Ne diyordu Âşık İhsani:
“Düzenbazlar ellediler devleti /Talan var ha beyler, talan var talan /Demokrasi türküleri söylenir /Yalan var ha beyler, yalan var yalan…”
“Talan ve yalan…”
En kısa, en öz, en özet tanımı, tanıtımı bu olsa gerek AKP iktidarının…
Demokrasi türküleri söyleniyor, hem de “ileri demokrasi” türküleri, ama zindanlar ağzına kadar yurtseverlerle dolu. Suç kanıtları ise sadece 25 kuruşluk CD’ler… Suçları “parasız eğitim istemek” olan öğrenciler dört duvar arasında aylarca yattıktan sonra henüz yeni çıktılar.
İktidar milletvekilleri, bakanlar “Yüzyılın Dolandırıcıları”na gizli gizli hapishane ziyaretleri yapıyorlar.
İşyeri tabelalarına bakıyor musunuz? Bankalara, marketlere, televizyonlara, giyim mağazalarına bakıyor musunuz? Bir de mutlu azınlığın kullandığı lüks otolara… “Neresi burası?” Hangi ülke? Türkiye mi? Amerika mı?
Tanıyamıyorsunuz değil mi?
Çünkü Türkiye talan edildi. Teslim alındı. Yağmalandı. Dış ve iç borçlar ikiye katlandı. Limanlar, ormanlar, akarsular, bankalar, yani tüm stratejik kurumlar ve piyasa, kapitülasyonlar döneminde olduğu gibi yabancıların eline geçti.
Kendi yurdumuzda sürgün olduk… Yabancılaştık… Perişan olduk…
Türklüğümüz aşağılanır oldu.
Türkiye, eski Türkiye değil artık. Yoz Batı kültürüyle, çağ dışı ümmet kültürünün yan yana yaşadığı ve ulus devlet, ulusallık, toprak bütünlüğü, tam bağımsızlık, vatan kavramlarının yok edildiği bir dönemden geçiyoruz…
Ne ağır sanayi kaldı, ne hafif sanayi. Miras yediler gibi harcadılar Cumhuriyetin mirasını...
Üretim durdu.
“Yabancılar daha çok kazansın, mallarını daha iyi satsınlar” diye, hayvancılık, şeker pancarı, tütün yok edildi. İşsizlik tüm kentlerimizi bir veba gibi sardı. Sarıyor.
Cari açık büyüyor. Bütçe küçülüyor. Maaşlar, ücretler küçülüyor. Zam yağmuru başladı. Hem de sağanak halinde…
Halkı uyutmak, gerçekleri onlardan gizlemek için yetkililerin yapmadıkları palyaçoluk yok.
“ZAM” bir anda “güncelleme”ye dönüştü. “Biz zam değil güncelleme yaptık” dedi, Maliye Bakanımız pişkin pişkin.
Sonra Bülent Arınç’a sordular:
“Sigara, içki, cep telefonu, araba, mecbur musunuz bu kadar zam yapmaya?”
Soru soran kişinin içkici olduğunu vurgulayarak yanıt verdi Arınç:
“74 milyonu ilgilendiren bir konu değil, sizin gibi birkaç kişiyi kapsıyor…”
Petrol, elektrik, telefon, araba, sigara, içki vb. yüksek oranlı zamlar 74 milyonu ilgilendirmiyormuş… Hani biraz daha sıkıştırsan, “Bu zamları hükümet yapmadı, devlet yaptı” deyip çıkıverecek işin içinden.
Oysa Başbakan, daha kolay bir yol buldu halkı zamlardan korumak için:
“Sigara, içki içmezseniz, pahalı araba almazsanız, olur biter…” dedi.
Laf salatası karın doyurmuyor pek muhterem Başbakan, başbakan yardımcıları, bakanlar.
Halk kan ağlıyor. Esnaf kan ağlıyor. İşçi-köylü kan ağlıyor. Dört dükkândan üçü kepenk indiriyor. Yüzde 20-25’lik zamlar karşısında memurlara yüzde 3+3’lük zam önermek, insanlarla dalga geçmekten başka bir şey değildir. Gerçi, size yüzde 50 oy verenlerin bu zamlar karşısında yakınmaya hakkı yok ama biz yine onlar adına da soralım:
Sizler, bu insanları nasıl kurtaracaksınız? Bu ekonomik sorunları nasıl çözeceksiniz? Aldatmacaları, kandırmacaları bırakın da siz bize bunlardan haber verin. Böyle giderse adınız “Aldatmaca, Kandırmaca Partisi”ne (AKP) dönüşecek.
Bir kez olsun, “doğru”yu söyleyin. Gerçeklerden söz edin. Halkı aldatmayın. Kandırmayın. Oyalamayın. Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösteriyor. “Türkiye iflas etti, Türkiye zor durumda, açıklar büyüdü, zam yapmak zorunda kaldık” deyin.
Laf salatası karın doyurmuyor pek muhterem Başbakan, başbakan yardımcıları, bakanlar…
Laf salatası karın doyurmuyor…
Ali Eralp
İLK KURŞUN
Ali Eralp yazdı:"Bir kez olsun "doğru"yu söyleyin, bozuk saat bile günde iki kez "doğru"yu gösteriyor
Salı, Ekim 18, 2011
Tags