“Kemalizm Bu Ülkenin Hayat Suyudur”

Avucunu yalarsın Müslüm Efendi…
Bu ülke senin gibilerini çok gördü!
Senin gücün; bırak Kemalizm’i yıkmaya, Atatürk’ün tebeşirle kara tahtaya yazılmış adını silmeye bile yetmez!


Mustafa Mutlu, Vatan’daki köşesinde, sözde Aczmendi lideri Müslüm Gündüz’ün sözlerini eleştirdi.

Aczmendi tarikatının sözde lideri Müslüm Gündüz’ü hatırlarsınız… Hani müritlerine kara cüppeler giydirip, ellerine asalar veren… Dini bütün insanlarımızın duygularını sömürerek, elini sıcaktan soğuğa sokmadan yaşayan… Kendi hâline bakmadan başkalarına din ve ahlak dersleri vermeye kalkışan adam…

Televizyoncu arkadaşlar sağ olsunlar; 14 yıl sonra saklandıkları delikten bulup ekrana çıkarmışlar…
Peki neden?

Nedeni açık: Son dönemde Başbakan sayesinde yeniden popüler oldu…

Çünkü Başbakan, her konuşmasında ondan söz ederek, “28 Şubat’tan önce Aczmendiler vardı! Ne oldu onlar? Birileri tarafından kullanılıp atıldı” demeye başladı…
Yani; Aczmendilerin aslında olmadığını ve 28 Şubat’ı gerçekleştirmek isteyenler tarafından bilinçli olarak “üretildiklerini” ima eder oldu…

***
Müslüm Gündüz, ekranda ilk iş olarak Başbakan’ı yalanladı ve direkt ya da dolaylı olarak ‘kurgulanmış’ bir sürecin içinde yer almadığını söyledi…

Kullanılmış olma ihtimalini, kesin bir dille reddetti.
Sonra daha önce de birilerinin söylediği ve çok iyi bildiğimiz o sözleri tekrarladı:

“Mesele şu: Demokratik laik bir Müslüman mı olsun, yoksa hiç mi olmasın? Biz böyle değiliz. Bir adam hem Müslüman hem laik olamaz. Nedir laiklik? Devletin bütün dinlere eşit mesafede olması değil mi? Bunun adı gâvurluktur.”
Ve programın sonuna doğru, içindeki kini kustu:
“Ben bu rejime karşıyım, Kemalist rejimin sonu gelmiştir. Ben o rejimi yıkmak istiyorum… Rejim bizi yere vurdu. Ama biz de rejimi yıktık!”

***
Adam demokrasi düşmanı ve bunu inkâr etmiyor…
Ama demokrasinin olanaklarını kullanarak, ülkenin en büyük haber kanallarından birine çıkıp, “Ben bu rejimi yıkmak istiyorum” diyor ve ülkenin kurucusuna hakaret ediyor…
Sonra da “Kemalizmi yıktık” diye böbürleniyor!

***
İşte; “Kemalizm karşıtları”nın fotoğrafı budur…
Demokrasiyi kullanıyorlar ama ona düşmanlar…
Bazıları ise hâlâ “demokrasi adına” bunları hortlatmaya, parlatmaya devam ediyor…

***
Avucunu yalarsın Müslüm Efendi…
Bu ülke senin gibilerini çok gördü!
Senin gücün; bırak Kemalizm’i yıkmaya, Atatürk’ün tebeşirle kara tahtaya yazılmış adını silmeye bile yetmez!
Çünkü, adına ister Kemalizm de ister Atatürkçülük; bu ülke insanının tamamına yakınının hayat suyudur…
Ve o su asla tükenmez…

***
Kısacası; de git işine!

*****
ORDU’DAYIM!

Bugün ADD’nin davetlisi olarak Ordu’dayım… Grand Hotel TESK’de saat 18.00’de okurlarımızla söyleşeceğiz; hemen ardından da “Rica Etsem Saçımı Okşar mısınız?” adlı romanımı imzalayacağım.

Samsun, Giresun, Gümüşhane ve Trabzon’daki okurlarımı da beklerim.

*****
GÜNÜN SORUSU

Müslüm Gündüz’ün NTV ekranından söylediği, “Bir adam hem Müslüman hem laik olamaz” sözlerini yaklaşık 15 yıl önce kimin söylediğini hatırlıyor musunuz?

*****
Başı açık bir kadından Başbakan’a açık yanıt: Neden destek olayım?

Okurlarımızdan Oya Özdemir lise mezunu emekli sigortacı… 55 yaşında, evli ve bir kız annesi…

Başbakan’ın geçenlerde söylediği, “Başı açık kadınlar başlarını örtmek isteyenlere destek vermiyor” sözlerine fena halde sinirlenmiş ve kendisi gibi düşünen çok sayıda kadının görüşlerini bana yazmış…

Oya Özdemir’in “hayali” olabileceğini iddia edebilecek sapkınlara baştan söyleyeyim; o, sizin kadar korkak değil… Mektubun altına telefonunu da yazmış… Konuştum ve bu mektubun bir özetini yayınlamak için kendisinden izin aldım. İşte, özetle o mektup:

***
”Kötü bir oyundaki oyuncularız hepimiz. Kimimiz farkındayız bunun, kimimiz de yılgınlıktan umursamaz halde… de kadının kapanmasına, sadece kendisinin karar vermesinden, onların baş tacı olduğundan söz ediliyor. Kim inanır?
Bu sevgili kadınlar özgürlük kavramına sığınarak, özgürlüklerinin yitimine destek arıyorlar… Üstelik, ‘Başı açıkların haklarını savunacağız’ diye…

Aklım ve vicdanım ‘Dikkat’ derken, neden geri gidişe destek olayım?

Onlar; dinin emellerine alet edilmesinin günah hanelerine yazılmayacağını’ söyleyen şeyhlere, şıhlara inanıyor; ben ise aklıma ve vicdanıma…

Laik, demokrat, sosyal hukuk devletinin gerekliliğine inanan, Atatürk ilke ve devrimlerini içselleştirmiş bir birey olarak türbanla başörtüsünün aynı şey olmadığını biliyorum…

Türbanın siyasi bir simge olduğunu görüyor ve üniversite dahil hiçbir alanda kullanılmasını kabul etmiyorum.
Dinimizde ruhban sınıfı olmadığına göre, aklım ve vicdanımın sesini kimseye ipotek etmiyorum.
Oya Özdemir”

***
Umarım Başbakan, “türbanlı kadınların, başları açık kadınlar tarafından neden desteklenmedikleri” hakkındaki bu mektup sayesinde fikir sahibi olur da…
İzlediği politikanın yarattığı kaygıyı biraz olsun anlamaya çalışır!

Mustafa Mutlu
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)