"Şerefli bir Başbakan karnından konuşmaz"
Salı, Ekim 04, 2011
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın, “Alman vakıfları ile CHP’li belediyeler” ile ilgili açıklamalarına, “Bir Başbakan karnından konuşmaz. Bildiği her şeyi ayrıntıyı gizlemeden, atlamadan kamuoyuna açıklasın. Şerefli bir Başbakan’ın yapması gereken budur. Aksi takdirde şerefli Başbakan görevini ihmal etmiş olacak ve suç işlemiş olacaktır” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Alman vakıfları ile CHP’li belediyeler” ile ilgili açıklamalarına, “Bir Başbakan karnından konuşmaz. Başbakan vakit geçirmeden hemen bugün ima ettiği CHP’li belediyelerin isimleriyle birlikte bildiği her şeyi ayrıntıyı gizlemeden, atlamadan kamuoyuna açıklasın. Şerefli bir Başbakan’ın yapması gereken budur. Aksi takdirde şerefli Başbakan görevini ihmal etmiş olacak ve suç işlemiş olacaktır” dedi.
“BİR BAŞBAKAN KARNINDAN KONUŞMAZ”
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Alman vakıfları ile CHP’li belediyeler” ile ilgili sözlerine oldukça sert yanıt verdi.
Önce PKK’ya kaynak aktarıldığının söylendiğini belirten Kılıçdaroğlu, “24 saat geçmeden çark etti” dedi. “Lafları cımbızlamışlar, düşünün Başbakan medyadan şikayet ediyor” diyen CHP Genel Başkanı, “Bir Başbakan karnından konuşmaz” dedi. CHP Genel Başkanı, şöyle devam etti:
“Sayın Başbakan’a bir çağrıda bulunuyorum. Bir Başbakan karnından konuşmaz. Başbakan vakit geçirmeden hemen bugün ima ettiği CHP’li belediyelerin isimleriyle birlikte bildiği her şeyi, ayrıntıyı gizlemeden, atlamadan kamuoyuna açıklasın. Şerefli bir Başbakan’ın yapması gereken budur.
Üzerine tekrar basarak söylüyorum, şerefli bir Başbakan bu konuda ne bilgi ne belge varsa gizlice benimle değil Türk halkıyla televizyonların ve basının önünde vakit geçirmeden acilen paylaşsın. Aksi takdirde şerefli Başbakan görevini ihmal etmiş olacak ve suç işlemiş olacaktır. Başbakan’ı suçüstü yakalanmanın korkusu ve telaşı sarmıştır.”
“DENİZ FENERİ’NDEKİ KÖSTEBEK BAKAN KİM, SAYIN BAŞBAKAN?”
“Defalarca sordum, o cenahtan tık yok. Ben dayanamıyorum bir daha soracağım Deniz Fenerindeki köstebek bakan kim Sayın Başbakan, bir çık anlat Allah aşkına” diye seslenen CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
“Bir bakan köstebeklik yapar mı arkadaşlar, arama yapılacak önceden haber veriyorlar. 'Aman ha geliyorlar arama yapmaya dikkatli olun. Belgeleri imha edin.' Kim yapıyor bunu, ey şerefli Başbakan çık bu konuları anlatsana, bir dinleyelim."
"BAŞBAKAN MİLLETE DOĞRULARI SÖYLEMİYOR"
Konuşmasının başında Mavi Marmara krizi nedeniyle İsrail ile Türkiye arasındaki siyasi gerilime değinen CHP Lideri, hükümete destek verdiklerini belirterek şöyle konuştu: "Tüm Türkiye hükümete haklarımızı arayın yurttaşlarımızın kanı yerde kalmasın dedik. Bir baktık BM’den rapor çıktı İsrail’in Gazze ablukası meşrulaştı. Hiçbir hükümetin İsrail’e bundan daha büyük desteği olamaz. Sağlayan kim? AKP hükümeti. Bu karar ve düzenlenen rapor 5 ay hükümetin elinde bekledi açıklanmadı ne zaman açıklandı? Malatya’ya füze kalkanı kurulacağı zaman. Cambaza bak dediler."
Kendisinin İsrail’in avukatı olmakla suçlandığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Mayınlı arazilerin 49 yıllığına ihalesiz olarak İsraillilere verilmesi için kanun çıkaran kimdi? AKP hükümeti. O yasayı iptal ettiren kimdi? CHP. İsrail’in avukatı kim? AKP" diye konuştu.
