Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak isteyen yığınları, Ulus’ta tazyikli su ve gaz sıkarak
“Ata”sından uzaklaştıracak- larını düşünenler, “Ulus”u fena halde gaza getirmiş durumdalar.
Ulusumuzun bu topraklarda özgürce nefes almasını sağlayan Cumhuriyetimiz’in bayramını gönüllerince kutlayamayan yüz binler, 10 Kasım’da Anıtkabir’e koşmaya hazırlanıyor.
Görünen o ki Atatürk, bu yıl her yıldan daha büyük özlem ve sevgiyle anılacak.
Analar babalar çocuklarına, büyükler torunlarına, Padişah olarak yaşamını sürdürebilecek bir gücü elinde bulundurmasına karşın, bize Cumhuriyet’i armağan eden büyük önderi anlatacak.
Onun Cumhuriyet’i emanet ettiği çocuklara ve gençlere mektuplar yazılacak.
Tıpkı değerli okurum, yazar Türkan Sanverdi Avcı’nın, oğluna yazdığı şu mektupta olduğu gibi:
“Sevgili oğlum,
Bu yıl Cumhuriyet Bayramı’nda ilk Meclis’ten “Ata”mıza yürümeye izin vermediler.
Helikopterlerden biber gazı attılar, su sıktılar, tekme tokat saldırdılar ellerinde Türk Bayrakları olanlara.
Üzgünüm, kırgınım, şaşkınım…
36 yıllık ömrümde gördüğüm en sıra dışı Cumhuriyet Bayramı’nı yaşattılar “Cumhur’a…
Sen de o günü hiç unutma oğlum.
Çünkü o gün, bağımsızlığını coşkuyla kutlamaya çalışan halkın karşısına barikatların kurulduğu gündür.
Coşkunun gaz bombalarıyla gözyaşına dönüştürüldüğü gündür.
Bayramı kutlamak isteyen halka “gösterici”, “eylemci” diyen, Türk Bayrağı taşıyanları terörist gibi göstermeye çalışan habercilerin günüdür.
Ve o gün Türk halkının kalbindeki Atatürk ve Cumhuriyet sevgisinin karşısında hiçbir gücün dayanamayacağını gösteren gündür.
O nedenle, o gün, Cumhuriyet tarihimize hem utanç hem de gurur gözyaşlarıyla yazılan bir gündür.
Dilerim ki bir millet, gerçekten uyanıyor olsun…
Sadece bir günlük tepki için değil kendi varlığı ve geleceği için halkımız sahip çıksın bağımsızlığına, bunun temel taşı olan Cumhuriyetine.
O günün coşku ve kararlılığı hiç eksilmesin, çoğalarak, büyüyerek bir çığ gibi bembeyaz yağsın boş vermişliğimizin üzerine.
Sen de unutma o günü…
Eğer sen bugün bu topraklarda özgürce nefes alabiliyorsan, bunu kime ve kimlere borçlu olduğunu…
Sakın unutma oğlum.
Ve dilerim sen de yaşadığın sürece bir “gösterici” ol gün yüzlüm.
Zorluğa ve hatta zorbalığa rağmen “göster” demokratik gücünü, demokrasiye ve Cumhuriyet’e olan inancını.
Yılma, pes etme, vazgeçme…
Bil ki yurdun dört bir yanındaki “Cumhur”un acı, kan ve gözyaşlarıyla kuruldu bu Cumhuriyet.
Kimsenin gücü yetmez onu yıkmaya.
O nedenle yavrum, 10 Kasım’da hep birlikte gidiyoruz “Ata”mızın huzuruna…”
* * *
Görüyorsunuz.
Baskıyla, korkuyla, terörist suçlamasıyla “Ata”sından uzaklaştırılmak istenen ulus, tam tersine 10 Kasım’da ona koşmaya hazırlanıyor.
Çünkü üzerine gaz sıktıkları “Ulus”, fena halde gaza gelmiş durumda!..
