O gazeteciler iyi ki Türkiye’de yaşamamışlar!..


Genç ga­ze­te­ci o cu­mar­te­si sa­ba­hı, de­lik­siz bir uy­ku çek­mek is­ti­yor­du. Ama ol­ma­dı...
Genç ga­ze­te­ci o cu­mar­te­si sa­ba­hı, de­lik­siz bir uy­ku çek­mek is­ti­yor­du. Ama ol­ma­dı. Ya­ta­ğı­nın ba­şu­cun­da­ki te­le­fon zır zır çal­ma­ya baş­la­yın­ca, er­ken­den uyan­mak zo­run­da kal­dı.
Ara­yan ga­ze­te­nin edi­tör­le­rin­den bi­riy­di. “Mu­ha­le­fet par­ti­si­nin mer­kez bi­na­sın­da 5 hır­sız ya­ka­lan­mış. Ad­li­ye­ye gö­tü­rü­lü­yor­lar. Sen de ora­da ol!” di­yor­du.
Kal­kıp ace­ley­le gi­yin­di, ko­şar adım­lar­la ev­den çık­tı. Ad­li­ye­ye gi­der­ken sı­ra­dan bir hır­sız­lık ola­yıy­la kar­şı­la­şa­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yor­du. Fa­kat mah­ke­me sa­lo­nu­na gi­rer gir­mez, dü­şün­ce­le­ri de­ği­şi­ver­di. Çün­kü hır­sız­la­rın tü­mü, ta­kım el­bi­se­liy­di. Ya­ka­lan­dık­la­rın­da üzer­le­rin­den yüz­ler­ce do­lar­la bir­lik­te, din­le­me ci­haz­la­rı da çık­mış­tı. İlk be­lir­ti­ler, bu­nun sı­ra­dan bir hır­sız­lık ola­ma­ya­ca­ğı­nı gös­te­ri­yor­du.
Sa­nık­lar çı­ka­rıl­dık­la­rı mah­ke­me­de, yar­gı­cın so­ru­la­rı­na ce­vap ver­me­me­yi de­ne­di­ler. Ama yar­gıç ola­yı ay­dın­lat­ma­ya ka­rar­lıy­dı. So­ru yağ­mu­ru kar­şı­sın­da bu­na­lan sa­nık­lar­dan bi­ri mı­rıl­dan­ma­ya baş­la­dı. Yar­gı­cın “Yük­sek ses­le ko­nuş!” di­ye ba­ğır­ma­sı üze­ri­ne de, kim­li­ği­ni açık­la­yı­ver­di: Giz­li ser­vis ele­ma­nı­yım!..
Giz­li ser­vis aja­nı­nın de­şif­re ol­ma­sı, sa­lon­da ade­ta bom­ba et­ki­si yap­mış­tı. Genç ga­ze­te­ci, hır­sız­lık gö­rü­nü­mü al­tın­da ba­zı ka­ran­lık do­lap­la­rın çev­ril­di­ği­ni dü­şün­mek­le bir­lik­te, he­nüz ül­ke ta­ri­hi­nin en bü­yük re­za­let­le­rin­den bi­riy­le kar­şı kar­şı­ya ol­du­ğu­nun far­kın­da de­ğil­di.
Ga­ze­te­ye dö­nün­ce gü­ven­di­ği mes­lek­taş­la­rın­dan bi­ri­ne, ola­yı an­lat­tı ve üze­ri­ne bir­lik­te git­me­yi tek­lif et­ti. Ar­ka­da­şı da ken­di­siy­le ay­nı ka­nı­day­dı.
Genç ga­ze­te­ci­ler kol­la­rı sı­va­yıp, dün­ya de­mok­ra­si ta­ri­hi­nin en bü­yük skan­dal­la­rın­dan bi­ri­ni ay­dın­lat­ma­ya ko­yul­du­lar.
Ça­lış­ma­la­rın­da “De­rin Gırt­la­k” kod adı­nı ver­dik­le­ri bir ka­mu yet­ki­li­si yar­dım­cı olu­yor­du. “De­rin Gırt­la­k”­la ge­ce­le­ri oto­park­lar­da, met­ro is­tas­yon­la­rın­da bu­lu­şu­yor ve çok önem­li bil­gi­ler alı­yor­lar­dı.
