CFR (Dış İlişkiler Konseyi) emperyalist kapitalizminin başkanlığa taşıdığı Barack Obama, Neocon Başkan Bush’un temel politikalarını birebir uygulamaya sokmaktadır. Bunun sebebi ABD’de, Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti iktidarlarının politikaları arasında temelde bir fark olmamasıdır.
17 Ağustos 2011 tarihinde Aydınlık’daki yazımda öngördüğüm gelişmelerin tamamı gerçekleşti.
1.BOP kapsamında Başkan Obama, Eşbaşkan Recep Tayyip Erdoğan’ı Suriye’ye müdahaleye ikna etti.
2.İran bu müdahalenin aslında kendisine yönelik olduğunu anında algıladı ve şiddetle tepki verdi.
3.TSK bu müdahalede görev kabul edince, PKK eş zamanlı olarak terörist operasyonlara başladı.
Amaç, terörle mücadelede yenilgiye uğrayacak TSK’nın, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü konusunda koyduğu tavrı tasfiye etmektir. Obama bu amaçla eşbaşkanın ‘bölgesel aktör’ rolü oynamasına izin vermektedir.
Başbakan Erdoğan’ın, bu iradeyi etkin bir şekilde Türk Milletine ve TSK’ya dayatabilmesini sağlayan olanakları:
1. AKP Genel Başkanlığı,
2. 61. Hükümet’in Başbakanlığı,
3. Yeni bakanlıklar ve kendisine bağladığı kuruluşlar,
5. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği,
6. Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı,
7. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı,
8. Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanlığı,
9. Genelkurmay Başkanlığı (Milli Savunma Bakanlığı’na henüz bağlamadı, kendi yetki ve sorumluluğunda tutuyor),
10. Dönüşümlü Yüksek Askeri Şura Başkanlığı,
11. Kanun Hükmünde Kararname Çıkarma Yetkisi (bu yetkiye sahip olan tek otorite),
12. Örtülü Ödenek Kullanma Yetkisi (bu yetkiye sahip olan tek otorite).
13. BOP Eşbaşkanlığı, Dinlerarası Diyalog Eşbaşkanlığı ve Küresel Terörizmle Savaş Eşbaşkanlığı,
14. Yeni Anayasa Çalışmaları Başkanlığı,
olarak sıralamıştık.
Bu bağlamda Kanun Hükmünde Kararnamelerin ardarda ve demokrasilerde rastlanmayan sayıda yayınlandığını gördük. Amaçlanan, oldubittileri milli iradeye ve meclise dayatmaktır. Anayasa çalışmalarından bekledikleri sonuçta da budur.
Çıkış yolu:
Başbakan Erdoğan, sözü edilen odaklardan aldığı güç ve yetki ile Başkan Obama’nın taşeronu olarak ve “Suriye meselesi bizim iç meselemizdir” açıklamasından yola çıkarak, TSK’yı Suriye’ye müdahalede görevlendirmeyi planlamaktadır. Bu nedenle; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerine, milli devletin bütünlüğüne, TSK’ya ve diğer milli güçlere karşı savaş açmış olan AKP İktidarı’nın Başı’na engel olunmalıdır.
TBMM Başkanı Çiçek, Ekim ayında başlayan ‘Yeni Anayasa’ çalışmaları konusunda, muhalefet partileriyle ön görüşmelere başladı. Gelişmeler Küresel Kapitalist Emperyalizmin beklediği şekilde olmaktadır. Bu nedenle “Milli Dayanışma Kongresi” hareketinin oluşturulması daha da aciliyet kazanmıştır.
Kongre;
1.Amasya Tamim’i (Bildirgesi), Erzurum ve Sivas Kongreleri ruhunda ve milli devleti yaşatma amacında olmalıdır.
2.Mustafa Kemal’in ısrarla kullandığı “Milli” sıfatı kongrenin adında mutlaka bulunmalıdır.
3.Siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve halk temsilcilerinden oluşacak Kongre’nin, asli görevlerini yerine getirememe riskini önlemek amacıyla, “Cumhuriyet İçin Güç Birliği” oluşumundaki esaslar çerçevesinde, katılımcılar eşit düzeyde olmalı ve birbirlerinden bağımsız tavır alabilmelidirler.
4.Kongre, amaçları doğrultusunda; ilkeleri ve görevleri belirlemeli, başkanını, yönetimini seçmeli ve icra organlarını oluşturmalıdır.
5.Kongre’nin merkezi Ankara’da olmalı ve yakın zamanda Türkiye’nin tüm bölgelerinde de faaliyete geçen birimleri bulunmalıdır.
1 Mart 2003 tarihli tezkerenin reddi ile ABD işgalinden kurtarılan Türkiye’nin, bugün karşı karşıya olduğu bu yeni işgal denemesinin önlenmesi için; sözü edilen ‘Milli Kongre Hareketi’nin hayata geçirilmesinden başka çare kalmamıştır.
Erol Bilbilik
İLK KURŞUN