Büyük Yanlış!

Demokrasilerde yönetmek, sorunlara çare bulmak iktidarların işidir. Muhalefetin görevi aksaklıkları, yanlışları işaret ederek, kamuoyunun dikkatlerini bu noktalara çekmektir.

Kemal Kılıçdaroğlu, partinin ulusalcı kanadını tasfiye edip kendisine uygun ve bazı çevrelerin hoşuna gidecek yapıyı kuruncaya kadar CHP’ye yapılan en büyük eleştiri, “CHP sadece eleştiriyor, çözüm önermiyor” söylemi idi. Bu söylem, bir kısım CHP’li seçmende bile alıcı bulmaya başlamıştı.

Nitekim 2010 yılında Anayasa’nın 26 maddesi AKP‘nin oylarıyla değiştirilip yargı siyasallaştırılıp, Anayasa Mahkemesi istendiği şekilde biçimlendirilirken, CHP’nin TBMM Genel Kurulu’nda sadece oylamalara katılmaması bile aynı gerekçeyle haksız olarak eleştirilmişti.

Halbuki CHP, gerek TBMM Anayasa Komisyonu’nda ve gerekse genel kurulda yapılan Anayasa değişikliklerinin tek amacının YARGIYI ELE GEÇİRMEK VE ANAYADASA MAHKEMESİ’Nİ AKP’NİN YANDAŞI HALİNE GETİRMEK OLDUĞUNU devamlı şekilde vurgulamıştı.

Anayasa, Oyunun Altyapısı

Aslında o tarihte yapılan Anayasa değişikliği, oynanan oyunun altyapısını hazırlamaktı. Anayasa’nın 26 maddesinin değişikliğinde muhalefetle hiç uzlaşı aramayan AKP iktidarı, bir anda uzlaşıdan yana olduğunu, partilerin eşit sayılarla temsil edileceği “uzlaşı” komisyonu kurulması gerektiğini söyleyerek muhalefet partilerini ziyaret etti. MHP ve CHP bu komisyona üye vereceklerini açıkladı.

Bu “Anayasa hazırlık komisyonu”nun partilerin eşit sayıda üye vererek oluşturulacak olması, ASLINDA AKP-PKK BÖLÜNME ANAYASASINA MEŞRUTİYET KAZANDIRMAK İÇİNDİR.

Bu ülkenin bölünmesine neden olacak terör örgütüyle varılan uzlaşılar, AKP oylarıyla büyük düşmelere neden olacağı için Haziran Genel Seçimleri’nden önce hiç gündeme getirilmedi, tam aksine halktan gizlendi.

2 yılı aşkın bir süredir AKP ile PKK terör örgütünün görüştüğü herkesin bildiği bir gerçekken ve bu konularda TBMM’ye bile bile bilgi verilmezken, bir anda bu görüşme, görüntüleriyle beraber internet sitelerine servis edildi.

Bu görüntülerde, AKP Hükümeti’nin PKK terör örgütü temsilcileriyle, demokratik özerklik, silahlı savunma gücü, Abdullah Öcalan’a af gibi ülkenin bölünmesinin ülkenin bölünmesinin önünü açacak konularda uzlaştığı protokoller imzaladığı anlaşılmaktadır.

Tayyip Bey ve onu yönlendirenler, ulusalcı çizgideki bir CHP’nin karşı çıktığı, ülkeyi bölünmeye götüreceğini bildikleri bir anayasa değişikliğini TBMM’ye getirmeye cesaret bile edemezlerdi. O zaman ulusalcıların tasfiye edildiği bir CHP‘ye ihtiyaç vardı. Bu da Kemal Kılıçdaroğlu eli ile başarıyla gerçekleştirildi.

Bu “Anayasa hazırlık komisyonu” AKP-PKK bölünme anayasasına meşrutiyet kazandırmak içindir. Bu komisyondan ittifakla bir karar çıkmasa bile taslak sonunda TBMM’ye getirildiği zaman, CHP içinden de “Yeni bir Anayasa’ya ihtiyaç var” diyen, devşirme Fethullahçılar, bölücü Kürtçüler, neo-liberal Amerikancılar da destek olacak ve iktidarı 367 oy sorunu olmayacaktır.

Niye istemektedirler; çünkü bunlar da yeni Anayasa ile fiilen gerçekleşmiş bulunan etnik bölünmenin hukukileştirilmesini istemektedirler. Bu, BOP’un temel hedeflerinden biridir. O nedenle kendilerini oraya getirenlere, getirilmesine sebep olanlara borçlarını ödeyeceklerdir.

Bir Tek Türkiye Ayağı Kaldı

Resmin parçalarını doğru yapıştırırsak, ortaya ABD ve İsrail‘in istediği büyük Kürdistan çıkmaktadır.

“Kimyasal silah üretiyor” diye önce Irak işgal edildi, milyonlarca müslüman öldürüldü, milyonlarca Müslüman kadının ırzına geçildi ve fakat ne acıdır ki kimyasal silah bulunmadığını kendileri itiraf etmek zorunda kaldılar. Ama sonunda asıl hedefleri olan, kendi himayelerinde Kuzey Irak’ta “Bölgesel Kürt Yönetimi”ni kurdular.

Şimdi Suriye‘de aynı oyun oynanıyor. Suriyeli muhalifler silahlandırılarak orada da bir iç çatışma çıkarılıp Suriye’de bölünecek ve bize hudut olan bölgede Irak benzeri bir “özerk Kürt bölgesi” kurdurulacak.

Kala kala bu operasyonun bir tek Türkiye ayağı kalıyor. O da CHP’nin içindeki bir grubun da desteğiyle, silahla çözemedikleri için bu sefer silahsız çatışmasız, Meclis’ten Anayasa hükmü olarak geçirilecek demokratik özerklikle çözülecektir.

Acaba gelinen bu noktada “Yerel Yönetimler Özerklik Şartı”nı, CHP’nin içindeki bazı bölücü Kürtlerin, neo-liberal Amerikancıların ve Fethullahçılar‘ın, niçin desteklediği anlaşılabilmiş midir?

Her şeye rağmen, CHP Meclis Grubu’nda, bu Fethullahçı, bölücü Kürtçü, neo-liberal Amerikancıların dışında, yürekli, ülkenin bütünlüğünden yana, Cumhuriyet’in temel değerlerine bağlı, ulusalcı milletvekillerinin varlığı, gerçek CHP’lilerin yüreğine su serpmektedir.

Şahin Mengü
AYDINLIK
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)