“Türk’ün ateşle imtihanı” başlıklı yazım üzerine MHP Genel Başkan Yardımcısı Hamdi Ayanoğlu aradı ve yazıdaki genel bakış açısına katıldığını belirterek teşekkür etti, fakat “MİT-PKK görüşmesinin ses kayıtları ortaya çıktığı zaman görüldü ki CHP ve MHP, hükümetin PKK ile müzakereye oturmasına ciddi bir tepki göstermedi” cümlesinin ise bir yanlış bilgilendirme olduğunu söyledi.
Cevaben “ciddi bir tepki göstermedi” derken, gösterilen tepkinin yetersiz olduğunu kastettiğimi söyledim.
***
Esasen, asıl meseleyi, “CHP ve MHP, Türkiye’nin parçalanması demek olan etnik temelli anayasa projesine boyun eğecek midir? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Amerikan destekli terör şantajı sonucunda Türk devleti olmaktan çıkarılmasına rıza gösterecek midir?
Belki komisyonda kendi fikirlerini savunacaklardır ama sonuçta AKP ve BDP’nin oylarıyla Anayasa değiştirilebilir. Bu durumda CHP ve MHP, federasyon anayasasının meşru sayılması için kullanılmış olmayacaklar mıdır?
Yoksa kendilerine, CHP ve MHP tabanının muhtemel tepkilerini yumuşatma görevi mi verilmiştir.
Her ne sebeple olursa olsun, CHP ve MHP, tarih önünde Türkiye’nin temelleriyle oynamak isteyen ABD ve PKK’nın projelerine alet olmakla suçlanacaktır” cümlelerinde ortaya koymuştum.
***
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dünkü grup konuşmasına, sorumluluğun CHP milletvekillerinin omuzlarında olduğunu söyleyerek başladı. PKK-MİT görüşmesi ile ilgili olarak, “Seçimden önce silahları bırakırlarsa PKK ile görüşülebileceğini söylemiştim” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Anayasa ile ilgili olarak ise “Her zaman söylüyoruz yargı bağımsız olmalı. YÖK kaldırılmalı, üniversiteler özerk olmalı, devrim yasaları korunmalı, gazetecilerin tutuklanmasına son verilmeli, düşünce özgürlüğü olmalı, özel yaşamın gizliliğine özen gösterilmeli. Hiçbir tereddüdümüz yok. Komisyon kuralım, hay hay komisyon kuralım” diye konuştu.
İyi de CHP, komisyona katılmakla, hazırlanan etnik anayasanın meşruiyetini sağlamış olacak. Komisyona hay hay dediğiniz zaman, buna da “hay hay” demiş oluyorsunuz
***
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise yeni yasama yılının ilk grup toplantısında, yeni anayasa çalışmaları konusunda, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in girişimleriyle, Meclis platformunda uzlaşma iklimi oluşturulmasının “istismarcı ve art niyetli olmadıktan sonra” faydalı olacağını düşündüklerini açıkladı ve uzlaşma komisyonuna temsilci göndereceklerini söyledi. 12 Eylül referandumunda partisinin “Hayır” tavrının arkasında durduklarını kaydeden Bahçeli, “O günkü AKP zihniyeti tekrar karşımıza çıkarsa emin olun aynı kararlılığı sonu ve bedeli ne olursa olsun yine göstermekten çekinmeyiz” dedi.
O günkü AKP zihniyetinin değiştiğini gösteren hiçbir veri yoktur. Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra gösterilecek kararlığın da hiçbir kıymeti harbiyesi olmaz!
***
Bahçeli, “Gül’ün anayasa konuşmasının satır aralarının iyi okunması ve dikkatli bir şekilde tahlil edilmesi gerekmektedir. Etnik bölücülüğü meşrulaştırarak milletten ayrılma bahanesi olarak kullanacaksanız, biliniz ki Milliyetçi Hareket karşınızdadır ve mücadelesinden asla geri adım atmayacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı’nın, ‘toplumun her kesiminin bu ülkede kendisi olarak yaşama hakkı anayasal güvenceler altına alınmalıdır’ ifadesi sıkıntılı ve bir çok anlama gelebilecek açmazlarla doludur.
Bu ifade içeriğinde ayrımcılık ve anayasada etnik kimliklerin tanımasına kılıf hazırlama çabası olarak değerlendirilmektedir. Asırların emaneti olan millet hazinesini kesinlikle yağmalatmayacağımızı bildirmek bizim için namus ve vatan borcudur” diyor ama, o emaneti çiğnemek için kullanılacağı belli olan komisyona neden katılıyorlar o halde?
Arslan Bulut
Yeniçağ