Sonunda tutuklandı.
Adana Belediye Başkanı Aytaç Durak'tan söz ediyorum.
Sayın Durak; 28 Mart 2010'da İçişleri Bakanlığı tarafından Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılmıştı.
Dün; kendisiyle birlikte 4 kişi 'ihaleye fesat karıştırmak ve devlet malını zarara uğratmak' suçlamaları nedeniyle tutuklandı.
Suçu da 2006 yılında merkez Seyhan ilçesi Menekşe köyünde yarısı özel bir şahsa ait 13 dönümlük arsayı, ihaleyle damadına satması imiş.
Bu yüzden yargılanır; mahkum olur ise elbette ki tutuklanır; ona bir şey diyemem.
Lakin; 6 yıl önceki bir arsa satışındaki usulsüzlük yüzenden koskoca bir ilin belediye başkanını neden tutuklarsınız; işte bunu anlayamıyorum.
Peki Kayseri ne oluyor; Kayseri?
Peki Elazığ ne oluyor; Elazığ?
Peki Çorum ne oldu, Çorum?
Malatya'yı ve pek çok ilçeyi katmıyorum bile...
Eğer büyük siyasi güç sizi içeri tıkmayı kararlaştırmış ise mutlaka bir eksiğinizi bulurlar.
Hükümetten iseniz elbette böyle bir riskiniz olmaz.
Peki HSYK üyeleri bu çift ağızlı uygulamayı görmüyorlar mı?
12 Eylül 2010'daki referandumda verilen evet, bunu gerektiriyor.
Bunca yıllık hayatımda, adaletin böyle kullanıldığına tanık olmadım.
Allah daha beterinden korusun...
KIRIN HEYKELLERİ
Kars'ta tarihi bir konağın süs havuzunun kıyısındaki kadın heykelini kırmışlar.
Yine halk ozanı Şeref Taşlıova'nın sazının kolunu...
Yakalanmış bu işi yapanlar.
Belediye başkanı açıklıyor:
Gençler şakalaşırken olmuş...
Sen onu git TBMM'de anlat da alkışlasınlar...
***
İslam dini yasaklamadı mı bu putları?
Peygamberimiz 630 yılında Mekke'yi ele geçirince buna benzer heykelleri kırıp attırmadı mı?
Eeee, mümin gençlik de böyle yapacak...
Heykel gördü mü vuracak, kıracak; Allah'a hizmet edecek; dinin emrini yerine getirecek.
Şaka gelmesin size...
Hadi canım sen de... demeyin.
Böyle yetiştiriliyor şimdi çocuklarımız...
Daha beş yaşındaki yavruların başına sarık sarıp eli değnekli cüppelilerin karşısına dikiyorlar şu İstanbul'da...
Onlara ezberletiliyor: Elif, be, te...
Atma, diyorsunuz değil mi?
Ben de size 'İyi uykular' diyorum.
Ben gördüklerimi yazıyorum.
Şu İstanbul'un yoksul bölgelerini gezin; görün.
Fakir fukara çocukları minik mollalara çevrilmek isteniyor.
Polis haddine mi karışsın?
Savcılar hele bir onlara dokunsunlar bak bakalım yeni HSYK adamı ne yapar?
Ben de diyorum ki:
-Devam mümin gençler...
Türkiye, putçu Mekke'dir...
Kırın şu putları da fetheyleyin yeniden.
Dar-ül harb'i dar-ül İslam yapın...
DOĞAN HIZLAN'A SAYGI
Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri bu sene doğru adreslere gitti. Sanat tarihçisi Semavi Eyice, hat sanatçısı Hasan Çelebi, şair Sezai Karakoç ve eleştirmen Doğan Hızlan...
Pek çok insan eleştirmen kimdir; eleştiri nedir bilmez.
Eleştirmen; var olan kültür eserlerini bize gerçek değeri ile tanıtan; onun sırlarını açığa çıkartan kültür insanıdır. Siz bir şiir yazarsınız... O şiirin sanat eseri mi yoksa sıradan bir söz yığını mı olduğunu eleştirmen gösterir. Bir resmin değerini; bir heykelin kıymetini; bir romanın edebiyat tarihi içindeki yerini bize gösteren eleştirmendir.
Özetle eleştirmen; kültür varlıklarını havalandırır, onu hak ettiği sandalyeye oturtur.
Türkiye'de bunu en iyi yapan isim de Doğan Hızlan'dır.
Bu büyük insan; hem yazdıkları ile hem de hayat tarzı ile Türkiye'de kültür-sanat ortamının yükselmesine çok katkıda bulundu ve bulunmaya da devam ediyor.
Sevgili Doğan Hızlan! Eleştirmen ata...
O yaratıcı ellerinden öpüyorum...
Rıza Zelyut
Güneş