Yalaka!
Dünyada her ülkede 4. kuvvet olarak kabul gören medya, yapısı gereği iktidara karşı tavır alan, güce karşı direnen, devamlı açık ve gedik arayan bir meslek dalıdır.
Medya ruhen muhaliftir!
***
Medya=muhalefet denklemine uymayan medya da vardır ve her zaman her ülkede bulunur.
Her ülkenin kendine has yalakaları vardır!
Ancak, bu yalakalar genellikle iktidar tarafından yaratılır/üretilir.
Bizde de her dönemin üretme yalakaları vardır.
Ancak, 2011 yılı Türkiye açısından yalakalık konusunda bir başka geçti, başlı başına bir şahika oldu!
Türkiye’de bir yıl içinde rekor seviyede gönüllü yalaka türedi!
Korku cumhuriyeti sayesinde muhalefet seviyesini asgariye indirenleri bu kategoriye katmıyorum. Onlara yalaka denemez, dense dense korkak denir.
Ama, bir yıl içinde kendi kendine, hiçbir yerden komuta gelmeden yalakalığa soyunan gazeteci/televizyoncu sayısının bu kadar artmış olması bir ülkenin entellektüel çapını görmek için özel bir gösterge!
Gönüllü yalakalık bize has bir özellik!
Ama 2011 bir başka rekolte yılı oldu.
***
Çok düşündüm. Bir gazeteci neden gönüllü yalaka olur?
Nedenlerin hepsini saymak mümkün değil.
Yılın son yazısında size ben bir liste hazırladım.
Aklıma gelen nedenleri teker teker sayacağım. İsim vermeyeceğim. Siz isterseniz nedenlere/belirtilere isim bulma oyunu oynayacaksınız. Yaptığınız listeleri Odatv’ye yollayın.Yazının altında yer alan yorumlar bölümünde yayınlansın. Bakalım, listeye hangi nedenlerle kimler girecek?
***
Yalakalığın önlenemez/tedavi edilemez/ denetlenemez nedenlerini/belirtilerini tek tek sıralayalım.
1)Yalaka muhakkak ve muhakkak şahsiyetsiz bir mahluktur.Ama bu özellik yeterlilik yaratmaz. Olmazsa olmaz diğer karakter özelliği ise haysiyetsizliktir.
2)İnsan nasıl ki grip olmaya kendi karar vermez, bünyesi onu hazırlar, yalaka da isteyerek ve bilinçli yalaka olmaz; bünyesi onu yalaka yapar!
3)Yalakanın bir diğer bariz nedeni insandaki güce tapma ihtiyacıdır. Yalaka, tek başına kendisini her daim iktidarsız hissettiği için, başkasının iktidarına tapmayı hüner addeder. Onunla avunur. Tıpkı, Aziz Nesin’in Zübük adlı romanında dillendirdiği gibi yalaka her daim kağnı gölgesinde yürür, kağnı gölgesini de kendi gölgesi sanır. Kağnı gölge vermemeye başladığı an kağnıyı değiştirir.
4)Yalaka maddi çıkara/beleşe/cukkaya düşkündür. Ancak, aralarında çoğunluk aynı zamanda mütevazidir de. Üçe beşe bakmazlar. “Akmasa da damlasın”,diye düşünürler. “3 kuruş şu tv’den, 5 kuruş bu tv’den!” şiarı ile yaşarlar. TV’nin birine kendi dışında oğlunu/kızını/ yeğenini de kakaladığında keyfine doyum olmaz. Kendilerine yalaka arayan siyasiler, iş adamları cari yalaka fiyatlarının düşüklüğünü görünce şaşırır, kalırlar. Önce “haysiyet bu kadar mı ucuz?” diye sorarlar, sonra kendilerine üç-beş tane birden yalaka edinirler.
5)Yalaka katiyen satın alınmaz, kiralanır. En sıkı sözleşme ile yalaka satın alan siyasiler eninde sonunda esasında kendilerinin satıldıklarını görürler. Ödedikleri ücret ellerinde patlar. Yalaka günlük, haftalık, aylık, hadi bilemedin yıllık bazda kiralanır.Akıllı siyasetci iktidardan düştüğü dakika kiralık yalakasının karşı tarafa geçtiğini bilir.
***
Biz genelleme yapar “yalaka” der geçeriz. Halbuki, yalakaların da kendilerine has ihtisas alanları vardır. Onun için çeşit çeşit olurlar:
1)Her daim yalakalar. Bunları bir gün Turgut Özal’ın, bir gün Çevik Bir’in, bir gün Recep Tayyip Erdoğan’ın kapısında görürsünüz.
