Genelkurmay’ın büyük ayıbı ve Yenimahalle baskını



Ankara caddeleri ve Ulus’un Cumhuriyet bayramı törenlerine kapatılması nasıl büyük bir   rezalet ise Genelkurmay’ın Anıtkabir’e rezerv koyması aynı ölçüde ayıptır.
Ne imiş efendim bakım ve temizlik yapacaklarmış!
Bir gün önce ya da bir gün sonra yapsana! Bir de işin güvenlik boyutu varmış!
Koca bir TSK, Anıtkabir’de bile güvenlik sağlayamıyorsa terhis edelim bu orduyu! 
Belli ki saat 9’u 5 geçe kitleler Atasının huzurunda olsun istenmiyor.
Amaç belki bu değildir ama yorumlar bu meyandadır.
Bir başka fısıltı; TSK’nın bu kararı milyonların Anıtkabir’e toplanmasını istemediği içinmiş!
Elbette bunlar spekülasyon ama neden böyle şeylerin önü açılır?
TSK bırakın Atatürk’e ve emanetlerine sahiplenmeyi, ona sahiplenenlerin yoluna çıkıyor gibi bir imaj oluştu ki bu bühtandır.
Ey sevgili okur, yarın saat 9’u 5 geçe inadına Anıtkabir’de olalım ve Atamıza minnetlerimizi sunalım...
Bir diğer konu AKP’nin ilçesi Yenimahalle’ye bağlı olan Çayyolu-Ümitköy gibi mahalleleri, Çankaya’ya bağlama baskınıdır.
Amaç Şişli-Sarıyer olayı misali bu şekildeYenimahalle Belediyesi’nin de ele geçirilmesidir. Çankaya’yı hiçbir şekilde alamayacağını gören AKP, kendine oy vermeyen her mahalleyi buraya bağlıyor.
Görüyorsunuz AKP, Osman Bölükbaşı mebus olmasın diye Kırşehir’i ilçe yapan Demokrat Parti’nin izindedir... Dilerim akıbeti aynı olmasın!
Neye ve kime inanacağız?
Dünyaca ünlü haber ajansı Retuers, şöyle bir haberi servise koyuyor:
- Türkiye Suriye sınırına NATO’dan Patriot füzesi isteyecek.
Reuteres’in bu haberine Endonezya’da bulunan Başbakan Tayyip Erdoğan, kıyameti  koparıyor:
- Bu haber, “sağır duymaz uydurur” haberidir... Haber yalan. Benim böyle bir şeyden haberim yok.
Aynı saatlerde Başbakan’ın bu sözlerinden haberi olmayan Ahmet Davutoğlu, Brüksel’de şunu söylüyor:
- NATO, Türkiye’ye füze sistemlerini vermeye hazırlanıyor. Konu, NATO’da gündeme gelmiştir.
Ve dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankırı’da konu ile alakalı olarak şunları söylüyor:
- Bazı tedbirlere zorunludur. Füze sistemi gibi savunma amaçlı planlamalar gündemdedir.
Evet, aynı konuda iki zıt açıklama. Başbakan Erdoğan bizzat Cumhurbaşkanı ile Dışişleri Bakanı tarafından yalanlanıyor.
İşte Türkiyemizin hali pür melali!
Ecevit dönemindeki zina Tayyip dönemindeki aşk!
Hatırlayın, 2001’de Bülent Ecevit Başbakanken bir esnaf, Başbakanlık’ın önüne gelerek yazarkasa fırlatmış ve bu görüntü gazete manşetleri ile televizyon bültenlerinin birinci haberi olmuştu.
Dahası, o esnafın yazarkasa fırlatmasının akabinde sokakta gösteriler başlamış ve bütün Türkiye ayağa kaldırılmıştı.
Ve önceki gün yine bir vatandaş Başbakanlık’ın önünde idi!
Hayır, bu sefer yapılan eylem yazarkasa fırlatılması değil, vatandaşın kendini yakmasıydı.
Dün gazete manşetleri ile televizyon haberlerine baktım, ara ki bulasın!
Bu tutumuyla bir kere daha teyid edilmiştir ki medya artık korkusundan kendini yakmayı yazar kasa fırlatmaktan daha masum görebiliyor.  
Hani Zeytinburnu’nda bir kadınla ilişkiye girersen onun adı zina, Nişantaşı’nda ilişkiye girersen onun adı aşktır derler ya aynı hesap, Ecevit döneminde mini bir şeye bile zina diyenler, Tayyip dönemindeki skandallara bile aşk deyip geçiştirebiliyor.
Katliam ve kelle başı ödeme görüntüleri!
Tevhit Tugayı’na mensuplar.
Sorsanız Allah’ın askerleridir.
Güya cihad amacıyla Suriye’deler.
Cennete kavuşmak ve şehit olmak için vuruştuklarını söylerler.
Ancak...
İşte size bu mücahit güruhtan dehşet bir görüntü:
Yer: Suriye’nin Bab şehri.
Kendini islamın askeri diye satan bu haçlı katillerine kelle başı ödeme yapılıyor.
Yok ödeme açıkta yani meydanda ve beyan esasına  dayanıyor.
Ne kadar kelle, o kadar para!
Kelle başı ödeme var ya, habire katliam yapıyorlar, 
Hayır bütün bunlar soyut iddialar değil, kelle başı ödeme görüntüleri internette Youtube’a düşmüş durumda!
Yaşananlar bu iken Tayyip Erdoğan’ın, “Beşar Esad Cuma namazı kılan Müslümanları öldürüyor” demesi  komik  değil mi?
Polis mi, çete mi?
Olay malum:
Ulus’taki 29 Ekim yürüyüşünde barikat kuran Emniyet güçleriyle CHP’li vekiller karşı karşıya geldiğinde bir polis CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin’in boğazına yapışmıştı.
Bu sahneyi gören Adnan Keskin’in şoförü Yurdal Gültekin Keskin’i kurtarma adına doğal bir refleks ile elindeki su şişesini barikat kuran polislere fırlatmıştı.
Kaza ya, atılan o pet şişe Ankara Emniyet Müdür Yardımcısının burnuna geldi ve burun kırıldı.
Vay sen misin o şişeyi atan!
Ankara polisi  görüntülerden pet şişeyi atanın önce ismini ardından adresini tespit etti.
Peki sonrası mı?
Şöför Yurdal Gültekin’in evi günlerce ablukaya alındı.
En dramatiği burada fuhuş var gibi çamurlar  atılarak ailesi taciz edildi ve açığını bulma adına kapısında sivil memurlar nöbet  tutmaya başladı,
Şöför Yurdal’un oğlu durumu CHP’li vekillere bildirdi  ve o vekiller polislere suçüstü yaptı  yani sitede evi gözlerken enseledi.
Söyleyin ne demek lazım bu olanlara?

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)