Cumhuriyetin Koruyucuları Çırılçıplak, Yıkıcıları Zırhlı..

Ne eşik kaldı ne beşik, adamlar yatak odasında; devleti çırılçıplak soydular..

Laik cumhuriyet korumasız, namusu tehdit altında..

Sanki gök kuşağının altında geçmiş gibiyiz; çocukken oynadığımız..

Suçlular suçsuz oldu, cumhuriyetin koruyucularından hesap soruyor tescilli cumhuriyet yıkıcıları, özür dilemesi gerekenler özür bekliyor..

Dalgasını geçiyor adamlar.. Değişim dedikleri bu olmalı..

Yanlış yerde nöbet tutuyoruz, pusuyu yanlış yere attık..

Hedefte coğrafyamız varsa tarihimizin dibinde nöbet tutmalıydık..

Anayasamızın değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinin başında nöbet beklerken

onlar kurşun geçirmez zırhlara büründüler..

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın yayınladığı bildirinin bu kadar az ses çıkarması

zırhlarına değmesindendir..

Devlet gücü temsil eder, silah kullanma yetkisi yalnızca ona aittir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının laik cumhuriyeti koruma yetkileri elinden alınmış değil,

kullanacağı silah ve mermilerde hiç bir değişiklik yok, değişen tescilli cumhuriyet yıkıcılarının zırha bürünmeleridir.

Başsavcının elinde bulunan silahlarla bu zırhı delemezsiniz..

Üç kat barikat kurdular; demokrasiye çıkış yolları tutuldu..

Devletin hiçbir gücü bu zırhı delemez..

Bu zırh ne devlet bırakır ne laik cumhuriyet..

Demokrasi içinde kalarak bu zırhı delecek hiç bir kurum olamaz..

Çünkü giydikleri bu zırh demokrasiye dahil değil, faşizme dahil..

Laik cumhuriyet çırılçıplak, yıkıcılar zırhlı..

Ve kuşatma tamamlandı, topyekun imha başlamak üzere..

Bu kuşatmayı devletin hiç bir kurumu yaramaz, buna ordu ve yargı dahil.

Atatürk’ün cumhuriyeti emanet ettiği gençlerden başka..

Köylüler iyi bilir altmışaltı oynamayı; harman yerinde oynardık..

Hükümet referandumda papazın yanına kırkın parçası olan kızı çekti.

(dini siyasete alet etmenin yanına yargının siyasallaşmasını)

Kapalısın diyecek laik cumhuriyete, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne; Atatürk’e..

Kağıtları ters çevirip kırkı vurmadan biz kapatmalıyız, el bize geçmişken;

başka fırsat geçmeyebilir elimize..

Elimizde Atatürk’ün bize emanet ettiği büyük kozlar var:

Gençliğe Hitabe gibi, Bursa Nutku gibi,

Afyonkarahisar Kolordu Dairesi’nde subaylara hitaben yaptığı konuşma gibi..

Bu kozlar elimizdeyken, “kapalısın, seni kapatıyorum!..” demeyeceğiz de

ne zaman diyeceğiz?..

Hilmi Kayıhan
İLK KURŞUN

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)