Her yıl 27 Aralık'ta Seğmen Alayı yürür, Harp Okulu öğrencileri Genelkurmay- Bakanlıklar – Sıhhiye üzerinden Atanın takip ettiği yolu izleyip Valiliğe koşardı. Ancak, “trafik sıkışıyor” diye vali, yürüyüş ve koşuyu kaldırdı. Bu yıl onlara birisi daha eklendi, Atatürk koşusu da bugünden itibaren Bakanlıklar-Kızılay güzergahında değil, neredeyse bu koşuyu kimselerin görmeyeceği yollara kaydırdı.
Tarihçi Turgut Özakman’la konuşuyoruz. Valiliğin böyle kararlar almasını eleştiriyor, “Başka zaman sıkışmıyor da, Atatürk koşusu, Seğmen yürüyüşü yapılırken mi trafik sıkışıyormuş? Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin kutlaması Seğmen Alayı olmadan olur mu? Onların, Bakanlıklardan, Kızılay’dan geçmesi büyük destanı yeniden yaşamak demektir. Ankara Valiliği’nin böyle bir karar almasını yadırgıyorum, kınıyorum” diyor.
Korumaya alınması gereken olay
Aralarında Vehbi Koç’un da bulunduğu Ankara’nın önde gelen isimleri, 1932 yılında Ankara Kulübünü kurmuş, seğmenlik geleneğini de bu kulüp o günden beri yaşatmak için çalışıyor. Bu kulübün onur kurulu başkanı Şevket Bülent Yahnici, valiliğin Seğmen yürüyüşü ile Garnizon koşusunu kaldırmasının üzüntüsünü yaşıyor ve şunları söylüyor:
“Milli mücadelenin sembol günleri birer birer unutturuluyor. Ama bu yapılanlar kimsenin de umurunda değil. Oysa, UNESCO tarafından korunmaya alınması gereken bir geleneği, kendi elimizle yok ediyoruz.”
Mahşeri kalabalık Namazgahtepe’deydi
Biraz gerilere doğru gidelim. 27 Aralık 1919'da Atatürk ve arkadaşları Dikmen sırtlarında karşılanıyor. Şehre yaklaştığında mahşeri bir kalabalık oluşuyor. Mustafa Kemal,Ankara Palas ile Birinci TBMM önünden, Ulus meydanına ve oradan Hacıbayram Veli'nin Hazretlerinin türbesine gelir ve ziyarette bulunur. Daha sonra hükümet konağına gelir.
Ankara'nın önde gelen isimleri ve bazı askerlerle de konuşup görüştükten sonra Keçiören'de Çubuk çayının yakınındaki tepede bulunan Ziraat Mektebi'ne gidilir. Artık, Kurtuluş Savaşımızın karargah adresi bellidir. İşte o günden sonra oraya "Karargahtepe" denilir.
Kapısında “Genelkurmay Başkanlığı” yazıyor
27 Aralık 1919 tarihinin akşam saatlerinde artık Ankara fiilen Başkent olmuş, Genelkurmay Başkanlığı da, Karargahtepe'deki Ziraat mektebidir.
Ziraat mektebinin girişi at arabaları için ayrılır. Üst kattaki odalara da heyet üyeleri yerleşir. Mustafa Kemal'in odası ise 25 metrekareliktir. Bu bina, Mustafa Kemal'in Kurtuluş savaşını başlattığı yerdir. Onun odasının içinden başka bir kapıyla 10 metrekarelik bir odaya bağlıdır. Bu odada bir sedir bulunuyor. Atatürk, genelde üzerindeki kıyafetleri ile o sedirde birkaç saat ancak uyuyabiliyordu. Diğer odada da toplantılar yapıp çalışmaları yürütüyordu. Bu bina, 118 gün ana karargah olarak kullanıldı. Sonrası biliniyor. Gar binasında ki odası da tarihimize tanıklık yaptı. O bütün görkemiyle gündemde olurken, ilk karargah hep göz ardı ediliyor.
O mahzun odada eşya olarak yerde halı, perdeler, odun sobası (şu anda bu soba yok), çalışma masası, sandalyeler, duvarda asılı haritalar ve kitaplar vardı. Mustafa Kemal'in Ankara'ya geldiği gün hem karargah hem de konut olarak kullandığı Karargahtepe'deki Genelkurmay Başkanlığı ile ilgili bazı kitaplara konu oldu. Kitaplarda geçen "çocuk odun at" dediği o soba artık yok…
Genelkurmay, ilk binasını hatırlamalı
Türk tarihinin, Kurtuluş savaşımızın en zor ve sıkıntılı günlerine tanıklık eden, yeni bir dönemin izleri duvarlarının her zerresine sinen, Genelkurmay Başkanlığı'nın ilk binası bu kadar çabuk mu unutulacaktı… Bugün Meteoroloji Genel Müdürlüğü içinde bulunan girişinde "İstiklal Savaşı başlangıcında bu bina Genelkurmay Başkanlığı olarak kullanılmış ve Atatürk burada çalışmıştır" yazıyor. Kapalı kapının üzerinde ise "Atatürk büyük İstiklal savaşında bu odada çalışmış ve harekat planlarını bu odada hazırlamıştı" yazısını görürüz.
Seğmen Alayının yürüyüşü, Askerlerin Ataya saygı koşusu kaldırıldı. Hiç değilse, Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin yıldönümünde Genelkurmay yetkilileri Karargahtepeyi anımsasın. Orada yapılacak tören, o unutulmaz karargaha hayat verecektir.
Saygı Öztürk
Sözcü