Ucuz kahramanlık

Hayrettin


Başbakan her halükarda medyaya saldırıyor. Bütün gazetecilerin Başbakanın bütün icraat ve söylemlerinde “padişahım çok yaşa!” diye bağırmasını istiyor. Böyle olmayınca, bazı gazeteciler “Türk uçağının Suriye hava sahasında ne işi vardı?” diye sorunca da öfkeleniyor ve “satılmış kalemler!” diye bağırıyor.
Oysa satılmış kalemlerin ne tarafta olduğu belli. Kimlerin ihale ile, kimlerin çanta dolusu paralar karşılığında, kimlerin gizli şirket ortaklıklarıyla kalemlerini “tek sese” sattıkları belli.
Başbakan istiyor ki; aile efradını Esad’ın sarayına gönderip özel misafir olarak ağırlattığı zaman da medya ona “bravvoo!” çeksin, “zalim Esad!” diyerek Suriye sınırına tankları gönderdiği zaman da…
“Ne işi var NATO’nun Libya’da?” diye kükrediğinde de onu alkışlasın, NATO’ya kucak açıp Libya halkının başına bomba yağdırdığında da.
“Van münit!” diyerek İsrail’e sözümona fırça attığında da kahraman diye anılsın, İsrail’le aramız düzelsin diye özel heyetler gönderildiğinde de…
“Ben daha Davos’a gidersem ne olayım!” diye bağırdığında da “helal be!” desin gazeteciler, “tıpış tıpış Davos toplantısına katıldığında da” aynı şekilde iltifat görsün.
Ama onun dediği gibi olmuyor her şey. Herkes, her kalem onun her yaptığına, her keskin dönüşüne alkış tutacak değil.
Başbakan “uşak” gazeteci istiyor, biz “uzak” gazeteci oluyoruz.
Uşaklarla uzaklar arasında büyük fark var.
“Ne işi vardı uçağımızın Suriye’de?” sorusunu soranlara kıza dursunlar, yepyeni gerçekler ortaya çıkıyor ve CHP milletvekili Orhan Düzgün “düşürülen uçakla birlikte ikinci bir uçağın daha bölgede olduğu, bu uçağın NATO’ya ait olduğunu” anlatıyor.
New York Times gazetesi ise “Türk uçağının casusluk faaliyeti çerçevesinde bölgede olduğunu” yazıyor.
Başbakanın halktan gizlediği çok şey var. Almanlara verdikleri söz gereği Mehmetçiği Kutul Ammare’den Sarıkamış’a kadar bozuk para gibi harcayanların izinden gidenler, bugün de Mehmed’in kanı üzerinden pazarlık yapma peşindeler.
Yalanla dolanla, halka sürekli yanlış bilgi vererek, sürekli, sürekli zikzak çizerek kahraman olma hayalindeler.
Bu hayallerine takoz koyanlara ise fena kızıyorlar.
“Satılmış” diyorlar “ajan” diyorlar.
“Uşak” olmayan gazeteciler de görevlerine devam edecekler “uşak” olanlar da.
Suriye sınırına tank göndermekle kahraman olunmuyor. O tankların yürüyeceği yer Kandil Dağı’dır.
“ABD korkusundan” Kandil’i ağızlarına almayanların Şam’a böylesine yüklenmeleri kahramanlık değil “ucuz kahramanlıktır.”

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)