Ne İngiliz’i ne Fransız’ı!
Ne İtalyan’ı ne Yunan’ı!
Bilumum işgal kuvveti bile bu kadarına yani örneğin Türk bayrağı avcılığına soyunmamıştı.
Oysa AKP iktidarı önceki gün Ankara’daki Cumhuriyet şölenine katılmaya giden yurtseverlerin bulunduğu otobüslerde bayrak ve Atatürk posterleri arattırdı.
Peki bunun adı ne midir?
Sadece Cumhuriyet ve Atatürk’ten tiksinmek ve onu tasfiye hedefi değil aynı zamanda Cumhuriyetçilerden ölesiye korkmaktır.
Evet önceki gün Başkent’de sergilenen ceberrutluğun bir başka boyutu toplumsal muhalefetin önüne geçmek için korku salmaktı.
Toplumun nabzını iyi tutan Tayyip Erdoğan uç veren dip dalgayı görüyor ve o dalga kendini boğmasın diye Çankaya Köşküne kaçana kadar kendince türlü yasaklamalarla setler inşa ediyor.
AKP Ankara’da albayrağa karşı cihat ilan ederken Güneydoğumuzda aleni isyan fotoğrafları var.
Dün Diyarbakır’dan Van’a, Batman’dan Şırnak ve Hakkari’ye kadar bütün bir coğrafyada kepenkler indirilmiş ama ondan önemlisi okullar öğrencisizdi çünkü yöre halkı PKK’nın çocuklarınızı okula göndermeyin buyruğuna ama zorla ama gönülden katılmışlardı ve bu tutumları ile büyük bir kopuşun işaretini veriyorlardı.
Söyleyin lütfen böylesine hassas bir tabloda iktidarın Türk bayrağı avcılığı ve Cumhuriyet hasımlığı ile toplumsal cepheleşmeyi tırmandırması normal bir hal olabilir mi?
Gelelim bundan sonra ne yapılmalı sorusuna?
Tayyip Erdoğan’a korktuğu yerden vurmaya devam!
Evet Erdoğan bu yasaklamalarla korkusunu deşifre etmiştir.
İlk hedef 10 Kasım günü milyonların Ankara’ya akması olmalıdır.
Slogan da, Atatürk’e saygı ve Fatiha okumak olmalıdır!
Bakalım AKP kutlu öndere Fatiha okunmasın diye bu sefer ne haltlar karıştıracak?
Ne İtalyan’ı ne Yunan’ı!
Bilumum işgal kuvveti bile bu kadarına yani örneğin Türk bayrağı avcılığına soyunmamıştı.
Oysa AKP iktidarı önceki gün Ankara’daki Cumhuriyet şölenine katılmaya giden yurtseverlerin bulunduğu otobüslerde bayrak ve Atatürk posterleri arattırdı.
Peki bunun adı ne midir?
Sadece Cumhuriyet ve Atatürk’ten tiksinmek ve onu tasfiye hedefi değil aynı zamanda Cumhuriyetçilerden ölesiye korkmaktır.
Evet önceki gün Başkent’de sergilenen ceberrutluğun bir başka boyutu toplumsal muhalefetin önüne geçmek için korku salmaktı.
Toplumun nabzını iyi tutan Tayyip Erdoğan uç veren dip dalgayı görüyor ve o dalga kendini boğmasın diye Çankaya Köşküne kaçana kadar kendince türlü yasaklamalarla setler inşa ediyor.
AKP Ankara’da albayrağa karşı cihat ilan ederken Güneydoğumuzda aleni isyan fotoğrafları var.
Dün Diyarbakır’dan Van’a, Batman’dan Şırnak ve Hakkari’ye kadar bütün bir coğrafyada kepenkler indirilmiş ama ondan önemlisi okullar öğrencisizdi çünkü yöre halkı PKK’nın çocuklarınızı okula göndermeyin buyruğuna ama zorla ama gönülden katılmışlardı ve bu tutumları ile büyük bir kopuşun işaretini veriyorlardı.
Söyleyin lütfen böylesine hassas bir tabloda iktidarın Türk bayrağı avcılığı ve Cumhuriyet hasımlığı ile toplumsal cepheleşmeyi tırmandırması normal bir hal olabilir mi?
