Komisyondaki Düzen?


AKP İstanbul Milletvekili Bayan Nimet Baş başkanlığındaki komisyonun; Darbeleri Araştırma Komisyonu mu yoksa AKP’nin izlediği, izleyeceği politikalara hizmet komisyonu mu olduğunu

kestirmek giderek zorlaşıyor.

Komisyon günlerdir ağırlık verdiği 28 Şubat’la uzak yakın ilgisi olan saz ve söz sanatçılarından, cinsiyet değiştirenlere, medya yöneticilerine, siyaset adamlarına kadar değişik kimlikteki insanları dinliyor.

Bayan Baş, ne ki atacağı her adımı dikkatle saptayan ve söyleyeceklerini önceden hesaplayan Deniz Baykal gibi bir politikacının komisyonun hukuksal varlığını eleştirmesini, olası soruları beklemeden komisyonu terk etmesini sindiremiyor...

Komisyonda 28 Şubat’ın postmodern darbe mi, demokrasiye müdahale mi yoksa anayasal olanaklar çerçevesinde hükümete eğitimden sosyal yaşama dek yapılması gerekenleri salık veren bir olay mı olduğu tartışılırken; Bayan Baş, 28 Şubat’ın darbe olduğunu ilan ediverdi.

28 Şubat’ta sorumlu görevlerde olanları suçlayanları komisyonun dinlemesine olanak sağlıyor Bayan Baş; ama günün dinci hükümetinin, sorumlularının hangi marifetleriyle 28 Şubat’a gelindiğini anlatacak kişileri komisyona davet etmiyor ya da davet ettiği kişilere 28 Şubat öncesini anlatmalarını sağlayacak sorular sormuyor, sorulmasına zemin hazırlamıyor.

Böylesine adil, tarafsız, böylesine ileri bir demokrat Bayan Baş!

***

Ne var ki son günlerdeki tutumu AKP’li kişiliğinin sorgulanmasına neden oldu.

Komisyon sözcüsü AKP Çankırı Milletvekili İdris Şahin birkaç gün önce basına, 28 Şubat’ta hükümetteki RP’nin İstanbul İl Başkanlığı’nı ve Belediye Başkanlığı’nı yapan Başbakan RTE’yi de komisyona davet ederek dinleyeceklerini açıkladı.

RP içinde ve dışında o günleri yaşayan RTE’nin elbette 28 Şubat’la ilgili bilgilerinden komisyon da kamuoyu da yararlanabilirdi.

Fakat Komisyon Başkanı Bayan Baş, aynı gün jet hızıyla sözcüyü yalanladı.

Başbakan’ı komisyona davet etmek söz konusu değildi!

Oysa...

***

Oysa şayet gerçekleri arıyorsa Bayan Baş; yalnız RTE’yi değil, zamanın hükümetinde bakan olarak görev yapan…

...örneğin Libya gezisinde Kaddafi’nin TC Başbakanı Necmettin Erbakan’ı ve ülkesini aşağılamasına tanık olan…

...AKP’nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü de komisyona davet etmek zorunda...

Nimet Baş, şu soruyu yanıtlamak zorunda: RTE’yi ve Abdullah Gül’ü komisyona neden davet edemiyor?

Başbakan ve Köşk olur vermedi mi acaba?

Batılı demokrasilerde, cumhurbaşkanlarının, başbakanların kamuoylarında dikkatle izlenen konularda çağrı üzerine yargıya veya parlamentoda oluşturulan komisyona bilgi vermelerinin olağan bir kural olduğunu bilmiyor mu?..

Bilmesine biliyor da kör olası particilik elini kolunu bağlıyor. İzinlerini almadıkça ne Cumhurbaşkanına, ne de Başbakanına parlamento adına görev yapan komisyona bildiklerini açıklamaları için davetiye çıkaramıyor.

***

Eğri oturup doğru konuşalım.

Bayan Baş, Başbakanını, partisinin Cumhurbaşkanını komisyona davet edemiyor.

Çağrıdan söz eden partisinden komisyon sözcüsünü jet hızıyla yalanlıyor.

Partisi adına, partisinin liderleri adına politika yapıyor ve…

...Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nda 28 Şubat’la ilgili soruşturma sürerken, komisyona çağrılı kişileri sorgulama görevi üstlenemeyeceğini söyleyen Baykal’ın “hukuksal gerekçelerini politik gösteri olarak” değerlendiriyor.

Baykal’a gönderdiği yanıt yazısında komisyon çalışmalarını partisinin illeriki günlerde, örneğin seçimlerde ana muhalefete karşı kullanabileceğini duyumsatan bir üslup seziliyor.

Olası bu sezgiyi kanıtlamak istercesine örneğin, 28 Şubat döneminde Genelkurmay 2. Başkanı olan Org. Çevik Bir’le CHP Genel Başkanı olduğu sıralarda sık sık görüştüğü yalanını içeren dedikodu nitelikli söylemleri Baykal’ın yanıtlamasını istiyor.

Baykal yazılı açıklamasını okuduktan sonra komisyonu terk ederek oyunu bozuyor.

***

Orhan Veli’nin “Bu düzen böyle mi gidecek?” dizesi her alanda olduğu gibi darbeleri araştırma komisyonu için de geçerli...
Daha yeni Daha eski