Ayılana limon kızana kiraz!

Hayrettin



Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, insanlığın kronik belası “kavga”ya çözüm bulmuş:

Kiraz!

“Kiraz ye, sakinleş” demiş Bakan Bey...

Bakanlıkta düzenlenen, Sultandağı Kirazı Markalaşması ve Tanıtım Toplantısı‘nda söylemiş tarihe geçecek bu sözleri!

Özellikle de beylere tavsiyede bulunmuş:

“Hanımefendiyle kavga etmek istemiyorsanız, bu kirazdan elinizin altında bir miktar bulundurun!”

***


İşte; siyasetçi dediğin böyle olmalı!

Diyelim ki Güneydoğu‘da her an baskın yiyebilecek bir sınır karakolunun çiçeği burnunda komutanısın.

Emrindeki 20-30 gencin can güvenliğini sağlamak için gözünü bile kırpmıyorsun.

Bu yüzden gerginsin, öfkelisin, çekilmezsin!

Hiç gerek yok...

Karargâhtan cephane isteyeceğine, kiraz isteyeceksin...

Öyle ya; elinin altında her zaman kiraz olmalı!

Eli kanlı katiller bir gece yarısı karakola roketatarla saldırmaya mı kalkıştı? Emrindeki çocukların tüfeklerini toplayıp, birer sapan vereceksin ve düşmana kiraz fırlattıracaksın!

Katiller de önlerine düşen bu kirazları yiyip sakinleşecek!

***


Ya da ülkedeki baskıya, yasaklara tepkilisin.

Hak aramak, tepki göstermek için yollara düşmüşsün.

Sinirlisin yani!

Ama karşında en az senin kadar sinirli olan polis var!

Ne yapacaksın?

Ceplerine kiraz dolduracaksın; birkaç tane sen yiyeceksin, sonra gördüğün her polise ikram edeceksin...

Ama dikkat et, Sultandağı kirazı olsun!

Yoksa etki etmez falan; biber gazı yediğinle kalırsın...

***


Örneğin politikacısın...

Herkesin gözü sende... Ağzından çıkan kanun oluyor!

Kamera bulduğun yerde; asıl sorun ne olursa olsun, köşe yazarlarına giydiriyorsun!

Ne satılmışlıklarını bırakıyorsun, ne de şerefsizliklerini...

O kadar kızgınsın yani...

Fakat bunu yaparken, seni yıllardır omuzlarında taşıyan bazı meslek erbaplarına haksızlık ediyorsun, onların kalbini kırıyorsun.

İşte; böyle durum için yakın korumalarının elinde her zaman bir sepet Sultandağı kirazı olacak.

Sen tam, “Şimdi... Bazı köşe yazarları var, bize akıl veriyorlar” diye konuya girdiğinde, sepetten birkaç kiraz alıp, hemen ağzına tıkacaklar.

Çekirdekleri boğazına kaçmasın diye, doğal olarak susacaksın...

Susunca öfken geçecek...

Öfken geçince köşe yazarlarına çatmayacaksın...

Böylece yandaşlarının günahını da boş yere almamış olacaksın!

***


Allah razı olsun Veysel Bey‘den...

Bu buluşu ile sadece tıp bilimine değil, dünya barışına da büyük hizmette bulundu!

Bundan böyle; ayılana limon, bayılana gazoz, kızana köpürene de kiraz...

Kendisini 2012 Nobel Barış Ödülü‘ne aday gösteriyorum!

*****


YEŞİLKÖY!

Onlarca yıllık bazı semt okulları, hükümetin “dindar nesil yetiştirme projesi” kapsamında ve 4+4+4 Yasası uyarınca “imam hatip okulları”na dönüştürülüyor.

Bazı veliler bugün bu uygulamaya karşı çıkıyor ve okulların önünde eylem yapıyor. Hemen müjdeli haberi verelim:

Bu eylemler sonuç almaya başladı.

Altı yüz öğrencili Ord. Prof. Dr. Cahit Arf İlköğretim Okulu‘lundaki 500 veli, okullarının imam hatip ortaokuluna dönüştürülmemesi için imza topladı ve amaca ulaştı.

Çünkü Milli Eğitim Bakanı‘nın imzasını taşıyan genelge, velilerin yoğun itirazı olması durumunda dönüşümün durdurulmasını öngörüyor.

Bize her gün telefon açarak, “Ne yapabiliriz?” diye soran tüm velilere duyurulur!

*****


GÜNÜN SORUSU

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz’ün 28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklanmasını, “Kemal Gürüz’ün mahkeme önüne çıkarılması ve tutuklanması aslında hakkın yerini bulmasıdır” sözleriyle değerlendirmiş... Sorum kendisine:

Masumiyet karinesi herkesin, hakkındaki suçlamalar kanıtlanıncaya kadar masum sayılması gerektiğini öngörür... Siz ise bırakın yargılanmayı, henüz neyle suçlandığı bile belli olmayan bir kişi hakkında hüküm veriyorsunuz... Bu sözleriniz, adil yargılamayı etkileme suçunun kapsamına girmez mi? Yasamanın ve yürütmenin, yargıya açık müdahalesi anlamına gelmez mi?

*****


Kendi belgeselini seyredemedi!

Bir yıldan fazla bir süredir tutuklu bulunan Odatv davası sanıklarından gazeteci Soner Yalçın, tutuklandığı günlerde Sivas katliamıyla ilgili bir belgesel hazırlıyordu.

Kendisi tutuklanınca yarım kalan belgeseli tamamlamak yakın arkadaşlarına düştü!

“Menekşe’den Önce” adlı belgesel için, 2 Temmuz 2012 Pazartesi günü Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde bir özel gösterim yapılacak.

Film kendisi henüz doğmamışken 14 yaşındaki ablası Menekşe’yi ve 12 yaşındaki ağabeyi Koray’ı kaybeden Menekşe’nin gözünden 2 Temmuz 1993 tarihinde meydana gelen Madımak vahşetini ve ardından yaşananları aktarıyor.

Filmin müziklerini dünyaca ünlü besteci ve piyanist Fazıl Say besteledi.

Ve ne acıdır ki; halen Silivri Cezaevi‘nde bulunan SonerYalçın filminin son hâlini seyredemedi!

Soner, belgesiyle ilgili gönderdiği mesajında şunları söylüyor:

“İnsanlığın en büyük ve tehlikeli hastalığı bellek kaybıdır. Unutturmamak bir gazetecinin görevleri arasındadır. Madımak katliamını hafızalardan sildirmeyeceğiz. Unutturarak rahata ermek isteyenlere bu fırsatı vermeyeceğiz. Filmimi lütfen benim yerime de seyredin.”

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)