Gelecek kaygısı...


İşsizliğin gerilediği, geçen yıllara göre önemli düşüş gösterdiği yazılıp çiziliyor...
Böyle gelişmeye kim sevinmez. Ama acaba doğru mu?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) tespitlerine göre 2011 Eylül sonu itibariyle Türkiye’de 2.4 milyon işsiz var. Oran yüzde 8.8’dir.
Geçen yıla göre 3 puan gerileme söz konusudur.
Ancak Mülkiyeli Profesör Aslan Eren bakınız ne diyor:
- İşsizlik rakamları İLO’nun gerçekçi olmayan sorularıyla saptanıyor.
Örneğin işi olmadığı halde son 6 ayda bir iş aramamış olanlar işsiz sayılmıyor. Bu durumda olanların “işsiz” sayılmamaları gülünçtür. Bu kişiler İş Kurumu’na başvurmuyor çünkü Türkiye İş Kurumu’nun kendilerine iş bulabileceğine inanmıyor. Son yıllarda bu kuruma iş için başvuranların en fazla yüzde 5 - 10’u iş bulmuştur. İş Kurumu’na başvurmadığı için işsiz sayılmayan ama gerçekte işsiz olan 1 milyon 742 bin kişi vardır. Eğer bu kişileri de hesaba katarsak işsiz sayısı 4.1 milyonu; işsizlik oranı yüzde 15.2’yi aşmaktadır.
* * *
Bundan da acı olan bir gerçeği görmeden geçemeyiz.
TUİK’e göre (Eylül 2011 sonu itibariyle) çalışanların sayısı 24,7 milyondur ve bunun 10,6 milyonu; yani yüzde 42,8’i herhangi bir sosyal güvenceye sahip değildir.
Bu tablo Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın, ‘Türkiye’de çalışanların gelecek endişesi yok’ sözüne ters düşmektedir.
Türkiye’de çalışanların her şeyden önce yüzde 42.8’inin güvencesi yoktur. Dolayısıyla gelecek endişesi vardır...”
Bu kadar çok insanın yarın endişesiyle yaşadığı bir ülkede demokrasi yok demektir...


Ermeni vilayeti
Genç denecek yaşta kaybettiğimiz değerli araştırmacı Prof. Stefanos Yerasimos, 2002 yılında Türkiye Bilimler Akademisi’nde bir konuşma yapıyor.. Konusu: “Birinci Dünya Savaşı ve Ermeni Sorunu”...
1877 - 78 Osmanlı - Rus savaşı sonrasında başkaldırmaya başlayan Ermeniler büyük devletlerin Osmanlı’ya karşı truva atı haline gelmiş, isyanlar, katliamlar, sürgünler birbirini izlemiştir...
1915 yılındaki tehcir öncesinde yaşanan ve az bilinen ilginç bir gelişmeyi Yerasimos şöyle anlatıyor:
“1912’nin son aylarından başlayarak Osmanlı - Ermeni kuruluşları Doğu’daki 6 vilayette özerklik istemektedirler. Osmanlı İmparatorluğu’nun çözülmesi sürecinde, bu özerkliğin bağımsızlığa giden yolun ilk kademesi olacağı herkesin malumudur. Rusya’nın baskısı ve dönemin altı büyük Avrupa devletinin katılımıyla özerklik projesi hazırlanıp Mart 1914’te Osmanlı hükümetine kabul ettirilir. Bu projeye göre altı vilayet birleştirilecek, Ermenilerin çoğunlukta olacağı bir vilayet meclisi kurulacak ve valinin yanında yabancı müfettişler bulunacaktır. Norveçli müfettiş Hoff ve yardımcısı Hollandalı Westenenk Ağustos 1914 başında Erzurum’a gelmişlerdi...”
Birinci Dünya Savaşı’nın patlamasıyla bu proje suya düşer...
Bu tür gelişmeler elbette tehcir kararını ve onu izleyen acı olayları mazur göstermez.
Ancak tehcir öncesi 50 yıl boyunca Türk ve Ermeni toplumlarını birbirine düşürmüş, çoğu dış kaynaklı, pek çok olay, isyan, çatışma vardır. Bunlar da görmezden gelinemez.



Sana
Suriye Haber Ajansı Sana, Türkiye sınırından giren silahlı teröristlerle bir çatışma yaşandığını ve teröristlerin Türkiye’ye geri döndüğünü iddia etti. Batı basını bir süredir Suriyeli muhalif grupların Türkiye’de askeri eğitim gördüğünü iddia ediyor. Bu grupların Hatay’da Fransız subaylarca eğitildiğini haber veriyor. Suriyeli muhalifleri savunmak başka, onlara silahlı yardım ve yataklık etmek başka şey... Türkiye böyle giderse silahlı çatışmaların içine yuvarlanabilir... Bizi ilgilendirmeyen bir oyunun içine girdik...



TBMM Başkanı Cemil Çiçek, “Ülkenin en temel yasası konuşuluyor, üniversitelerden ses yok” diye yakınmış.
Sayenizde yıllardır “üç maymunlar”ı oynaya oynaya konuşmayı unutmuş olamazlar mı!
Fahrettin Fidan



Özdil
Ajanslardan üç satır haber geçti:
“Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, babası Veli Özdil’i kaybetti...”
Ardından şu kısa bilgi:
“Veli Özdil, Yeni Asır gazetesinde Bilgin Ailesi’nin yıllarca şoförlüğünü yapmış ve gazetenin dağıtımında da sorumlu olarak çalışmıştı...”
Aklımıza İsmet İnönü’nün oğlu Erdal’a yazdığı mektuplar geldi.
Oğlunun okul başarısını kendisinin en büyük başarısı sayıyordu.
Veli Bey gururla ayrılmış olmalı dünyadan...



Alman Gazeteciler Birliği, Türkiye’deki tutuklu gazeteci sayısını “dehşet verici” bulmuş.
Üstelik onlar büyüklerinden
Nazi Almanya’sındaki faşizmi dinlemiş kişiler...
Haldun Ertem



İdris
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in konumu tartışılıyorken kimi sorular ortaya atılıyor:
- Marangoz hatası mı, bilinçli tercih mi?
Bizce ikincisi... İdris Bey, Başbakan Erdoğan’ın tanımadığı bir isim değil. Aksine çok iyi tanıdığı biri... 1994 yılında Tayyip Bey tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılığı görevine atandı. 1999 yılından itibaren İBB Başkan Danışmanlığı ve Teftiş Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulundu. AKP kurucuları arasında yer aldı. Ve 2002 yılından bu yana milletvekili olarak Meclis’te... İdris Naim Şahin AKP içinde saygın bir isim...

Melih Aşık
Milliyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)