İki ga­ze­te­ci­nin bir yı­ğın teh­li­ke­yi gö­ğüs­le­ye­rek, top­lu­mun ger­çek­le­ri öğ­ren­me hak­kı­na hiz­met ama­cıy­la yap­tı­ğı so­ruş­tur­ma, so­nuç ver­mek­te ge­cik­me­di.
Baş­ka­nın, mu­ha­le­fet par­ti­si­nin ge­nel mer­ke­zi­ni din­le­me­si için giz­li ser­vi­se emir ver­di­ği bel­ge­len­di.
Baş­kan is­ti­fa et­mek zo­run­da kal­dı. Skan­da­lı or­ta­ya çı­ka­ran ga­ze­te­ci­ler ise en bü­yük mes­lek ödül­le­ri­ni al­dı.
Öze­ti­ni sun­du­ğum Wa­ter­ga­te Skan­da­lı, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri’n­de 1972-74 yıl­la­rı ara­sın­da ya­şan­dı.
Skan­da­lın bel­ge­len­me sü­re­cin­de, so­ruş­tur­ma­cı ga­ze­te­ci­ler Bob Wo­od­ward ve Carl Bern­ste­in ta­ri­he ge­çen mes­le­ki ba­şa­rı ser­gi­le­di­ler.
Ame­ri­kan Giz­li Ser­vi­si­’ne (CI­A), mu­ha­le­fet­te­ki De­mok­rat Par­ti­’nin ge­nel mer­ke­zi­ni din­let­ti­ği or­ta­ya çı­kan Baş­kan Ric­hard Ni­xon, ikin­ci kez se­çil­miş ol­ma­sı­na kar­şın, 1974’te is­ti­fa ede­rek gö­re­vi­ni bı­rak­tı.
* * *
Bir de bi­ze ba­ka­lım.
CHP Ge­nel Baş­kan Yar­dım­cı­sı Ad­nan Kes­kin “AKP ik­ti­da­rı, CHP Ge­nel Mer­ke­zi­”nin önü­ne si­vil po­lis­le­ri yol­la­ya­rak par­ti­mi­zi izteti­yor!” id­di­asın­da bu­lun­du.
Da­ha ön­ce de ge­rek CHP Ge­nel Baş­ka­nı Ke­mal Kı­lıç­da­roğ­lu, ge­rek­se Grup Baş­kan Ve­ki­li Emi­ne Ül­ker Tar­han, tek­nik ta­kip al­tın­da ol­duk­la­rı­nı öne sür­müş­ler­di.
Ben­zer id­di­ala­rı MHP Ge­nel Baş­ka­nı Dev­let Bah­çe­li de di­le ge­tir­miş­ti.
Bah­çe­li, par­ti ge­nel mer­ke­zi çev­re­sin­de do­la­şan kuş­ku­lu araç­la­rın gö­rün­tü­le­ri­ni med­ya­ya da­ğıt­mış ve Baş­ba­kan Er­do­ğan’­a “Sen Tür­ki­ye­’nin Baş­ba­ka­nı­sın. Bun­la­rı bu­la­cak­sın!” di­ye ses­len­miş­ti.
* * *
Ül­ke­miz­de din­le­me re­za­le­ti öy­le­si­ne bo­yut­la­ra var­dı ki, dağ­da tek ba­şı­na ya­şa­yan ço­ban bi­le, ken­di­si­nin din­len­di­ği­ni dü­şü­nür ol­du.
Pe­ki so­nuç ne?
Sı­fı­ra sı­fır, el­de var sı­fır!
Ame­ri­ka­’da din­le­me skan­da­lı­nı or­ta­ya çı­ka­ran ga­ze­te­ci­ler taç­lan­dı­rı­lı­yor, Baş­kan­lar is­ti­fa edi­yor.
Biz­de ise, ga­ze­te­ci­ler “hü­kü­me­ti ça­lı­şa­maz ha­le ge­tir­me­k” suç­la­ma­sı ve “te­rö­ris­t” yaf­ta­sıy­la ce­za­evi­ni boy­lu­yor!
Bu­na da “i­le­ri de­mok­ra­si­” de­ni­li­yor!
Wo­od­ward ve Bern­ste­in iyi ki
Tür­ki­ye­’de ya­şa­ma­mış­lar! Yok­sa ömür bo­yu Si­liv­ri­’den çı­ka­maz­lar­dı val­la­hi!..

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)