Muhalif Olma, Cani Ol!..
Cumartesi, Temmuz 14, 2012
Benim ülkemde muhalif olmanın bedeli vardır...
Hiçbir iktidar muhalifleri sevmez, hepsi onlara karşı tavır koyar.
Parti içinde de olsan, dışında da olsan, muhalif sanılır ki düşmandır.
Meclis’te de böyledir, Meclis dışında da...
Bakın kaç gündür eli kanlı canilerin nasıl cezaevinden salıverildiğini yazıyoruz.
Kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Suskunluk!
Korku!
Yılgınlık!
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın...
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, “3. yargı paketindeki düzenlemeyi” görmezden gelerek, Soner Yalçın, Yalçın Küçük, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Hanefi Avcı’nın salıverilmeleri istemini geri çevirdi.
Odatv iddianamesini birkaç kez okudum... Soner Yalçın ve arkadaşlarının habercilik dışında bir çalışmaları yok.
Buna karşı onlar terör örgütü üyesi...
Mahkeme yine “somut bir gerekçe” ortaya koymadan yazdığı uzun gerekçede “kuvvetli suç kuşkusu” olduğunu yineledi.
Nedir bu kuşku?
Kuşku somut bir gerekçe sayılabilir mi?
Demek ki yargımız da sindirilmiş toplum gibi kuşkuyla yaşıyor.
***
Soner Yalçın ve arkadaşları kanlı cinayetlerin, katliamların içinde mi yer aldı?
Hayır!
Sadece ve sadece muhalif bir duruş sergiledi...
Odatv’de yazılar yazdı, haberler yaptı.
Türkiye’de yasalarla demokrasi ve özgürlükler yaşam biçimi olmaz.
Önce ülkeyi yönetenlerin, savcıların ve yargıçların kafalarında “hukukun üstünlüğü” ilkesinin ne olduğu, “özgürlük hakkına” nasıl baktıkları konuşulup tartışılmalı.
Can Dündar’ın Ergenekon davasında tanık olarak dinlenmesinden ders çıkarabildik mi, ona bakılmalı...
Can Dündar, “derin devlet” bir başka deyişle “kontrgerilla”nın hâlâ yerli yerinde durduğunu somut olarak göstermiyor mu?
Dündar ne diyor:
“Doğu Perinçek, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan yıllarca derin devleti ortaya çıkarmak için araştırmalarıyla ön plana çıktılar.”
Ergenekon davası çelişkilerle dolu...
Kimin eli kimin cebinde belli değil...
Bir yanda Alparslan Arslan, öte yanda Balbay, Perinçek ve Özkan...
Dündar, devam ediyor Silivri’de tanıklık yaparken:
“Ben bu davada Balbay’ın sanık değil, Ergenekon’un hedefi olabileceğini söylüyorum.”
***
KCK davasında Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın da aralarında bulunduğu 16 kişi, 3. yargı paketindeki değişiklikler göz önüne alınarak tahliye edildi. Sanıkları arasında MHP Milletvekili Engin Alan’ın da bulunduğu Balyoz davasında ise tüm tahliye talepleri reddedildi.
***
Bugün olup bitenleri yaşarken Türkiye’de muhaliflerin, aydınların, yazarların, gençlerin, devrimcilerin başlarına neler geldiğini düşünüyorum.
Korgeneral Recep Ergun, 12 Eylül faşist askeri darbesinden sonra, bulunan silahları hiç önemsememişti...
Sıkıyönetim Savcısı Nurettin Soyer’e silahlar bulununca aynen şöyle demişti General Ergun:
“Bırakın o silahları ülkücülerin kullanıp kullanmadığını. Onlar bir kenara çekildiler. Asıl tehlike solcular. Haber aldım, Kızılay’a pankart asmış solcu gençler, gidin onları yakalayın...”
Haluk Kırcı bir aramada ele geçirilmiş, ancak poliste sorgusu bile yapılmadan serbest bırakılmıştı.
Bu olup bitenler yeni değil...
12 Mart’tan beri hep böyledir...
***
90’lı yıllara gidelim...
Kimler öldürüldü, niçin öldürüldü? Tetikçilere vur emrini veren büyük patron kimdi? Orgeneral Eşref Bitlis’in uçağı düşmüş müydü yoksa düşürülmüş müydü? Çiller Özel Örgütü neyin nesiydi, Susurluk kazasıyla ortaya dökülen olay niçin kapatılmıştı?
Başta Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Turan Dursun, Vedat Aydın, Musa Anter, Mehmet Sincar cinayetlerinin arkasında hangi örgütlü güç vardı?
Bugüne gelince...
Her şey tüm çıplaklığıyla karşımızda duruyor...
İyi bakın, her şeyi yakından göreceksiniz!
Biraz düşünün ve karar verin.
Ben verdim:
“Muhalif olma, cani ol!”
O zaman yıllarca zindanda yatmazsınız...
İki-üç kişiyi öldürseniz bile iki yıl yatar çıkarsınız ya da zamanaşımından yararlanırsınız...