Kürecik’e kurulan ABD radarıyla ilgili de konuşan Kılıçdaroğlu, "İsrail’deki muadili ile eş güdümlü çalışacaktır. Sağlanan istihbaratı İsrail kendi güvenliği için kullanacaktır. Türkiye hiçbir şey almayacaktır. Bu Başbakan’a soruldu, ABD’nin bunun düzeltileceğini söyledi. Düzeltildi mi? Başbakan millete doğru söylemiyor. Bu karar Türkiye’nin dış politikadaki en büyük hezimetlerinden biridir" dedi.
"TBMM BAŞKANI, TRT GENEL MÜDÜRÜ’NE SÖZ GEÇİREMİYOR"
Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i de eleştirdi. Parlamento'nun bir geleneği olduğunu, grup konuşmalarının TRT 3’den canlı yayınlandığını ifade eden CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
“Dün TBMM’den bir arkadaşımız arıyor CHP Grubu’nu, diyor ki, 'Salı günü grup konuşmalarını canlı vereceğiz.' Ama bugün yine telefon geliyor, 'biz verecektik ama TRT Genel Müdürü direniyor, vermiyor.' TBMM Başkanı bu görüşmelerin canlı yayınlanacağını söylüyor ama TBMM Başkanı TRT Genel Müdürüne söz geçiremiyor. Soru şu: TBMM Başkanı TRT Genel Müdürü’ne söz geçiremiyorsa Allah aşkına bu Başkan kime söz geçirecek? Buradan kendisine söylüyorum, onun haklarını da meraklanmasın biz savunacağız. TBMM Başkanıyla hiç kimse bu düzeyde görüşemez hiç kimse direnç gösteremez. TBMM Başkanı devlet protokolünde çok önemli bir yerdedir. Belki kendisi farkında değildir. Söylediği sözün havada kaldığının ne anlama geldiğini bilmiyordur. Dilsiz demokrasi örtülü diktatörlüktür.”
CHP'Lİ BELEDİYELERE YAPILAN OPERASYONLARA TEPKİ
CHP Genel Başkanı, isim vermeden Kadıköy Belediyesi’ne yapılan operasyona da değinerek, “Son günlerde belediyelerimize karşı özel bir ilgi var, AKP Hükümeti tarafından” dedi. CHP Genel Başkanı, şöyle devam etti:
“Normalde telefon edilip çağrılması gereken belediye başkanının polis ordusu gönderilip alınıp ifadesi alınıyor. Doğru bir uygulama değil, hukuka aykırı, telefon edersiniz, mektup yazarsınız belediye başkanı gelir. Bugün de sabahın altısında bazı belediye çalışanları evlerinden alınıp götürülüyor, sabahın altısı şart mı, telefon edersin gelir, kaçacak halleri yok ki, ama özel ilgi alanları oluşturuyorlar. Bunların hepsine karşı direneceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar, bildiğimiz yoldan dönmeyeceğiz.”
"MİLLETİN GÜNDEMİNDE ANAYASA YOK, ZAMLAR VAR"
“Bir anayasa değişikliğidir gidiyor” diyen Kılıçdaroğlu, Pazar günü Gerede’ye uğradığını ve kahvede vatandaşlarla sohbet ettiğini söyledi. “Onların gündeminde anayasa yok” diyen CHP Genel Başkanı, vatandaşın gündeminde yapılan zamlar olduğunu ifade etti.
Kahvedeki vatandaşların, “Emeklilerin durumu perişan” dediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Ben de espri olarak dedim ki, onların durumu çok iyi. İyi olmazsa gidip oy verirler mi, bir emekli de, ‘Kemal Bey bu seçimlerde en fazla yalan söyleyene oy verdik, kusura bakmayın’ dedi” diye konuştu.
“HAY HAY YAPALIM”
“Anayasa değişikliğini elbette isteriz. Kim bu ülkede yargının bağımsız olmasını istemez. Hay hay yapalım” diyen CHP Genel Başkanı, şöyle devam etti:
“Her zaman söylüyoruz yargı bağımsız olmalı. YÖK kaldırılmalı, üniversiteler özerk olmalı, devrim yasaları korunmalı, gazetecilerin tutuklanmasına son verilmeli, düşünce özgürlüğü olmalı, özel yaşamın gizliliğine özen gösterilmeli. Hiçbir tereddüdümüz yok. Komisyon kuralım, hay hay komisyon kuralım.”
