‘Bu uçak nasıl düştü?
Cumartesi, Temmuz 14, 2012
İşte şimdi kafalar karışmaya başladı. Türk halkının, kendi kendine koyduğu bazı kurallar vardır, “eğer asker söylemişse, doğrudur” der çıkar, kaç yüzyıllık geleneğin sonucudur bu...
Ona göre Osmanlı’dan bu yana devleti kuranlar, koruyanlar, savunanlar ve batıranlar da hep askerler olmuştur.
Cumhuriyet’i kuranlar da, hep asker kökenli değil midir?
İlk sivil Cumhurbaşkanı Celal Bayar “asker” olmasa bile Cumhuriyet’i kuranlarla birlikte “asker yakını” değil midir?
Arada bir iki sivil, Turgut Özal, Demirel, Ahmet Necdet Sezer ve Abdullah Gül gibi...
* * *
Son uçak krizinde, “Suriye’nin düşürdüğü” dediğimiz iki pilotun şehit olmasında da, olayın başından beri “asker ne demişse, doğrudur” değil midir?
Başbakan ne diyordu:
“Uçağın Suriye tarafından düşürüldüğü kesin!”
“Eğer füze ile vurulmuşsa başka, uçaksavar mermisiyle vurulmuşsa başka” demiyor muyduk?
* * *
“Füze ile düşürdüler” diye ısrar ediyor, Başbakan kıyameti koparıyor, fırsat bu fırsat diyerek muhalefetin de tozunu atıyordu.
* * *
Başbakan neye dayanarak bu kadar ısrarcı oluyordu?
Neye olacak “cihet-i askeriye”den kendisine ulaştırılan bilgilere:
“Uçağımızı, Suriyeliler düşürdü.”
En sağlam kaynak TSK ve Genelkurmay Başkanlığı değil miydi?
Ve birden üslup değişti.
Bu konuların uzmanı arkadaşımız “Fikret Bila”nın bir cümlesi dikkatimizi çekti...
Zira, Genelkurmay, günlerdir “Suriye tarafından düşürülen uçağımız” ifadesi yerine “Suriye resmi makamlarınca düşürüldüğü iddia edilen” ifadesini kullanıyordu.
* * *
Çok mu önemliydi?
Hem de ne kadar önemliydi bilir misiniz?
Eskiler “Erkan-ı harbiyeliler lafını miskalle kullanır” derlerdi.
“Suriye tarafından düşürülen uçak” yerine “Suriye’nin düşürdüğünü iddia ettikleri uçak...” denmesi...
İkisi arasında öyle fark var ki!
Demek, Genelkurmay Başkanı’nın “Ne yani, savaşa mı gideceğiz? Ne yapacağımızı herkes görecek” derken bir bildiği varmış, inşallah görürüz.
* * *
Bu gelişmenin, en oturaklı başlığı “Vatan”da vardı:
“Peki, bu uçak nasıl düştü?”
Tam fıkraya uygun...
Kurtuluş Savaşı’nın en değerli araçlarından biri katırlardır, ordunun bütün yükünü onlar çekiyor. Kolordu Komutanı Yakup Şevki Paşa bir genelge yayınlıyor; katırların üzerine titriyor, bir katırın başına, bir hal gelirse, hemen kendisine bildirilecek...
* * *
O sabah bir katır ölüyor, alay komutanı telaşlı, “baytar”ı çağırıyor, o zaman veterinerlere “baytar” denilirdi, rapor istiyor:
“Öyle tıbbi ve fenni bir rapor ver ki, paşa kızmasın!”
Veteriner bütün bilgisini ortaya döküp “katırın ölüm raporu”nu yazıyor.
Raporu okuyan paşa, iki satır ekliyor:
“Baytar efendi ıstılahat-ı fenniler başında paralansın, bu katır niye ölmüş, onu yaz!”
“Vatan”ın başlığı da öyleydi:
“Peki bu uçak nasıl düştü?”
Tags