Gelelim bundan sonra ne yapılmalı sorusuna?
Tayyip Erdoğan’a korktuğu yerden vurmaya devam!
Evet Erdoğan bu yasaklamalarla korkusunu deşifre etmiştir.
İlk hedef 10 Kasım günü milyonların Ankara’ya akması olmalıdır.
Slogan da, Atatürk’e saygı ve Fatiha okumak olmalıdır!
Bakalım AKP kutlu öndere Fatiha okunmasın diye bu sefer ne haltlar karıştıracak?
Türk bayrağı suç aleti değildir deyip niye istifa etmedin Paşa?
Ankara Gölbaşı’nda otobüsleri durdurup Türk bayrağı aramasını yapan kim?
Jandarma!
Tamam Jandarma İçişleri Bakanlığı’nın emri ile hareket eder de Genelkurmay gerçek patronudur.
Öyle ise Jandarmaya niçin dur denilmedi?
Ama yandaş medya ile AKP bunu istismar ederdi mi diyeceksiniz?
Ne yani AKP ülkeyi taksime kalkarsa aman istismar olmasın diye ona da susacak mısınız?
Yoksa Türk bayrağı sizin için istismar olmasın diye paspas edilecek kadar değersiz midir?
Güya kendinizce bir strateji uyguluyorsunuz ama yaptığınız kandırmacadır.
Samimi değilsiniz, eğer samimi olsaydınız biriniz çıkar Türk bayrağı suç aleti değildir deyip milletin önünde feveran edip istifa ederdi ki o zaman ne çok büyürdünüz.
Yazık sadece kendinizi değil Türk Ordusunu da küçültüyorsunuz!
Evet siz Hilmi Özkök gibi birinin Danıştay yürüyüşü sonrasında ettiği sözü bile etmekten aciz işbirlikçilersiniz!
Jandarma!
Tamam Jandarma İçişleri Bakanlığı’nın emri ile hareket eder de Genelkurmay gerçek patronudur.
Öyle ise Jandarmaya niçin dur denilmedi?
Ama yandaş medya ile AKP bunu istismar ederdi mi diyeceksiniz?
Ne yani AKP ülkeyi taksime kalkarsa aman istismar olmasın diye ona da susacak mısınız?
Yoksa Türk bayrağı sizin için istismar olmasın diye paspas edilecek kadar değersiz midir?
Güya kendinizce bir strateji uyguluyorsunuz ama yaptığınız kandırmacadır.
Samimi değilsiniz, eğer samimi olsaydınız biriniz çıkar Türk bayrağı suç aleti değildir deyip milletin önünde feveran edip istifa ederdi ki o zaman ne çok büyürdünüz.
Yazık sadece kendinizi değil Türk Ordusunu da küçültüyorsunuz!
Evet siz Hilmi Özkök gibi birinin Danıştay yürüyüşü sonrasında ettiği sözü bile etmekten aciz işbirlikçilersiniz!
Koray Aydın Fethullah’ın adamı mı?
Hiç tevazu göstermeyeceğim Türkiye’de F Tipi örgütle yıllardır yazı ve televizyon programları ile açıktan ve kıyasıya mücadele eden az sayıdaki gazeteciden biriyim.
Bu duruşumuzdan hareketle cemaat bağlamında yazacaklarımızın bir değeri olsa gerektir.
Baştan söyleyeyim MHP’deki Genel Başkan adayları arasında taraf değilim ve bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da destek ya da köstek kabilinde hiçbir şey yazmayacağım.
Devlet Bahçeli’yi olan karşıtlığım ise onun görevli olduğunu öğrenmem sebebiyledir ki ona karşı çıkışım yeni değildir. Bu satırların yazarı Bahçeli’ye Star Gazetesi, Posta Gazetesi ve Yeniçağ’da da muhalefet etmiş ve tam 10 yıl önce Bahçeli beni Star Gurubundan kovdurmak için sahibi olan Cem Uzan’a Şevket Bülent Yahnici’yi göndermişti.
Bunları belirttikten sonra gelelim Koray Aydın’ın Cemaatçi ya da Fethullah Gülen’in adamı olup olmadığı sorusuna?
