Camide siyaset ve ‘şımaran’ imamlar!
Çarşamba, Mayıs 09, 2012
Basit bir soruyla başlayalım:
Siz çocuğunuzun insancıl, barışçı, ahlaklı, sağduyulu, şiddete karşı, iyi eğitimli, saygılı ve sevgili bir insan mı olmasını istersiniz yoksa “Sadece dindar olsun, yeter” mi dersiniz?
Ne yalan söyleyeyim; ben ilk gruptaki özellikleri tercih ederim.
Çünkü insanı sevmeyen ve saymayan, bencil, kavgacı, cahil bir adamın “dindar” olmuş, bu beni hiç mi hiç sevindiremez...
O “erdem”leri taşımayan bir kişinin zaten “dindar” değil, olsa olsa “dinci” olacağını; yani gerçekten inandığı için değil de toplum içinde bir statü sahibi olmak için “dindarmış gibi” görüneceğini bilirim.
***
Fethiye’nin İzzettin Köyü’nde oturan 74 yaşındaki Arif Ekiz, geçen cuma günü aynı köydeki Dereboğazı Camii’ne gitmiş...
Yaşlı adam namazını 15 kişiyle kılmış, sonra hutbeye çıkan caminin imamı T. K’yı dinlemeye başlamış...
Genç imam klasik hutbeyi bir kenara bırakmış, iktidar partisinin propagandasını yapmaya soyunmuş...
Yaşlı adam hutbe sonrası evine dönmüş ama ikindi namazı için tekrar camiye gittiğinde duyduğu rahatsızlığı genç imama söylemekten geri durmamış:
“Hocam camide siyaset yapmak ayıptır!”
***
Sen misin bunu diyen?
İmam T. K. hemen hakaretlere başlamış ve yaşlı adamın üzerine tekme tokat yürümüş...
Eline geçirdiği bir tırmığın sapıyla Arif Ekiz’in bacaklarına ve kalçalarına vurmaya başlamış!
İkindi namazı kılmak için camiye gelen yaklaşık on kişi olup biteni seyretmekle yetinirken yaşlı adamı kim kurtarmış biliyor musunuz?
Sesleri duyup evinden fırlayan 70 yaşındaki karısı!
Bu arada Arif Ekiz’in yüzü gözü kanlar içinde kalmış.
Sonrası belli:
İşin ilginci, bu yaşlı adamın iki damadı varmış; ikisi de imammış...
Yediği dayaktan sonra hastaneye kaldırılmış, sonra da savcılığa gidip şikâyetçi olmuş.
Genç imam hemen kayıplara karışmış...
Müftülük kendisini “idari izinli” sayıyormuş...
***
Dini, imanı bir kenara koyun...
Camide siyaset yaparak, görevi kötüye kullanma eylemini de...
Asıl alçaklık; genç adamın, kendisinden tam 46 yaş büyük bir kişiye uyguladığı şiddette...
Egosu bu kadar şişmiş, gözü dönmüş, dedesi yaşındaki adama yumruk atacak kadar zavallı bir insan; imam değil, halife olsa ne yazar?
***
İşlerini hakkıyla yapan imamları tenzih ederim ama bu olay, bazı kişiliksiz “sözde din görevlileri”nin iktidardan aldıkları aşırı destek ve gördükleri iltifat yüzünden şımardıklarının, hadlerini aştıklarının kanıtı!
Kıvılcımın Fethiye’nin bir köyünden çaktığına bakmayın; dini siyasete alet eden, camileri parti merkezlerine dönüştüren ve bu yüzden samimi dindarların tepkisini çeken yüzlerce imam var bu ülkede...
Eğer Diyanet İşleri Başkanlığı duruma bir an önce el koymazsa ve bunlara “önce insan olmak gerektiğini” hatırlatmazsa iş çığırından çıkar ve çok daha kötü haberler okumak durumunda kalırız.
***
İki küçük soru da “dindar bir nesil” yetiştirme kararlılığını açıklayan Başbakan’a:
Bir: O dediğinizi, toz kondurmadığınız bu militan imamlarla mı yapacaksınız?
İki: Türbanlı kızlar diploma törenine sokulmayınca eşinizle birlikte hemen arayıp gönüllerini almıştınız. İmamın saldırısına uğrayan 74 yaşındaki Arif Ekiz’i de aradınız mı?
*****
GÜNÜN SORUSU
Sorum daha birkaç ay öncesine kadar Genelkurmay’dan yapılan her açıklamadan sonra, “Asker konuşmaz” diye ahkâm kesen dinci ve liboş yazarlarla, iktidar partisi yandaşlarına:
Genelkurmay açıklama üzerine açıklama yapıp, durmadan birilerini kınıyor; bakıyorum da sizden en küçük bir itiraz gelmiyor. Neden? Yoksa bizi suçlayıp durduğunuz gibi, “postalcı” mı oldunuz?
*****
Mersin Valiliği ne yapıyor?
Pozantı Cezaevi’nde cinsel tacize uğradıkları gerekçesiyle Ankara Sincan Cezaevi’ne nakledilen çocukları hatırlıyor olmalısınız...
Mersin Valiliği bu çocuklardan ikisinin evine, katıldıkları eylemlerde polis araçlarına zarar verdikleri gerekçesiyle toplam 5 bin 180 liralık ceza göndermiş...
Buraya kadar tamam değil mi? Sorun yok... Zarar veren, cezasını da çeker...
İyi de sorun, Valiliğin gönderdiği yazıdaki “eylem tarihi”nde başlıyor...
Çünkü bu yazıda, araçların tahrip edildiği tarihin Aralık 2012 olduğu öne sürülüyor!
Henüz Mayıs 2012’deyiz ama ceza yedi ay önceden geliyor...
Bu kadarla kalsa iyi... Bir başka çocuğun ailesine giden benzer bir ceza yazısında da eylem tarihi, çocuğun cezaevinde olduğu tarihle aynı...
Yani Valiliğin mantığına göre cezaevindeki çocuk, nasıl yaptıysa, kent merkezine gidip araç yakmış!
***
Peki; Mersin Valiliği bu “saçmalıkları” nasıl açıklıyor?
“Yanlışlık olmuş...”
Eğer gerçekten “yanlışlık”sa bu, devletin yönetimindeki laçkalığı gösterir.
Yok; yanlışlıkla değil de bilerek yapılıyorsa, zaten söylenecek bir şey yok.
Sözüm tüm valilere:
Eğer görev yaptığınız illerde temsil ettiğiniz devlete saygı gösterilmesini bekliyorsanız, önce devlet ciddiyetine gölge düşürmemelisiniz...
Mustafa Mutlu
Vatan
Tags