TUTUKLU VEKİLLERİ HATIRLATTI
CHP Genel Başkanı, anayasa yapmakla bütün bunların düzelmeyeceğine de işaret ederek, Anayasa’daki bazı maddeleri de örnek gösterdi. Anayasa’nın “Özel hayatın gizliliği ve korunması” başlıklı 20. maddesini okuyan CHP Genel Başkanı, “Sen anayasayı şimdi de uygulamıyorsun değişiklik yapsan ne zaman uygulayacaksın” diye sordu.
Anayasa’nın “Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma” başlıklı 90. maddesini de hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Esas alsaydınız tutuklu milletvekilleri olmazdı. BM sözleşmeleri var, altına imza atmışsınız. Uygulanıyor mu, hayır uygulanmıyor” diye konuştu.
Anayasa’nın “Kanun Hükmünde Kararname Çıkarma Yetkisi” başlıklı 91. maddeyi de okuyan CHP Genel Başkanı, “Çıkardıkları KHK’ları komisyonlarda ve Genel Kurul’da görüşülmeli” dedi.
"YÜZDE 10 BARAJINI DA KALDIR"
CHP Genel Başkanı, Anayasa görüşmeleri sürerken eş zamanlı olarak yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:
“Sen demokratikleşme istemiyor musun, o zaman anayasa değişiklikleri sürerken eş zamanlı olarak Siyasi Partiler Yasası’nı değiştireceğiz, yüzde 10 barajını kaldıracağız, Anayasa 90. maddenin gerektirdiği iç hukuk düzenlemelerini yapacağız. KHK’ları ivedilikle görüşeceğiz ve özel yetkili mahkemeler garabetine son vereceğiz, getirin hep beraber bunları görüşelim.
Eğer gelirlerse elbette ki biz görüşeceğiz. Elbette ki demokrasiyi sağlayacağız.”
''İNSAN HAKLARI İHLALLERİ, YOLSUZLUKLAR SIRADANLAŞTI''
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunduğunu, bu sorunların temel kaynağının ise ülkeyi yöneten AK Parti iktidarı olduğunu belirtti.
Kemal Kılıçdaroğlu, ''insan hakları ihlallerinin sıradanlaştığını, yolsuzlukların AK Parti'nin ihtisas alanına dönüştüğünü, Türkiye'nin dış politikada itibarsızlaştığını, demokrasi söyleminde bulunmanın, neredeyse suç olmaya başladığını, yaklaşık 60 gazetecinin hapishanede olduğunu'' ifade ederek, bir başbakanın bunları görmezden gelerek, yurt dışı gezilerine devam ettiğini belirtti.
Bunun için sorumluluklarının, görevlerinin çok ağır olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sorumluluğumuz sadece bize karşı değil, ülkeye, yarınlara, çocuklara, sivil toplum örgütlerine, işçi, memur, çiftçi, emekliye karşı sorumluğumuz var. Bizim dışımızda, sorumluluğunun bilincinde olup,iktidara hatalarını hatırlatacak güç neredeyse kalmadı. Sorumluluğumuz neden ağır; siz hiç üniversitelerin, işçi sendikalarının, varlığını AKP iktidarına borçlu olan memur sendikalarının haksızlıklar karşısında konuştuğunu, susturulmuş medyanın haksızlıklara karşı birşeyler yazabilir miyiz diye düşündüğünü duydunuz mu? O açıdan bütün yük, sorumluluk 135 CHP'li milletvekilinin omuzlarındadır. Siz hiç, siyasallaşan yargının, adalet dağıttığını duydunuz mu? Herşeyi biz dile getireceğiz, her yerde biz olacağız, her ortamda biz konuşacağız, başka seçeneğimiz yok. Bu ülkeye demokrasiyi, özgürlüğü getirmek CHP'nin temel görevidir, o görevi yapacağız.''
"KHK ÇIKARMAK DEMOKRASİ AYIBI"
Parlamento tatildeyken, parlamentonun görevini Hükümetin üstlendiğini, 22 KHK çıkardığını ifade eden Kılıçdaroğlu, çoğunluğu olan bir siyasi partinin, KHK çıkarmasının, aslında ''demokrasi ayıbı'' olduğunu vurguladı.
Kılıçdaroğlu, ''Çoğunluğunuz var, parlamentoyu toplayın, gece yarısına kadar çalışalım, kanunları çıkaralım. KHK, 12 Eylül ürünü bir anlayıştır. 12 Eylül ürünü düşüncelerin yayında yer alan siyasal anlayışla karşı karşıyayız'' dedi.