25 yıldır yakından tanıdığım ve ailesini bildiğim Koray Aydın’da F Tipi örgütle bırakın zerre bir organik bağ, minnacık bir sempati olsaydı sizi temin ederim ilk önce bu sütunda hedefe oturtulurdu. Dolayısı ile bu iddia ülkücülükten geçinen türedilerin kongre öncesinde kamuoyu ve delegasyonu manipüle etme adına uydurduğu büyük bir yalandır.
Bu duruşumuzdan hareketle cemaat bağlamında yazacaklarımızın bir değeri olsa gerektir.
Baştan söyleyeyim MHP’deki Genel Başkan adayları arasında taraf değilim ve bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da destek ya da köstek kabilinde hiçbir şey yazmayacağım.
Devlet Bahçeli’yi olan karşıtlığım ise onun görevli olduğunu öğrenmem sebebiyledir ki ona karşı çıkışım yeni değildir. Bu satırların yazarı Bahçeli’ye Star Gazetesi, Posta Gazetesi ve Yeniçağ’da da muhalefet etmiş ve tam 10 yıl önce Bahçeli beni Star Gurubundan kovdurmak için sahibi olan Cem Uzan’a Şevket Bülent Yahnici’yi göndermişti.
Bunları belirttikten sonra gelelim Koray Aydın’ın Cemaatçi ya da Fethullah Gülen’in adamı olup olmadığı sorusuna?
25 yıldır yakından tanıdığım ve ailesini bildiğim Koray Aydın’da F Tipi örgütle bırakın zerre bir organik bağ, minnacık bir sempati olsaydı sizi temin ederim ilk önce bu sütunda hedefe oturtulurdu. Dolayısı ile bu iddia ülkücülükten geçinen türedilerin kongre öncesinde kamuoyu ve delegasyonu manipüle etme adına uydurduğu büyük bir yalandır.
Sorun sensin Aykut Kocaman!
Emre’yi agresif diyerek gönderdin.
Alex’i koşmuyor diyerek kapıya koydun!
Dahası transfer döneminde Kulübe onlarca milyon Euro harcattın.
Volkan hariç nerede ise takımın tamamını sen transfer ettirdin.
7 milyon Euroluk Krasiç denen facianın sorumlusu da sensin.
Eserin ortada, koşmuyor dediğin Alex gitti gideli rahat bir maç izleyemedik.
Türkiye’nin en pahalı takımı kendi kulvarında en rezil topunu oynuyor.
Habire “zaman, zaman” diyorsun!
Yahu sen bu takıma dün gelmedin, yıllardır başındasın. Daha ne zamanını istiyorsun!
Artık anlaşıldı sorun sensin Aykut kardeş!
Beyefendisin, kalitelisin lakin futbol zekan ve seviyen ancak ikinci lig düzeyinde!
Dolayısı ile şansını zorlama, onurunla ayrıl Fener’den!
Yok bunu şimdi yapmazsan çok sürmez aşağılayarak gönderecekler seni ve o zaman gerçekten üzüleceğim.
Alex’i koşmuyor diyerek kapıya koydun!
Dahası transfer döneminde Kulübe onlarca milyon Euro harcattın.
Volkan hariç nerede ise takımın tamamını sen transfer ettirdin.
7 milyon Euroluk Krasiç denen facianın sorumlusu da sensin.
Eserin ortada, koşmuyor dediğin Alex gitti gideli rahat bir maç izleyemedik.
Türkiye’nin en pahalı takımı kendi kulvarında en rezil topunu oynuyor.
Habire “zaman, zaman” diyorsun!
Yahu sen bu takıma dün gelmedin, yıllardır başındasın. Daha ne zamanını istiyorsun!
Artık anlaşıldı sorun sensin Aykut kardeş!
Beyefendisin, kalitelisin lakin futbol zekan ve seviyen ancak ikinci lig düzeyinde!
Dolayısı ile şansını zorlama, onurunla ayrıl Fener’den!
Yok bunu şimdi yapmazsan çok sürmez aşağılayarak gönderecekler seni ve o zaman gerçekten üzüleceğim.
