedefe ulaşmak için de yüzde 5 büyüme, yüzde 5enflasyon ve yüzde 5 cari açık hedeflenmeli. Bu hedef için de reformların yanı sıra tasarrufların mutlaka artışının sağlanması lazım” dedi.

TÜRKİYE YÖNÜNÜ DOĞU’YA, ASYA'YA ÇEVİRMELİ

Toplantıda bir konuşma yapan Dünya Bankası eski Başkan Yardımcısı ve Nazarbayev Üniversitesi Başkanı Shigeo Katsu da Türkiye’nin geçen 10 yılda AB müktesebatına uygunluğunu sağlama süreci nedeniyle ekonomide ağırlıkla batıya odaklandığını belirterek, “Ancak dünya nüfusunun yarısının Asya bölgesinde yaşadığı unutulmamalı. Yapılan hesaplamalara göre 2050’de Asya bölgesi ekonomileri dünya GSMH’nın yüzde 52-53’ünü oluşturacak. Toplam GSMH büyüklüğü 175 trilyon dolara ulaşacak. Ayrıca kentsel tüketicilerin yarısı da yine bu bölgede olacak. Daha da önemlisi her yıl bu bölge ekonomilerine 10 trilyon dolar sermaye stoku eklenecek. Bu büyük piyasada olmamak ne anlama gelir bunu Türkiye’nin iyi düşünmesi lazım” dedi.

2012 DÜNYADA SEÇİM YILI TÜRKİYE DİKKAT ETMELİ

Konuşmasında bir başka önemli konuya daha dikkat çeken Katsu, 2012’nin küresel ekonomiye yön veren ülkelerde seçim yılı olacağını belirterek, “2012 seçimler yönüyle bir anlamda dünya için tarihsel bir dönemeç olacak. Rusya ve ABD yeni başkanlarını seçecek. Çin’de de başkanlık seçimi var. Japonya genel seçimlere hazırlanırken, 2012’de Fransa’da da devlet başkanlığı için seçimler gerçekleşecek. Küresel GSMH’yi oluşturan bu liderler ya yerlerini koruyacaklar ya da değiştirilecekler. Türkiye 2012’nin biraz belirsizliklerle dolu olacağını dikkate alarak kendini korumaya almalı gözlerini biraz Kuzeye ve Doğuya çevirmeli” diye konuştu.‘Doğu’da risk yok mu’ şeklindeki bir soru üzerine de Katsu, “Riskleri tahmin etmek zor. Ama Türk girişimciler Avrupalılara göre belirsizlikleri daha iyi yönetiyor. Risk iştahı Türklerde daha fazla” yanıtını verdi.

ANKA
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)