''ANAYASA MAHKEMESİNE GÜVENİMİZ YIPRANDI"
Parlamentonun, işlevsiz bırakıldığını, KHK'ların çıkarıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi:
''Göz ardı edilmemesi gereken bir konu var. Eskiden KİT'lerde arpalıklar vardı, yönetim kurulu üyelikleri. Seçimi kaybedenler, yandaşlar KİT'lerin Yönetim Kurulu üyeliklerine atanırdı. KİT'ler özelleştirildi, yağma dönemi bitti. Ne yapacaklar; şimdi bakan yardımcılıkları oluşturuluyor, yağma düzenini bakanlıkların içine taşıdılar. Eski milletvekilleri, seçime girmiş kaybetmiş olanlar, bakan yardımcılıklarına atandı. Bakan yok mu; var. Ya eskisi yanlıştı ya yenisi. Yandaşlara devletin kaynağını ayırmak, onlara devletin kaynağını vermek, yağmayı bu şekilde meşrulaştırmak doğru mu? Yeni bir yöntem, yolla yola çıktılar, arpalığa dönüştürdüler, KHK ile bakanlıkları.''
Kılıçdaroğlu, konuyla ilgili Anayasa Mahkemesine başvurduklarını ancak mahkemenin karara bağlamadığını anımsatarak, ''AKP anayasaya aykırı düzenleme yapsın, sesimi çıkarmayayım'' anlayışının, Anayasa Mahkemesine güvenlerini yıprattığını söyledi. Kılıçdaroğlu, bunun, Anayasa Mahkemesi'nin temel işlevinin anayasaya aykırılıkları görmek değil görmemek anlayışı olduğunu, mahkeme üyelerinin bu anlayışı gözden geçirmesi gerektiğini vurguladı.
Parlamentonun, eski hükümete KHK çıkarma yetkisi verdiğini ancak hükümetin değiştiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, hükümetin KHK çıkarmaya devam ettiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Anayasa Mahkemesi, bu gerçeği göre göre, bile bile suskunluğunu sürdürüyorsa orada sorun var demektir. KHK ile şunu gösterdiler; Atatürk ilke ve devirimlerinden duydukları rahatsızlıklar KHK'larda yer aldı'' dedi.
"BAŞBAKAN'IN ÖZEL TEMSİLCİSİ CHP'Yİ PKK'YA ŞİKAYET EDİYOR"
Kılıçdaroğlu, hükümetin sıfır terörle ülkeyi devraldığını, ''şimdi Türkiye'nin terör batağı içine girdiğini'' savundu. Başbakan'ın, yurt dışında özel görüşmeler yaptığını söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''MİT-PKK görüşmesi diyorlar. MİT-PKK görüşmesi değil, devletin istihbarat örgütlerinin yaptığı görüşme değil, Başbakan'ın özel temsilcisinin yaptığı görüşme. Önce inkar ettiler sonra itiraf etti, 'benim özel temsilcim görüştü' denildi. Bu görüşmede yüzde 95'lik anlaşma sağlandığı söyleniyor. Çık onu anlat. İlla internet sitesine konulan haberlerle mi öğreneceğiz. Özel görüşmeyi belgeleyen başka bir olay daha var. Özel görüşmede, CHP'yi PKK yetkililerine şikayet ediyorlar, akıl alacak şey değil. Başbakan'ın özel temsilcisi CHP'yi PKK yetkililerine şikayet ediyor. Bu tür görüşmeler terörü sonlandırmaz, terörü azdırır. Nitekim azdırdı. Fatura Erdoğan'a mı çıkıyor? Erdoğan nasıl olsa bir yere giderken bin-bin beş yüz korumayla gidiyor. Orada görev yapan öğretmen, kaymakam, sade yurttaş onlar kimin yönetiminde gezecek, onları da mı bin-bin beşyüz kişi koruyor, hayır. Kaçırılan öğretmenlerin, kaymakamların faturasını kim ödeyecek? AKP inkar politikalarından buraya geldi. Bu özel görüşme terörü sonlandırmak için değil, ötelemek için yapıldı. Seçimler sırasında PKK, 3 kez ateşkesi ertelediğini açıkladı. AKP, seçimlere terörün olmadığı ortamda gitmek istiyordu, bunun pazarlığı yaptı. Bu yol, terörü sonlandıracak yol değil. Analar ağlamaya devam ediyor sizin izlediğiniz politikalar nedeniyle. Birileri bunun hesabını vermeyecek mi birileri hesabını sormayacak mı; soracağız daha fazla soracağız."
(ANKA)
Tags