Taşları bağlayıp köpekleri salarsan...


Ergenekon Davası’nın sırrı dün çözüldü...

Genelkurmay Başkanı’nı, hayatlarını terörle mücadeleye adayan ve 2000’li yılların hemen öncesinde teröre büyük darbe indiren komutanları, terör karşıtı yazarları, hukukçuları, akademisyenleri “terörist” olarak suçlayan “gizli” tanıklardan birinin kimliği, kendi talebiyle açıklandı...

Ve ortaya kim çıktı?

Bir zamanlar terör örgütünün “iki numarası” olan...

Elinde yüzlerce askerimizin ve sivilimizin kanı bulunan...

Bu yüzden de yakalanıp, yargılanan ve idam cezasına çarptırılan...

Ama “idam cezası”nın kaldırılmasıyla “ip”ten kurtulan...

Şemdin Sakık...

Ergenekon Davası’nın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin çok ciddiye aldığı o “gizli” tanıklardan “Deniz” kod adlı olanı; meğer bu katilmiş!

***


Evet; katiller de tanık olabilir...

Ama tanıklıkları, kendilerini yakalayan ve eğer adalet karşısına çıkaran kişilerle ilgiliyse... Söyleyecekleri her zaman kuşkuyla karşılanır!

Çünkü o sözlerin arkasında “intikam” duygusunun yattığı bilinir!

Vereceği ifadenin, “Beni yaktınız, ben de sizi yakacağım” hırsından kaynaklandığı düşünülür.

Devlet eğer gerçekten devletse... Kendisini korumak için canları pahasına bu örgütlerin üzerine giden askerini, güvenlik görevlisini; enseyi ele veren teröristlerin bu tür saldırılarına muhatap etmez...

Çünkü (Teşbihte hata aranmaz) “taşları bağlayıp, köpekleri salarsan” o köyde huzur kalmaz!

***


Lütfen düşünün:

Genelkurmay Başkanı sanık ve tutuklu...

Kuvvet komutanları sanık ve tutuklu...

Terörle mücadele eden komutanlar ve kahraman askerler sanık ve tutuklu...

Terörün gizli planlarını aydınlığa çıkarmak için gözünü kırpmadan yazan gazeteciler sanık ve tutuklu...

Terör örgünün militanlarını yargılayan hukukçular sanık ve tutuklu...

Yani hepsi “bağlı...”

Kim değil?

Bu ülkeyi kana bulamaktan hüküm giymiş iki numaralı kişi! Döktüğü kanların bedelini cezaevinde ödüyor ama intikam planlarını özgürce uygulayabiliyor.

Helal olsun; böyle demokrasiye...

***


Eğer mahkemenin sanıkları yıllardır tutuklu olarak yargılamasının ve tahliye taleplerini her defasında “çok önemli suç şüphesi” nedeniyle reddetmesinin dayanaklarından biri de Şemdin Sakık gibi “gizli” tanıkların verdiği ifadelerse...

Eğer bugüne kadar kanıtlanamayan ve “işlendiği varsayılan suçlar”, bu ifadelerdeki suçlamalarsa...

Yüzlerce sanığın özgürlükleri bu yüzden kısıtlanıyor, yakınlarına bu yüzden acı çektiriliyorsa...

Açık açık yazmakta yarar var:

Bu saatten sonra bu ülkede kimse terörle falan mücadele etmez kardeşim!

Bu böyle biline...

*****


DEB...

Eğitim-Sen Adana Şube Başkanı Kâmuran Karaca, Yüreğir İlçesi’ndeki bir ilköğretim okulunun müdürünün, okulu dini kurallara göre yönetmeye çalıştığını iddia etmiş.

Karaca bu okulda öğrencilerin dini ağırlıklı dersleri seçmek zorunda bırakıldığını, müdürün ansiklopedi ciltlerindeki ünlü ressamların çizdiği kadın resimlerini yırttığını, evinden kaçan bir kız öğrencinin “Şeri kurallara göre” yargılanmasını istediğini söylemiş...

Milli Eğitim Bakanı’na üç sorum var:

1) Bu okul müdürünü, ülkemizdeki bütün okulların müdürlerine örnek gösterecek misiniz?

2) Acaba kendisini ne zaman terfi ettirip, bir ilçeye Milli Eğitim Müdürü yapacaksınız?

3) Bakanlığınızın ismini ne zaman Dini Eğitim Bakanlığı (DEB) olarak değiştireceksiniz?

*****


GÜNÜN SORUSU

Ankara büromuzdaki cevval kardeşimiz Kıvanç El’in haberine göre, YÖK Yasa Taslağı belli olmuş... Üniversitelerdeki Atatürk İnkılâpları ve Türk Dili dersleri kaldırılıyormuş. Ayrıca “Yükseköğretimin Amacı” başlıklı bölümden “Atatürk İlkeleri doğrultusunda eğitim” maddesi de çıkarılıyormuş... Sorum, Atatürk’ün adını bir yerlerden çıkarmayı bize “reform” olarak sunan zavallılara:

Bu ülkede 1 milyon 370 bin kişi Mustafa, 428 bin kişi Kemal ve 24 bin kişi de Ata ismini taşıyor... Onların isimlerini de silebilecek misiniz?

*****


Aaaaaa... Bizde petrol mü varmış?

Kilis Su Arıtma Tesisleri’nin deposu için yapılan kazı sırasında petrol bulgusuna rastlanmış...sadece 12 metre derinliği inmişler ki; ne görsünler?

Asfalt gibi bir tabaka...

Durumu hemen Kilis Belediye Başkanı Abdi Bulut’a bildirmişler...

O da kazı yerine gelmiş, tabakadan çıkartılan bir parçayı hemen piknik tüpü üzerine yakmış... Parça, hemen alev alıp yanmış...

Yanarken de petrol kokusu yaymış...

Güneydoğu’nun iki yanındaki üç komşu ülke, yani İran, Irak, Suriye, dünyanın en önemli petrol rezervlerine sahipken ve petrolden milyarlarca dolar kazanırken... Yabancı petrol devleri bizde nedense 80 yıldır petrol bulamıyor...

Görünen o ki; topraklarımızdaki petrolün sabrı kalmamış, artık kimsenin bulmasını beklemeden kendiliğinden fışkırıyor...

Peki; biz bu durum karşısında ne yapacağız?

O yabancı şirketleri ve görevi petrol bulmak olan TPAO’yu sorgulamayı aklımıza bile getirmeden, sadece şaşıracağız:

“Aaaaaaaaaaaaaaa... Biz de petrol mü varmıııııışşş!”

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)