Mütemadiyen uyurdu.
Gafları uykusu kadar meşhurdu.
Adam özür dilerken bile gaf yapardı.
Rus turistlere “görgüsüz” deyince az kalsın diplomatik krize neden oluyordu.
Sonunda Başbakan kendi elleriyle uyandırdı ‘gaf’let uykusundan...
*
Kemal Abi vardı...
Babalar gibi satardı hani!
‘Very special bir eş’ti kendisi...
Bir döneme damgasını vurmuştu.
Bilinenin aksine...
“Rabbim Cleveland dedi” diye değil millet “Yeter artık dedi” diye emekli edildi.
*
En son Selma Aliye Kavaf vakasını yaşadık ülkece...
Kadın ve Aileden ‘sorumsuz’ devlet bakanı...
*
Yaşandı bitti saygısızca...
Ya da biz öyle sandık...
Efsane geri döndü.
Öyle bir İçişleri Bakanı geldi ki, ustalık kabinesine damgasını vuruyor!
Şehit ailesine taziyeye gidiyor:
“Bu işlerin şakası olmaz. Bu işin ciddisi de olmaz. Bu işin hiçbir şeyi olmaz.”
Meclis’te soru önergesini yanıtlıyor:
“Beklediğimiz bir soru...
İstanbul’da yaptığımız soruşturmaların dökümünü veriyorum...
İstanbul... Eeeee... İstanbul... İstanbul bu listede yok.”
Ufkumuzu açıyor, bilgi dağarcığımızı genişletiyor:
“Bilimsel terör... Psikolojik terör...
Gerilla... 3 ‘adet’ ölü...”
*
Ama yok... Bizde de suç var.
İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına....
Sen misin “Ülke gerilmesin, tansiyon düşsün...
Siyasete mizah katmalı...” diyen?
Al sana mizah!
Şaka gibi bir Bakan.
Şakaları hiç değil ama kendisi çok komik!
Candaş Tolga Işık
Posta