Efe'nin annesi çırpınıyor!
Çarşamba, Mayıs 09, 2012
Bütün çocuklar güzel, sevimli, saf, masum, kirlenmemiş ve asillidirler. Efe Boz da öyleydi. Annesinin, babasının, kız kardeşinin bir tanesiydi.
Ana sınıfına yazdırdılar.
Efe okuyacak.
Üniversite bitirecek.
Doktora da yapar belki.
Faydalı bir insan olacaktı.
Annesi Nurdan Boz kadar başarılı, babası Kemal Boz kadar işini iyi yapan biri olacaktı. Ülkesine, çevresine, tabiata ve insanlığa katkısı olacaktı.
Efe’nin annesi Nurdan Hanım!
Tanıyanlardan dinleyin.
Size anlatacaklardır:
“Biricik oğlunu ülkesine, çevresine, tabiata ve insanlığa katkı yapacak biri olsun diye yetiştirmek fikrinden” bir cennet kurmuş; 6 yaşındaki oğluna ve kafasında kurduğu bu cennete güvenerek bütün kaza ve belalara meydan okuyacak güce ulaşmıştı.
O gün kara bir gün oldu.
Kapkaraydı gelen haber.
Efe, Maltepe Dumlupınar İlköğretim Okulu’nun ana sınıfı tuvaletinde minacık boyuyla uzanmış lavaboda ellerini yıkamaya çalışırken; lavabo Efe’nin başına düşmüş, boğazı kesilmişti.
Efe ölmüştü.
Xxx
Efe’nin annesi çırpınıyor.
2 yıldır mahkemeye gidiyor.
Elinde oğlu Efe’nin çerçeveli fotoğrafı… O fotoğrafla; okul müdürü ile inşaatı yapan şirketin sorumlusunu mahkeme öncesi ve sonrası kovalıyor. Efe’nin annesi; Dumlupınar İlkokulu’nun “depreme dayanıklı kılmak” için güçlendirme yapılması sırasında okul müdürü ile güçlendirmeyi yapan şirketin; “ucuza mal etmek ve karlılığı artırmak” için eski inşaatlardan çıkma malzeme kullandıklarını araştırarak, soruşturarak bulmuştu. Efe’nin başına lavabo düşüp, boynu kesmesinin nedeninin bu “çıkma malzemeyle yapılan güçlendirme” olduğu ortadaydı.
Mahkemeye ulaşan belgeler.
Dinlenen tanıklar.
Efe’nin annesini doğruluyordu.
Uyduruk güçlendirme!
Okulu Efe’ye mezar yapmıştı.
Xxx
Efe’nin annesi bütün anneler için çırpınıyor. Dün Efe’yi öldüren “paragöz olma hali” yarın başka Efe’lerin de hayatını bitirebilir.
Süt dağıtımında yaşandı.
Aynı aymazlık!
İki Bakan!
Biri Milli Eğitim Bakanı.
Diğeri Hayvancılık Bakanı!
Yanlarında bürokratları!
Fakirliğin, yoksulluğun Türkiye’yi esir aldığını bilmezden ve görmezden gelip “bedava süt dağıtımını oya çevirme” gösterisi yapıyorlar. Mide bulantısı ve kusma belirtileriyle hastaneye yetiştirilen çocukların hayatlarında ilk kez bu dağıtılan sütü içebildikleri ortaya çıktı. Çocuklar anne sütünden kesildikten sonra ilk okula gelinceye kadar ağızlarına süt almamışlar. Bağırsaklarında “süt şekerini” (laktozu) çözen enzimler oluşmamış.
Bağırsaklar süte yabancı.
Bağırsak florası bozuk.
Bu yüzden çocuklar hastanelik!
200 ml sütü “53 kuruşa” devlete satan (İzmir Belediye’si ise 200 ml sütü 35 kuruşa mal edip çocuklara dağıtığı yazıldı) süt firmaları ile bu iki bakanlık “ süt dağıtmaya başlamadan önce okullardaki çocuklarının hangisinin ağzına bugüne kadar süt koymadığını araştırıp, buna göre tedbirleri almaları” gerekirdi.
Efe’nin annesi:
Bu uydurukçuluğa…
Bu aymazlığa ve yandaş şirket zengin etmeye karşı çırpınıyor.
(uyan borusu)
“Fatih’de
avlusu çalınmış
50 cami var”
Türkiye Gazetesi yazarlarından İsmail Yağcı, “Sadece İstanbul-Fatih ilçesinde avlusunun tamamını veya bir kısmını kaybetmiş 50’den fazla cami sayabilirim” diye yazdı. Avluları özel kişilerin tapusuna geçirilerek üzerine dükkan, mağaza, banka şubesi, muhallebici yapılan camilerin bazılarını da isim isim saydı. Fatih’de 16 yüzyıldan kalma Kaptan-ı Derya Cami’nin yerinde İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın Saray Muhallebi dükkanı bulunuyor. Fatihliler, Kadir Başkan’dan “muhallebiciyi yıkıp yerine eski caminin aynısını yaptırmasını” bekliyorlar.
Necati Doğru
Sözcü
Tags