Banu Avar yazdı:"Küresel Dinazorlar ve Televizyon Makinası!"


Küresel çete hedefine varmak için MEDYA’yı kullanır..O nedenle birincil görevimiz
izlediğiniz her şeyi sorgulamaktır. Önümüze konan haberin altına bakmaktır. Gizli mesajların aslını aramaktır..

Televizyon ve gazetelerdeki tüm haberleri , belgeselleri, tarih konuşmalarını, tartışma programlarını, dizi filmleri, çocuk, gençlik ve kadın programlarını, yarışmaları, dikkatle süzgeçten geçirmeliyiz.

Nasıl bir tecavüzle karşı karşıya olduğumuzu anlamak ve anlatmak, gerçekleri örten perdeyi yırtmak ilk görevimiz olmalı..

Joseph Nye ABD milli Güvenlik teşkilatının en önemli uzmanlarından biri. Aynı zamanda bir akademisyen.. Enerji kaynaklarına sahip bir ülke küresel güçler tarafından hedef seçildiğinde birkaç yolla saldırıldığını anlatıyor:.Bu yollara SOFT POWER (yumuşak güç), HARD POWER (sert güç), ve SMART POWER (akıllı güç) adını veriyor. Yumuşak güç, . HAVUÇ metodu olarak da adlandırılıyor. Buna göre hedef ülke yöneticileri parayla ikna edilir… Bol miktarda kredi ve rüşvet verilir… Bu metod işe yaramazsa SOPA metodu, devreye girer. İçerden darbe dışarıdan işgal metodları denenir. Ya da Havuç ve Sopa aynı anda kullanılır…Akıllı güç kullanımıyla hedef ülkeye el atılır…

Tüm bu operasyonların rahatça gerçekleşmesi için ÖNCELIKLE halkın ALGI GÜCÜ zayıflatılmalıdır. O nedenle Medya ile BEYİN YIKAMA girişilen ilk savaştır.. Önce MİLLİ MEDYA yok edilecektir. Tüm basın yayın organları ele geçirilecektir…

O nedenle 1947’de ABD Marshall yardımı adı altında Türkiye ekonomisine el koyarken yan anlaşmalar gereği BASIN ve EĞİTİM kontrolünü ele geçirmiştir...

Hedef ülke insanları düşünemez ya da yanlış düşünür hale sokulmalıdır…

O zaman gerçeği görecek ve bu yönde harekete geçecek kitleler sağa sola savrulur. Bir araya gelmeleri imkansızlaşır. Sahte bir DEMOKRASİCİLİK OYUNU içinde emperyalizmin istekleri çerçevesinde DELİ GÖMLEĞİNE sokulur.. Kendi iradelerini kullandığını sanan bireyler ‘televizyon insanları’ olarak topluluk oluşturur..

Emperyalizm ‘Düşmanı yok etmenin en kolay yolu onun kendi kendini yok etmesini sağlamaktır!’ der… Beyni yıkanmış bireyler hem kendileriyle hem toplumla kavga etmeye hazırdır… Kavgayı besleyen en önemli etken yoksulluk ve işsizlik hedef ülkelerde ÖZELLEŞTİRMELERLE sağlanmıştır… parasızlıktan eve hapsedilmiş bireyler televizyon makinasının esiridirler… ve istendiği gibi yönlendirilirler..

Para kazanma fikri bile tv stüdyolarına sıkıştırılır… Ümit, fabrikalarda, sanayide, tarlada, değil , tv yarışmalarında kazanılacak bir meblağdadır.!


Her ilden her mahalleden birileri bir şekilde televizyon ekranına çıkar hale getirilir.. Evlilik programı katılanı ya da izleyeni, Giyim kuşam programı yarışanı, yok böyle dansın şakşakçısı ya da yeteneksizsiniz’in figuranı ve onların aileleri, uzak akrabaları bir şekilde sanal dünyanın aktörleri olur ve toplumun içi bir nevi kanser hastalığına yakalanmış organlar gibi çürür..


Bu programların insanları aynı tip giyinir, aynı şarkıları söyler, aynı şakaları yapar haldedir…

.
Kendini ve milletini ‘Aşağılamak’!

Medya bir yandan eğlendirirken bir yandan kimlik sorgulaması , tarihle yüzleşme gibi AŞAĞILAMA tekniklerini devreye sokar. ‘Bu millet zaten barbar, aşağılık ve katildir!’ ‘Soykırımlar yapmış ve kana doymamıştır..’ ‘En büyük kahramanlar bile suça bulaşmıştır’…’Tarihiyle yüzleşip tövbe ederse günahlarından arınacaktır’…


‘Milliyetsiz’ , ‘küresel dünyacı’ bir EĞİTİM bu adımları tamamlar.

Robot insanlar yaratılır.. Sanki çiplerle kontrol edilmektedirler… Başka bir dünyanın varlıkları gibidirler.

Anlatılan her şeye anlamış gibi cevap verirler ama aslında televizyon makinasının kontrolü altında düşünmekte ya da düşünememektedirler!

Televizyon izlemedikleri zamanlarda bile izledikleri sirkten bahsederler…yaratılan gündemi takip ederler.. Onlar o gündemi izlerken ceplerindeki son kuruş da gitmekte, ve suları dahil tüm tarım ürünleri zehirlenmekte, üstünde yaşadıkları topraklar el değiştirmektedir… Komşularıyla düşman olmakta, düşman olmaları gerekenlere aşırı ilgi ve sevgi duymaktadırlar!


O nedenle ilk yırtılacak perde Medyanın üzerimize örttüğü perdedir. Ve internet medyasına büyük ilgi halkın bu zehrin farkına vardığının da göstergesidir! Karanlık çağın yeni yılına çiçeklenen umutlarla giriyoruz.. ve bu umudun somut temelleri var… Tarih hiçbir zaman geriye gitmez hep ileri akar! Unutmayın, son kertede kaybedecek olan, tarihin en büyük krizini yaşayan, bu nedenle kuyruklarını can havliyle oraya buraya çarpan KÜRESEL DİNAZORLAR!

Banu AVAR
26 aralık 2011

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)