Terör yazgısı


Tanrı kimseyi böyle bir durumda karar verme sorumluluğu altında bırakmasın!

Genelkurmay’ın açıklamasını dikkatle okuyan herkes büyük ihtimalle aynı şekilde düşünmüştür...

PKK son zamanlarda ağır kayıplar veriyor. Bir süredir örgütün misilleme için hazırlık yaptığı ve sınırın Irak tarafında Haftanin’e takviye gönderdiği istihbaratı alınıyor.

Sınır birlikleri ikaz ediliyor asker teyakkuz durumuna geçiyor.

Çarşamba günü saat 18.39’da Irak tarafından sınırımıza doğru bir grubun hareket halinde olduğu, insansız hava aracı görüntüleri ile belirleniyor.

Yer, örgütün kontrol ettiği bölgede, ana kamplarından Haftanin’e yakın noktadır.

Ve karar verme yerinde siz oturuyorsunuz.

Elbette istihbarat raporları yanında yaşanan acı tecrübeleri de dikkate alacaksınız.

İki ay önce PKK’nın Çukurca baskınını ve orada 24 şehit verdiğimizi unutamazsınız.

Katil sürüsünün o baskında ağır silâhlar kullandığını ve silâhları yük hayvanları ile Irak’tan Türkiye’ye soktuğunu hesaba katmak zorundasınız.

Ne yaparsınız?

Karar vericiler, bu grubun üstüne savaş uçaklarını göndermişlerdir.

Bir saate yakın süren bombalamada 35 kişi ölmüştür.

Bu insanlar terörist miydi?

İlk bilgiler terörist olmadıklarını, mazot kaçakçılığı ile geçimlerini sağlayan ailelerin çocukları olduklarını gösteriyor.

Yoksulluğun ve işsizliğin yaygın olduğu bu bölgede hayvan sırtında mazot kaçakçılığı, güvenlik güçlerinin görmezlikten geldikleri bir devlet politikasıdır adeta.

Havadan bombalama kararı verilirken bu gerçeğin hesaba katılmaması ciddi bir kusurdur.

Suç, hata, kusur varsa bunları arayıp sorumlularını ortaya çıkarmak böyle olayların tekrar tekrar yaşanmasını istemiyorsak mecburiyettir.

Ama ortada teröre karşı verilen bir savaş var ve savaşta bu tür kaza risklerini sıfıra indirmek mümkün olamıyor.

Kalıcı çare ülkedeki bütün güçlerin terörü sonlandıracak çabalara destek vermesidir.

Gerçek ortaya çıkmadan bölücü nefreti tahrik etmekten sakınmaktır.

Bu gibi olayları, güvenlik güçlerinin terörle mücadele kabiliyetini zayıflatmak amacında kullanma yanlışından uzak durmaktır.

Mazot kaçakçılığı yapmanın cezası ölüm değil. Ne yazık ki vatandaşlarımız terörün uğursuz yazgısına kurban olmuşlardır.

Onlara Allah’tan rahmet ailelerine ve ulusumuza başsağlığı dileriz.

***


Göle maya çalma projesi

Gazeteleri üstünde kumar oynamaktan vazgeçmeleri için çağrı yapan Vatan ve Milliyet yazarlarına Karacanlar, gerçekleşmesi olanaksız bir hayal proje ile cevap verdiler.

MNG Grubu ile ortaklık protokolü imzalamışlar!

Hesapça Demirören grubu Milliyet ve Vatan’daki hisselerini MNG’ye devredecek!

Neden ve nasıl?..

MNG’nin olan biteni izledikten sonra yine de Karacanlar’la ortak olmayı göze aldığını bir an için düşünsek bile Demirörenler’i hisselerini MNG’ye satmaya kim nasıl razı edecek?

Demirören Grubu bu gazeteleri yaşatarak büyütmek için aldı.

Karacanlar’ın dün yayınladıkları açıklamada “Demirören Grubu Milliyet ve Vatan gazetelerinin satın alınması için 40 milyon TL ödemiştir. Bunun dışında işletme ihtiyacı olarak 14 milyon TL ödemiştir” diyor.

Hemen iki satır altında ise “Demirören Grubu herhangi bir para ödememiştir” yazıyor.

İnsan merak ediyor; Karacanlar süreci uzatıp çürüterek, bıktırarak, yıldırarak Demirörenler’i Milliyet ve Vatan’daki hisselerini satmaya mecbur etme hedefine kurgulanmış bir strateji mi izliyor?

Görünen maalesef budur.

Bu oyunların gazetelere vereceği yeni zararlar umurlarında değildir.

Çünkü hedef, mümkün olabilen en yüksek feragat akçesini koparmaktır.

Dönelim MNG ortaklığına...

Karacanlar, Demirörenler’e ait hisselere müşteri arayacak yerde neden kendi paylarını satmayı düşünmüyorlar?

Güngör Mengi
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)