Cumhur halk demektir; cumhuriyet ise halkın üstünlüğünü esas alan bir yönetim şeklidir.
Yozgatlı orta halli bir ailenin evladıyken, halkın vergileriyle kurulan okullarda okudunuz, hukuk fakültesini bitirdiniz...
Halk adına karar veren mahkemelerde avukatlık yaptınız...
Halkın oylarıyla yapılan seçimlere girdiniz...
Halk tarafından önce Yozgat Belediye Başkanı yapıldınız...
Sonra yine aynı halk sizi defalarca milletvekili seçti...
Halkın gücüyle Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı...
Adalet Bakanlığı...
Hükümet Sözcülüğü...
Ve Başbakan Yardımcılığı yaptınız...
Şimdi de halkın meclisinin başkanlığı görevini yürütüyorsunuz...
Yani halkı iyi tanırsınız...
Halkı nasıl etkileyeceğinizi, nasıl oy isteyeceğinizi, nasıl harekete geçirip, nasıl frenleyeceğinizi iyi bilirsiniz...
Bundan önceki tüm görevleriniz ve bugünkü makamınız; halkın ihtiyaçlarını, isteklerini, özlemlerini, hatta zaaflarını siyasi amacınız doğrultusunda kullanabildiğinizin en önemli kanıtıdır.
Yani siz halkın nabzını tutar, halkın dilinden anlarsınız...
***
Sayın Meclis Başkanı...
Ancak dün öyle bir laf ettiniz ki; tüm kariyerini ve hatta geçmişini, servetini, şöhretini, saygınlığını halktan almış bir kişi olarak bu söz sizin ağzınızda çok eğreti durdu...
Milletvekili emekli maaşlarında yapılan düzenlemeye tepki gösterenleri, tribünlere oynamakla ve halk dalkavukluğu yapmakla suçladınız!
Oysa siz de iyi bilirsiniz ki; halkın dalkavuğu olmaz Sayın Çiçek...
Padişahın olur, paşaların olur, kralın olur, tiranın olur ama halkın olmaz!
Dalkavuklar, övgü düzer; bilirsiniz...
Bir de şaklabanlık yapar...
Eğer halk dalkavukluğundan kastınız; halka övgü düzmekse, bir siyasetçi olarak bunu en iyi yapan isimlerden birisiniz...
Girdiğiniz her seçimden zaferle çıkmanız, sizin iyi bir halk dalkavuğu olduğunuzu gösterir.
Bunu kesinlikle hakaret anlamında söylemiyorum.
Yıllardır halkın sevgisini kazanan bir siyasetçi olduğunuz için, halk dalkavukluğuyla kastettiğiniz davranış biçimini en iyi hayata geçirenlerden biri olduğunuzu saptamak için yazıyorum.
***
Sayın Başkan...
Gelelim, “milletvekili emekli maaşlarının yüzde 100 artırılmasına karşı çıkanlar”ın yaptığı halk dalkavukluğuna!
Toplumda haksızlık, adaletsizlik hissi uyandıran bir yasaya karşı çıkanları neden halk dalkavuğu ilan ettiğinizi anlayamadım doğrusu...
Eğer halk dalkavukluğu, haksızlığa neden olacağını düşündüğünüz bir yasaya karşı çıkmaksa; bana göre siz bunda da önlerdesiniz...
Çünkü DSP-ANAP-MHP hükümeti döneminde birçok yasaya karşı çıktınız, Meclis kürsüsünde ateşli konuşmalar yaptınız.
Bu yasaya ilk günden beri en şiddetli itiraz eden kalemlerden, yani sizin deyiminizle halk dalkavuklarından biri olarak soruyorum:
Bu yasaya ya da adalete aykırı olduğunu düşündüğüm düzenlemelere karşı çıktığım için halk benim ya da benim gibi davrananların cebine para mı koyacak?
Oy verip Meclis’e mi gönderecek?
Çıkarım nedir benim bu halk dalkavukluğundan, gerçekten anlamadım.
***
Sayın Çiçek...
Eğer “Kardeşim ben halk dalkavukluğuyla seni ve dışarıdan bu yasayı eleştirenleri kastetmedim. Benim derdim siyasetçilerle” diyorsunuz; o zaman size hatırlatmada bulunmak zorundayım:
Geçmişte o ya da bu partinin üyesi, hatta sözcüsü olabilirsiniz...
Ama bugün “Meclis Başkanlığı” koltuğunda oturuyorsunuz...
Bu koltuk da sizin “siyaset üstü” olmanızı gerektiriyor...
Yıllardır takmaya alışık olduğunuz “siyaset gözlüğü”nü çıkarıp, tüm siyasi oluşumlara eşit uzaklıkta durmanız gerekir.
***
Kısacası Sayın Başkan...
“Ağzınızdan kaçtığını” umut ettiğim o sözler için, halka ve halktan birileri olarak görüş açıklayanlara bir özür borçlusunuz...
Çıkıp açık açık özür dileyeceğiniz güne kadar; sizin gibi düşünmeyenlere layık gördüğünüz halk dalkavukluğu sıfatını, zatınıza aynen iade ediyorum!
*****
ŞAMİL!
Şike suçlarında cezaların azaltılması için çıkarılan yasanın iptal edilmesi için canla başla çalışan, hatta Cumhurbaşkanı Gül’e mektup yazan AKP Milletvekili Şamil Tayyar, milletvekillerine kıyak maaş yasası için dut yemiş bülbüle döndü...
Neredesin Şamil?
Neden mektup yazmıyorsun Şamil?
Bugün değilse bile günün birinde cebine girecek o paraları gönül rahatlığıyla çıtırdatabilecek misin Şamil?
*****
GÜNÜN SORUSU
Eski Başbakan Mesut Yılmaz devletin kirli işlerinin sorumlusu olmadığını ifade etmek için öyle sözler söylemiş ki, bu sözlerden Yunanistan’daki büyük orman yangınlarının sorumlusunun Türkiye olduğu gibi garip bir anlam çıkmış... Yunanistan da bunun üzerine haklı olarak tazminat talep etmeye başlamış! Sorum Mesut Yılmaz’a:
Tansu Çiller’le birlikte bu ülkeye yaptığınız kötülükler yetmedi mi?
*****
Bu nasıl örgüt?
Oda TV davasının sanıkları Prof. Dr. Yalçın Küçük ile gazeteci Ahmet Şık dün duruşma salonunda birbirine girmiş...
Yalçın Küçük, “Duruşmalara bir gün ara verilmesi bizim için de iyi olur” deyince Ahmet, “Sen kendini adına konuş” diye çıkışmış... Ardından Küçük, Şık’ın üzerine yürümek istemiş.
Allah’tan araya jandarmalar girmiş de yumruklaşma olmamış...
“Terör örgütü”ne bakın... Daha dakika bir, “Ben, biz” yüzünden “üyeleri” kavga ediyor!
Durun; bu daha başlangıç... Hele savunmalar bir başlasın, “dünyanın en komik terör örgütü”yle asıl o zaman tanışacağız!
Mustafa Mutlu
Vatan