Amerika'yı yöneten büyük güçler böyledir:
Ölümü gösterirler; sıtmaya razı ederler.
Mitt Romney ölüm idi; Barack Obama ise sıtma.
Görüyorsunuz; ABD'de başkanlığa Barack Obama'nın seçilmesi; dünyayı genel anlamda rahatlattı.
Çünkü Cumhuriyetçi aday Mitt Romney; 'yeni muhafazakar' denilen Amerikan saldırganlığının temsilcisi idi.
Romney'nin dünyayı yeni bir kargaşaya iteceğinden korkuyordu dünya.
Özellikle de yaşadığımız Ortadoğu'nun yeni bir çatışma ortamına itekleneceği kaygısı vardı bölgede.
Böyle bir durum; Türkiye'nin istikrarını elbette etkileyecekti. Hele hele başımızda Kürtçülük belası ve Suriye sorunu var iken...
Bir de İsrail ile çatışma durumunda olduğumuzu düşünün. Böyle bir Türkiye için Romney; tehdit oluşturabilirdi.
Eğer biraz abartacak olursak; Allah Türkiye'yi korudu; bile diyebiliriz.
Ama bundan sonrasının Türkiye için güllük gülistanlık olacağını kimse hayal etmesin. Çünkü Amerikan dış politikası 50 yıllık dilimlerle düzenlenir; yenilenerek sürdürülür. Türkiye; ABD'nin Ortadoğu hedeflerini bilerek; onunla ilişkilerini bu bilgi temeline dayandırarak yürütmelidir.
AKP iktidarı; Türkiye'nin ABD için vazgeçilmez olduğunu bilir; ikili ilişkilerde de bunu bilerek ve kendine güvenerek politika geliştirebilirse; bu sıkışık dönemi daha rahat atlatabilir.
***
Üstüne üstlük bu Romney; Amerikan halkı için de bir tehdit oluşturuyordu.
Zengin ve sömürgeci kesimin temsilcisiydi o.
Halkın alt katmanları onun için bir anlam ifade etmiyordu. Yoksul insanların devlet olanaklarından yararlanmasına karşı idi. Zenginlerin daha az vergi vermesinden yanaydı.
Bu zatın arkasında duranlara bakın: ABD'yi dünyanın efendisi gibi gören faşist kafalı kesim... Sayıları az da değil; ülkenin hemen hemen yarısı... Bunlarda bir de İslam düşmanlığı vardır. ABD'de; 'Müslümanlar, Amerika'yı işgal edecek!' paranoyasını yayanlar; Romney taraftarlarıdır. Bu faşist kafalı İslam düşmanları; seçim sürecinde Obama'nın Müslüman olduğunu ileri sürerek Hıristiyan kamuoyunu ondan uzaklaştırmaya çabaladılar. Bu düşmanlık üreten yalanın önünü kesmek bakımından da Obama'nın seçilmesi olumlu olmuştur.
Bu seçimden ders çıkartması gereken ülke ise İsrail'dir. Artık; ABD'yi el altından yönetemeyecekleri ortaya çıkmıştır. Bu durum; Ortadoğu'da barış görüşmelerinin canlanmasına da katkıda bulunabilir ki iyi de olur.
ÖLÜM ORUCU MU DANIŞIKLI DÖVÜŞ MÜ?
PKK'lı tutuklu ve hükümlülerden bazıları hapishanelerde ölüm orucu başlattı. Kimsenin burnunun bile kanamasını istemeyiz. Lakin bu ölüm oruçları; PKK'nın Kürdistan projesine ulaşmak için attığı adımlardan birisidir. Çünkü; bunların istekleri; yaşam şartlarının iyileştirilmesiyle ilgili değil; PKK 'nın Türkiye'de daha etkili hale getirilmesiyle ilgilidir. Ve düşündürücür ki, PKK'nın Türkiye'yi bölecek taleplerine, bu ölüm orucunu sona erdirmek adına evet demenin yolları yapılıyor.
Bugünün sorusu şudur: AKP iktidarı, bölücü örgütün taleplerini kabul etmek için; onlara böyle bir yola gitmeleri için işaret mi vermiştir? Yahut da BDP; AKP ile pazarlık yaparken; 'Bizimkiler ölüm orucu başlatır; siz de, bu insani durumdur; dersiniz ve talepleri kabul edersiniz.' diye bölücü isteklerini kabul mü ettirmiştir?
Asla unutulmasın ki: Gizli boğaya gelen aşikare doğurur...