Geleceği görelim...
Salı, Ekim 02, 2012
Tayyip Erdoğan Büyük Kongre’de gelecekteki sistemle ilgili üçlü seçenek önerdi...
1. Partili Cumhurbaşkanı
2. Yarı Başkanlık sistemi
3. Başkanlık sistemi...
Bu üç öneri aynı kapıya çıkıyor: Tek adam sistemi...
Sistemin kurulması için Anayasa’da köklü bir değişiklik gerekiyor...
Böyle bir değişikliğe CHP ve BDP’nin razı olacağı elbet düşünülmüyor.
Nitekim aynı gün basına AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli’nin sözleri yansıdı:
Yeni anayasanın 4 partiyle çıkarılmasını temenni ettiklerini söyleyen Canikli ekledi:
“Bu olmazsa, Anayasa bir veya iki partinin içinde olacağı B planı ile de yapılır...”
Anayasa Komisyonu’nda yer alan CHP Milletvekili Süheyl Batum’la konuştuk... Şu ana kadar yaklaşık 50 madde görüştüklerini anlatan Batum, önlerinde yaklaşık 6 aylık bir çalışma olduğunu bildirdi... AKP’nin bu kadar sabrı var mı?
Hayır... Sanılan o ki, AKP kısa bir süre içinde çalışmaların 4 parti ile yürümediğini ilan ederek yola MHP ile devam edecek... Şu sırada bunun hazırlığı yapılıyor... Süheyl Batum da bu konudaki kuşkulara katılıyor...
* * *
Erdoğan açıkladı ki, “Bu can, bu bedende kaldıkça birlikte olacağız, millete hizmete devam edeceğim...”
Yani; sağlığı elverdiğince siyasette kalacak...
Hizmete “Farklı görevler, farklı unvanlar”la devam edecek...
Erdoğan dışında tek bir AKP’linin kürsüye çıkmaması “yeni demokrasi”nin fotoğrafı...
Kongre’de konukların hemen tümünün Ortadoğu ve İslam dünyasından gelmesi ülkenin “yeni rotası”nın resmiydi. Haydi iyi şanslar!
Otoriter demokrat!
Diyarbakır’da yargıç olarak görev yapan Faruk Özsu’nun bu hafta Radikal İki de yayımlanan “Alaturka Nurnberg” başlıklı yazısı dikkat çekiciydi... Özetlersek...
Yargıç Özsu Balyoz davasındaki yanlışlıkları anlatmaya şuradan başlıyor:
“İlk olarak, Anayasa’nın yeni 148. maddesine göre kuvvet komutanları Yüce Divan’da yargılanmalı idiler. Askeri hâkimlerin hâkimlik teminatını da unutmayalım. İkincisi 2004’te kendiliğinden biten bir süreç sekiz yıl sonra teşebbüs edilmiş sayıldı. Özkök ve Yalman paşaların isteksiz/ürkek/kararsız bir tutumla geri durmaları ‘engel’ olmuş. Bu kabul saçmadır. Zira yasanın kastettiği ‘engel’-sağlamcı iki paşanın geri durması değil-, kolluğun iş üstünde (en azından planlanırken) yakalamasıdır.
Sadece bu iki hal bile bize davaya şüpheyle bakmamızı gerektiriyor.
... Bu tuhaf dava ‘Demokrasi söz konusu ise hukuk-mukuk dinlemem’ usulüyle yürütüldü ve savunuluyor. Demokratların çaktıkları sınav da tam burada başlıyor. Zira gelinen eşik ‘Otoriter ceza hukuku anlayışı’ ile ‘Demokrat ceza hukuku anlayışı’ arasındaki hiç de ince olmayan çizgiye tekabül ediyor.
...Yeni otoritenin en sığ temsilcileri. Kemal Cengiz, Cengiz Çandar, Oral Çalışlar ve Taraf’ın vurucu güçlerinin (Baransu/ Oğur/ Uslu/ Altınok/ Görmüş) içinde bulundukları siyasal - hukuksal konumlamış biçimi tam da bu noktada açığa çıkmaktadır. Onlar hukukta otoriterlik yanlısıdırlar. Suçun niteliğini, temel hak ve özgürlüklerin önüne almakta ve yargılama hukukunun içinde yer aldığı tüm hukuk devleti ilkelerini demokrasi adına yerle bir etmeyi mazur göstermeye çalışmaktadırlar. Kuşkusuz aldıkları konum demokrat olamayacağı gibi gerçekte demokrasi karşıtı bir konumdur.
Başbakan diyor ki: “Gelecekte farklı unvanlar altında yine beraber olacağız.”
“Tek adam” unvanından başka bir unvan
olabilir mi ki...
Haldun Ertem
SOL
Basın dünyamıza dün bir gazete daha katıldı; SOL... Uzun süredir internetten yayın yapan SOL, dün günlük gazete olarak çıkmaya başladı... SOL’un internette iyi bir çizgisi var... Doğruları aktarmaya çalışan bir internet portalı... Genel Yayın Müdürü Kemal Okuyan gazete olarak aynı çizgiyi sürdüreceklerini söylüyor.
SOL’un yazar kadrosuna gelince... Erbil Tuşalp pazartesi ve salıları, Aydemir Güler pazartesi ve cuma, İlhan Cihaner çarşamba ve pazar, Korkut Boratav, Yavuz Alogan ve Rıfat Okçabol salı günleri, Ahmet Abakay çarşamba, Metin Çulhaoğlu perşembe ve cumartesi, Oğuz Oyan perşembe, Kerem Esenoğlu Cuma, Ömer Faruk Eminağaoğlu cumartesi, İzzettin Önder pazartesi, Asaf Güven Aksel ve Mete Gönenç ise pazar günleri yazacak. Evet kadroda iki de CHP milletvekili var; Oğuz Oyan ve İlhan Cihaner...
Hamas lideri Meşal, Tayyip Erdoğan için “Sen artık İslam aleminde de lidersin” demiş.
İslam aleminden önce hangi alemde liderdi ki!
Fahrettin Fidan
KESK
Canan Çalağan, Bedriye Yorgun, Güler Elveren, Nurşat Yeşil, Güldane Erdoğan, Hatice Beydilli, Evrim Özdemir Oğraş, Hülya Mendilligil ve Belkıs Yurtsever.
Tümü KESK üyesi... Tam 8 aydır Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde yatıyorlar. Suçları; terör örgütüne üyelik!
Üyeliğin kanıtları mı? O kadar çok ki! 1 Mayıs başta olmak üzere KESK’in düzenlediği ya da organizasyon komitesinde yer aldığı her biri izinli, her biri yasal eylemlere katılmışlar. Savcı, bu eylemlere KESK adına değil üyesi oldukları terör örgütü adına katıldıklarını iddia etmiş, mahkeme de iddiayı yerinde görünce tutuklanmışlar.
İlk duruşmaya önümüzdeki perşembe, yani tutuklandıktan 8 ay sonra çıkacaklar.
Bu kadarı bile ülkede adaletin yerinde yeller estiğini göstermiyor mu?
“Benden öncekiler gibi koltuğa yapışmayacağım” diyen Erdoğan kongrede
“Son kez aday” oldu.
İlçe başkanlığı koltuğu,
il başkanlığı koltuğu, belediye başkanlığı
koltuğu, parti başkanlığı koltuğu, başbakanlık koltuğu, cumhurbaşkanlık koltuğu...
Koltuğa yapışmayacağım derken “aynı koltuğa yapışmayacağım” demek istiyor.
Akif Kökçe