Not: Her daim yalakaların kıdemlilerine eski kaşar yalaka denir.
2)Proje başına çalışan geçici yalakalar. Bunlara eskiden ajan provakatör denirdi, şimdi genç gazeteci deniyor. Kendilerine özel kuryeler, özel hazırlanmış özel dosyalar getirir, onlar da dosyayı hem savcılığa, hem kamuoyuna ihbar ederler. Proje bittiğinde önce başka bir alana kaydırılır, sonra yok edilirler. Son dönemde projesi bitmiş yalakaları futbol yorumcusu yapıyorlar.
3)Böğüren yalakalar.Bunlar özellikle TV’lerde muhteşem böğürürler. Hem kimseyi konuşturmaz,hem hiçbir şey söylemezler ama tozu dumana katarlar, sanki bir mesele varmış gibi göstermeyi çok iyi becerirler. Galiba,bunları da kullanma tarihi geçince şike falcısı yapıyorlar.
4)Yedek yalakalar. 2 ve 3 nolu yalakalar gözden düşünce yedekler ortaya çıkar. Bunların tercihan güzel hanımlar olması işveren açısından avantajdır. Cumhuriyete sövmek son görevleri.
5)Cahil yalakalar.Bunlar genellikle lise mezunu, bilim formasyonu olmayan yalakalardır.Daha çok muhafazakar çevrelerden gelirler. Özellikle, okumuş muhaliflere saydırmada bunlar kullanılır. Cahil oldukları için desteksiz üfürmede üzerlerine yoktur.
6)Ünvanlı yalakalar. Bunlara “prof.dr.yalaka” da denir. Ben inceledim. Hepsinin ortak paydası son 10 yıldır hiçbir bilimsel üretim yapmamış olmaları. Bunlar bilimsel ölçüler çerçevesinde “sıfıra sıfır elde var sıfır hocalar”.AKP’den milletvekili adayı olup terslenenler daha da beter yalaka oluyorlar. Atandıkları görevleri hak etmeseler de o görevde yüzsüzce oturuyorlar. Bir üniversitede “prof.” olamayınc araya siyasileri koyarak bir başka üniversitede “prof” oluyorlar. Tabii ki, yeni üniversitede “prof.” olunca yalakalık borçları da artıyor.
7)Sahibinin sesi yalakalar. Bunlar Başbakan’ın veya bir Bakan’ın emrine girerler ve o makamın basın bürosu olarak çalışırlar. Kalemini Adalet Bakanı’nın emrine vermiş bir hanımefendi yazar bu kategorinin nadide örneğidir.Sahibinin sesi yalakalara ne gibi imkanlar tanındığını televizyon şirketlerine sormak lazım.
8)Aşırı samimi yalakalar.Bunlar darbeci olsun darbeli olsun, fark etmez; muktedir olanla samimiymiş gibi gözükmeyi pek severler. Etrafa “bak haşmetmeap benden ne kadar hoşlanıyor!” diye hava atmaya bayılırlar. Güçlüyü yalıda ağırlamak, ona kotra sefası yaptırmak en büyük hünerleri. En başarılı olanları medya önünde Başbakan’ın yanağından makas alanlardır.(Bu iş gerçekten hüner ister, ben 3 yaşındaki yeğenimden makas alamaya kalktım, kıyamet koptu, canını acıttığım için annesi bana bozuk attı. Bir de hanımdan azar işittim.)
***
Yalaka deyip geçiyoruz.Ama, gördünüz yalakalık derin mevzu.Ben bu kadar uzun bir liste yaptım, eminim bir sürü yalaka türünü atlayıp, onlara haksızlık ettim. Her düğün sonrası olduğu gibi onlar benim kendilerine hak ettikleri masayı/makamı vermediğimi düşünecekler. Dilerim, ileride yalaka ekonomisi, yalaka sosyolojisi, yalaka psikolojisi bilim-alt dalları olarak üniversitelerde yer bulur.
2011’in yalakaları hepten alaylı ama belki de “Başkanlık Dönemi”nde üniversiterlerde yetişmiş profesyonel yalakalarımız da olacak!
***
Sizi bilmem ama ben en tepe sıraya süreli/her daim yalakaları koyarım. Onlar Özal’ın, Demirel’in dönemini şahikalarda yaşadılar, son döenemde Recep Tayyip Erdoğan’ı kafa kola aldılar, şimdi de “Erdoğan sonrası”nı planlıyorlar.
En halis yalaka onlar!
***
Herkese hayırlı yıllar dilerim!
Dr.Cüneyt Ülsever
Odatv