President
Çarşamba, Mayıs 09, 2012
Geçenlerde yemekteyim.
Sağımda cemiyet başkanı oturuyor, solumda belediye başkanı, tam karşımda yönetim kurulu başkanı, onun iki tarafında kadın kolları başkanı’yla üniversiteden anabilim dalı başkanı... Masada “başkan” olmayan bi ben vardım, ki, cep telefonum çaldı, arayan kulüp başkanı!
*
“Başkanım merhaba, başkanlarlayım” dedim, “hangileri?” diye bile sormadı, “başkanlara saygılar” dedi, ki, masadaki başkanlar da “kim o?” diye merak etmeden, “başkana selamlar” dedi.
*
Bu memlekette...
7 milyon kişi başkan.
Elini sallasan...
Başkan’a çarpıyor.
*
Genel başkan.
Eşbaşkan.
Asbaşkan.
Onursal başkan.
*
Daire başkanı var.
Oda başkanı var.
Divan başkanı var.
(Her eve lazım.)
*
Sendika başkanı, vakıf başkanı, birlik başkanı, borsa başkanı, dernek başkanı, kooperatif başkanı, konsey başkanı, teşkilat başkanı, kurul başkanı, kurum başkanı, grup başkanı, heyet başkanı, üüüff, sıkıldım, dönem başkanı, mahkeme başkanı, kurmay başkanı, federasyon başkanı, konfederasyon başkanı, kürsü başkanı, bölüm başkanı, meclis başkanı, komisyon başkanı, sandık başkanı, ilçe başkanı... 3 gün bile başkanlık yapsa, ömrünün sonuna kadar “başkan” sıfatını kullanan eski başkan’ları ve başkan vekillerini ilave et, 3 kişiden 1’i başkan.
*
Siyasete gelince...
*
“Beyefendiye sordum, gerisi laf-ı güzaf” diyen milletvekili de var, “Başbakan’ın konuştuğu yerde bizim konuşmamız olur mu, o ne derse o” diyen bakan da var, “Başbakan uçurumdan atlarsa, biz de atlarız, Türk töresinde böyledir” diyen bakan da...
Ve hatta, 23 Nisan’da koltuğuna oturttuğu çocuğa “ister asar, ister kesersin” diye nasihat eden başbakan da.
*
Dolayısıyla...
Başkanlık sistemi getirmek için ekstra çabaya gerek yok. “Başkancı sistem” var zaten.
Yılmaz Özdil
Hürriyet
Tags